"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1568 E., 2023/1341 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2011/421 E., 2020/323 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı adli yardımlı olarak asıl davada davalı ...’ın tereke tasfiye memuru ve asıl davada davalı ... tarafından temyiz edilmekle; adli yardım talebi kabul edilerek kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacılar; murisler ... ile ... ...'in maliki oldukları 127 ve 176 parsel sayılı taşınmazların kadastro işlemi ile adlarına tespit ve tescil edildiğini, 1992 yılında Sarıyer Tapu Sicil Müdürlüğünün tapu kütüklerinde yapılan sahtecilik sonucunda ise davalılar adına tescil yapıldığını, sahtecilik işlemi sebebiyle ceza davasında suçları sabit görülerek sanıkların mahkumiyetlerine karar verildiğini, taşınmazların imar uygulaması sonucu yeni ada ve parsel sayılarını aldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile ... ... ve ... adlarına tesciline karar verilmesini istemiş, dava dışı mirasçılar davaya dahil edilmiş olup davacıların 28.04.2015 tarihli dilekçe ile dava konusu 1410 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki ... payının izaleyi şuyu davasında satıldığından, payları oranında bedel ödenmesine ilişkin talebin Mahkemece reddedilmesi üzerine 17.09.2015 tarihli harçlandırılan ıslah dilekçesi ile taşınmazların tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına miras payları oranında tescile ve dava konusu 1410 ada 5 parsel sayılı taşınmaz yönünden satış bedelinin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Birleştirilen davada davacılar vekili; aynı sebepleri tekrarla, dava dışı 128 ve 157 parsel sayılı taşınmazlarda da aynı sebeple Uskumruköy Tüzel Kişiliği tarafından ... ... aleyhine açılan Sarıyer 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.1996 tarihli 1992/629 Esas, 1996/812 Karar sayılı kararı ile tescilin iptaline karar verildiğini, kararın infaz sırasında karar ile ilişkisi olmayan dava konusu 127 ve 176 parsellerden imar uygulaması ile gelen payların da hatalı olarak ... adına tescil edildiğini ileri sürerek ... adına kayıtlı olan payların tapu kaydının iptali ile mirasçılar adına miras payları oranında tescile karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı ...’ın terekesinin tasfiye memuru; davanın terekenin tasfiyesi işlemlerini aksatmaya yönelik olarak açıldığını, Sarıyer Noterliğince düzenlenen 26.08.1994 tarih ve 28790 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi ile ... isimli şahsın davaya konu taşınmazları ...'a satış vaadinde bulunduğunu, vaadin yerine getirilmemesi nedeniyle açılan davanın takipsiz bırakıldığından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, ...'ın da taşınmazları Sarıyer Noterliğince düzenlenen 11.05.2000 tarih 11755 yevmiye sayılı sözleşme ile Destina ... Külçe isimli şahsa satış vaadinde bulunduğunu, satış vaadi yerine getirilemediğinden bu kez Sarıyer 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/1207 Esas sayılı dosyasında dava açılmışsa da davanın da takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, ... ... ve ...'un eldeki davanın davalıları aleyhine Sarıyer 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/46 Esas sayılı dosyasında yolsuz tescil iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil davasının da takipsiz bırakıldığını, aradan bu kadar zaman geçtikten sonra işbu davanın yeniden açılmasının anlaşılamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Asıl davada davalı ... ... mirasçısı ... vekili; davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, aradan 20 yıl geçtikten sonra davalarını 1992 yılına dayandırarak dava konusu etmelerinin kötüniyetlerini gösterdiğini, sahteciliğe ilişkin kesin hüküm bulunmadığını, ilgili ceza dosyası kapsamında değerlendirilen sahteciliğe konu edilen dava konusu taşınmazlar haricindeki tüm taşınmazlarda mükerrer kayıt tespit edildiğini, tapu kütüğündeki kayıtların usulüne uygun biçimde tutulduğunu ve muris ... ...'in hak sahibi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleştirilen davada davalı ... vekili; imar uygulamasına ve kadastro işlemlerine karşı açılacak davalardaki zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçirildiğini, imar uygulaması sonucu Maliye Hazinesine verilen bir çok parselde payı olduğunu, imar uygulamasındaki bir hatadan bahsediliyorsa öncelikle imar uygulamasının iptal edilmesinin gerektiğini, bir hata söz konusu ise düzeltilmesi için ilgili Tapu Müdürlüğüne 2010 yılında muvafakatlerini bildirdiklerini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu edilen Uskumru köyü 127 ve 176 parsel sayılı taşınmazların ... ve ... ... adına müşterek ve