Logo

1. Hukuk Dairesi2025/107 E. 2025/1111 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Belediye tarafından davalıya cami yapımı için tahsis edilen taşınmazın, davalı tarafından taahhüt edildiği gibi Diyanet İşleri Başkanlığı’na devredilmemesi üzerine, belediyenin tapu iptali ve tescil talebiyle açtığı dava.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın devrine ilişkin şerhin tapu kütüğünün beyanlar hanesine işlenmiş olması ve davalının bu yöndeki taahhüdüne rağmen, davacının tapu iptali ve tescil talebini destekleyen yeterli delilin bulunmaması ve ayrıca Hazine tarafından açılmış bir davanın da olmaması gözetilerek yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına, ancak vekalet ücretine ilişkin kısımda düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/342 E., 2024/421 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalının 22.09.1999 tarihinde Bolvadin Belediye Başkanlığına başvurarak kendisine bir arsa temin edildiği takdirde cami yaptırıp Müftülük yahut Diyanet İşleri Başkanlığına teslim edeceğini taahhüt ettiğini, aşamada davacının Bolvadin Belediye Başkanlığına ait başka bir taşınmazın da davaya konu taşınmaza eklenmesini talep etmesi üzerine, Belediyeye ait bir taşınmazın söz konusu taşınmaza ihdas edildiğini, davalı tarafından taşınmaz üzerine cami yaptırıldığını ancak taahhüt ettiği gibi taşınmazı Diyanet İşleri Başkanlığı adına tescil ettirmediğini, dava konusu taşınmazın dâhilinde bulunan caminin arkasına müştemilat olarak kullanılmak üzere ek yapılar inşa edildiğini ve davalının, caminin müştemilatı olarak kullanılması planlanan bu kısımlarını dükkân olarak başkalarına kiraladığını, dükkânlardan kira getirisi elde ettiğini ve her türlü semerelerinden haksız olarak faydalandığını, cami olarak inşa edilmiş olan kamu hizmet malının mülkiyetinin davalı üzerinde olamayacağını ileri sürerek dava konusu 1019 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline ve taşınmaz üzerinde bulunan dükkânların Bolvadin Belediye Başkanlığı adına tapuya tesciline, üzerindeki caminin Hazineye devredilmesine, davalının sözleşmeye aykırı olarak elde ettiği haksız kazançtan dolayı şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; zamanaşımı süresinin geçtiğini, davalının dava konusu taşınmazı 27.07.2000 tarihinde davacı Belediyeden satın aldığını, cami inşaatını 2002 yılında tamamladığını, inşaat bitince Diyanet İşleri Başkanlığına dönemin belediye başkanı ile birlikte gittiğini, dava konusu taşınmazı üzerindeki cami, kuran kursu vs. yapılar ile birlikte devretmek istediğini bildirdiğini, davalının şahsi menfaat gözetmeden, ihtiyacı bulunduğu yerden bir arsa talep ettiğini ve Belediyeden bu arsayı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2022 tarihli ve 2019/248 Esas, 2022/164 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın cami, kuran kursu, lojman ve dükkan olarak kullanıldığı, davacının kamu tüzel kişisi olduğu, kamunun yararlanmasına mahsus caminin bulunduğu taşınmazın tüzel kişiliğe ait olmasında yasal bir engel bulunmadığı, 3402 sayılı Kanun'un 16/A maddesinde de değinilen nitelikteki taşınmazların aralarında Belediyenin de bulunduğu kamu tüzel kişileri adına tescilinin öngörüldüğü gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, tazminat isteğinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 09.11.2022 tarihli ve 2022/1697 Esas, 2022/1989 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 25.04.2023 tarihli ve 2023/527 Esas, 2023/2387 Karar sayılı kararıyla; “...Kütüğün beyanlar hanesine işlenen kayıt, kural olarak ne bir ayni hak ihdas eder ne de şahsi bir hakkı güçlendirmeye yarar. Beyanların amacı, taşınmaz ile ilgili bazı fiili veya hukuki durumlara ya da zaten mevcut bulunan bazı haklara aleniyet sağlamak olup dava konusu taşınmazın beyanlar hanesinde inşaatın bitiminden sonra taşınmazın Diyanet İşleri Başkanlığına devredileceği yazılıdır. Nitekim, davacı Belediyenin 07.10.1999 tarihli Meclis kararı ile 24.07.2000 tarihli ve 25-538 numaralı Encümen kararında da aynı şarta açıkça yer verildiği; bir başka ifade ile cami yapımından sonra taşınmazın tekrar davacı Belediyeye döndürüleceğine dair bir karar verilmediği, bu hususun beyanlar hanesinde de belirtilmediği, 5018 sayılı Kanun’un 45. maddesi uyarınca Hazine tarafından açılmış bir dava da bulunmadığı gözetildiğinde, davacının eldeki davada tapu iptal ve tescil isteği yönünden dayandığı beyanlar hanesindeki kaydın taşınmazın tekrar davacı adına tescili için yeterli olmadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir..." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemenin 25.09.2023 tarihli 2023/1474 E., 2023/1594 K. sayılı kararı ile, bozma kararındaki gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 28.03.2024 tarihli 2023/6360E., 2024/2592K. sayılı kararı ile “...bozmaya uyulup uyulmayacağı konusunda ve sonucuna göre işin esası hakkında karar verme yetkisi İlk Derece Mahkemesine aittir. Bölge Adliye Mahkemesince bu husus gözetilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması doğru olmayıp verilen karar yok hükmündedir. Hal böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesinin 25.09.2023 tarihli kararının "yok hükmünde" olduğunun tespiti ile Dairemizin 25.04.2023 tarihli bozma kararına uyulup uyulmayacağı konusunda ve sonucuna göre işin esası hakkında karar verilmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir...” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, bozma kararındaki gerekçe benimsenmek suretiyle tapu iptal-tescil ve tazminat isteğinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bozma kararın hatalı olduğunu, taşınmazın cami, lojman vs. kamu hizmetine ilişkin olup Belediyeye devri gerektiğini, davalının devredeceğini belirtmesine rağmen taahhüdünü yerine getirmediğini, harç ve vekalet ücretinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, tapu iptal-tescil ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararına uymakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; eldeki davada keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre davaya konu taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri 1.720.614,82 TL tespit edilmiş, ek rapor ile 7.885,84 TL ecrimisil belirlenmiş, ancak dava 10.000,00 TL değer gösterilerek açılmış ve yargılama sırasında 19.213,03 TL tamamlama harcı yatırılmak suretiyle 1.135.049 TL üzerinden harç ikmal edilmiş olup harcı tamamlanan dava değeri üzerinden davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davacı aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması isabetsizdir.

Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde bulunmayan sair temyiz itirazlarının reddine,

Davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının hüküm fıkrasının (4) numaralı bendinde yer alan “250.367,63 TL” ibaresinin hükümden çıkarılmasına yerine “170.906,86 TL” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.