Logo

1. Hukuk Dairesi2025/129 E. 2025/2107 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi yazılı sözleşme ile tapulu taşınmaz devrinin geçerli olup olmadığı ve davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabul edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ile yapılan protokollerin miras taksim sözleşmesi veya taşınmaz satış vaadi olarak nitelendirilemeyeceği, davacının protokoller gereği edimlerini yerine getirdiği iddiasının aksine sözleşme bedelini aldığını kabul ettiği ve adi yazılı sözleşme ile tapulu taşınmaz devrinin geçersiz olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/2039 E., 2024/2364 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/81 E., 2019/152 K.

Taraflar arasında şahsi haktan kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasında İlk Derece Mahkemesinin 11.06.2019 tarihli ve 2016/81 Esas, 2019/152 Karar sayılı kararı ile; davalı ... yönünden dava feragat nedeniyle reddedilmiş, inançlı işlem iddiasının yazılı delille ispatlanamadığı, protokolde davacının taşınmazların satış bedelini aldığını kabul ettiği gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 02.03.2021 tarihli ve 2021/197 Esas, 2021/267 Karar sayılı kararı ile; iddianın ileri sürülüş biçimi ve dosya kapsamına göre davanın adi yazılı şekilde düzenlenmiş protokolden kaynaklı şahsi hakka dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, davada dayanılan 20.04.2002 ve 21.11.2005 tarihli protokollerin miras taksim sözleşmesi veya taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak kabulünün mümkün olmadığı, verdiklerini ancak sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilecek olan davacının bu yönde bir talebinin bulunmadığı, davanın reddinin sonucu itibariyle doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.03.2021 tarihli kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 26.10.2021 tarihli ve 2021/1567 Esas, 2021/6077 Karar sayılı kararı ile; usulünce düzenlenip hukuken geçerli ve taraflar için bağlayıcı olan 25.11.2005 ve 08.04.2015 tarihli protokoller uyarınca edimlerini yerine getiren davacının davayı açmakta haklı olduğu, 08.04.2015 tarihli protokolün son maddesi uyarınca çekişme konusu 303 ada 37 parsel sayılı taşınmazın ½ payı bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmedilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 10.05.2023 tarihli ve 2022/209 Esas, 2023/770 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın aşamada ...’ye temlik edildiği, davacı tarafın yeni malike karşı davaya devam etme talebi üzerine anılanın davaya dahil edildiği, davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmazın tapu kaydına "davalıdır" şerhi konulduğu, taşınmazın tamamı üzerinde dava dışı şahıslar adına intifa hakkı tesisi edildiği ve birçok icrai haciz şerhinin bulunduğu, bu durumda ikinci el konumundaki son kayıt malikinin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin 10.05.2023 tarihli kararının davalı ... ve dahili davalı ... vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairenin 04.06.2024 tarihli ve 2023/4230 Esas, 2024/4076 Karar sayılı kararı ile; davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmedilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; Dairenin son bozma kararı uyarınca işlem yapılarak davanın reddine karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 373/6 hükmü; “Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.” düzenlemesini içermektedir.

Somut olayda; Dairenin 26.10.2021 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden bahisle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulduğu, Bölge Adliye Mahkemesinin Dairenin bozma ilamına uyarak davanın kabulüne karar verildiği, anılan kabul kararının temyizi üzerine Dairenin 04.06.2024 tarihli kararında da belirtildiği üzere, davaya konu sözleşmelerden 2005 tarihli protokolün yapıldığı tarih itibariyle sözleşmeye konu taşınmazların tarafların kendilerine ait olduğu ve miras yoluyla intikal etmediği, anneleri hayatta olan Ümit Emirhan'ın ve ...'ın dedeleri ...'nin mirasçısı olmadıkları için 2005 tarihli protokolün miras taksim sözleşmesi niteliğinde olmadığı, aynı durumun 2015 tarihli protokol için de geçerli olduğu, davacı taraf 2015 tarihli protokolün 2005 tarihli protokol uyarınca alacaklarını alamadığı için yapıldığını iddia etmiş ise de davacının anılan protokolün 3. maddesinde devrettiği taşınmazlar karşılığı bedeli ...'dan elde ettiğini, bedel olarak herhangi bir doğmuş ve doğacak alacağı kalmadığını kabul ve beyan ettiği, 2015 tarihli protokolde 2005 tarihli protokolün devamı niteliğinde olduğuna ya da 3. maddesinin geçersiz olduğu için yapıldığına dair bir ifade bulunmadığı, adi yazılı sözleşme ile dava konusu tapulu taşınmazın devri kararlaştırıldığı için 2015 tarihli protokolün dava konusu taşınmazın devrine ilişkin kısmının geçersiz olacağı, anılan protokol uyarınca davaya konu taşınmaz yönünden tapu iptali ve tescile karar verilemeyeceği, bedel istemi yönünden de şartları oluşması halinde ancak verilenlerin sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri istenilebileceği, 2015 tarihli sözleşmede davacı ...'a yüklenen bir edim olmadığı gibi davacının 2005 tarihli protokolde de edimlerinin karşılığını aldığını açıkça beyan ettiği ve 2005 tarihli protokol uyarınca taşınmazlarını devrettiği davalı ... yönünden davadan feragat ettiği gözetildiğinde bedele de hükmedilemeyeceği, bu nedenlerle Dairenin 26.10.2021 tarihli bozma kararının maddi hataya dayılı olduğu ve davanın reddi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince karara uyularak davanın reddine karar verildiği anlaşıldığından eldeki davada temyiz incelemesinin 6100 sayılı HMK'nın 373/6 hükmü uyarınca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılması gerektiği kuşkusuzdur.

KARAR

Açıklanan sebeple;

Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,

21.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.