seviyen tespitin yapıldığı, 1959 yılında kadastro çalışmalarından sonra ilana alındığı, itirazsız kesinleştiği ve tescili yapılan bu parsellerin Genel Müdürlükte bulunan 2. nüsha kütüklere ve müdürlükteki mal sahipleri siciline işlendiği, daha sonra 1987 yılının ikinci yarısında tapuda yapılan sahtecilik eylemi ile kayıtlar iptal edilerek tapu kütükleri üzerinde 1/2'şer payla ... ve ... ... adlarına yolsuz olarak tescil edildiği, usulsüz olarak ... adına tescil edilen payların ise birleştirilen dava tarihinden önce tapuda düzeltme işlemleri ile asıl dosya davalısı ... ...’a geri döndüğünün alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü, birleştirilen davanın pasif husumetten reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı ... terekesi tasfiye memuru ve ... tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olup Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı tereke idare memurunun istinaf başvurusu yönünden dava konusu parsellerden başka altı parselde daha sahtecilik işlemi yapıldığı, resmi evrakta sahtecilik ve bu suça iştirak suçundan ... ..., ... ve ... ... hakkında yapılan yargılama sonucunda sanıkların cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2003/21916 Esas, 2005/2889 Karar sayılı kararı ile onandığı, bu haliyle ... ve ... ... adına olan tapu kayıtlarının yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/(1).b.1 maddesi gereğince başvurunun esastan reddine, davalı ... yönünden ise vekilin istinaf aşamasında vekillikten istifa ettiğini, ancak yasal sorumluluğunun doğmaması bakımından istinaf başvurusu yaptıklarını, istinaf başvuru harçları ile ilgili müvekkiline muhtıra çıkartılmasını talep ettiğini bildirdiği, Mahkemece istinaf harç ve giderlerini yatırması için davalı ...'e usulüne uygun tebligat yapıldığı, ...'in istinaf başvuru harcı ile maktu karar harcını yatırdığı, ancak usulüne uygun olarak istinaf dilekçesi sunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davalı ... terekesinin tasfiye memuru temyiz dilekçesinde; bilirkişi heyetlerinin raporlarının tamamı bütün haliyle değerlendirildiğinde, terekesinin tasfiyesi devam eden müteveffanın hisseleri yok sayılarak birbirinden farklı hesaplamalar içerdiğini, değişen önceki şuyulandırma cetvellerine göre oluşan eski tapu kayıtları nazara alınarak düzenlenen raporların davadaki talepler ile örtüşmediğini, alınan raporların yeterli inceleme yapılmaksızın düzenlendikleri için hüküm kurmaya elverişli olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... temyiz dilekçesinde; eksik araştırma ile karar verildiğini, alınan bilirkişi raporunun karar vermeye elverişli olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Asıl dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil ve bedel, birleştirilen dava yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir.
Dosya içeriğinden; muris ... kızı ...’ın 09.08.1974 tarihinde ölümü ile geride tek mirasçısı torunu davacı ...’un kaldığı, yargılama sırasında ölümü ile İstanbul 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/1015 Esas, 1199 Karar sayılı kararı ile tek mirasçısının ... olduğu ve yargılamaya devam ettiği, ... ...’nin kardeşi muris ... ...’in ise 20.02.1990 tarihinde ölümü ile geride torunları davacı ... ve ... ile dahili davacıların kaldığı, davalı ...’ın muris ...’nın kızı ...’ın eşi olduğu 19.10.2004 tarihinde öldüğü, eşi ve çocuklarının mirası reddettiği, Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 01.06.2007 tarihli 2006/938 Esas, 2007/446-1 Karar sayılı kararı ile terekenin borca batık olduğundan tasfiyesine, tasfiye memuru olarak Av. ...’ün atanmasına karar verildiği, geri çevirme ile dosya arasına alınan kayıtlardan 11.04.2023 tarihli karar ile aynı tereke memurunun görevinin devamına karar verildiği, dava konusu 127 parsel sayılı 3.240 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmaz ve 176 parsel sayılı 3.140 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın kadastro işlemlerine ilişkin askı ilan cetvelinde, çap vesikası ve Tapu Müdürlüğünden gönderilen defter kaydında da davacıların murisleri adına tespit edildiği belirtilmekle kütük sayfasında 26.12.1959 tarihli kadastro işlemi ile ... kızları ... ve ... ... adına eşit hisse ile tescil edildiği, aynı şekilde aynı tarih belirtilerek ... ... ve ... ... adına da 1/2’şer payla tescil edildiğine ilişkin ayrı kütük sayfası da bulunduğu, taşınmazların 09.05.1997 imar işlemi ile 172 ada 4 parselin ... ... ve ... adına eşit payla ve 175 ada 5 parselin ... ... adına tescil edildiği, ... ... payının hükmen 09.04.2001 tarihli işlemle Hazine adına tescil edildiği, 29.02.2008 tarihli işlemle imar parselinden geri dönüşüm yapıldığı, 127 ada 1 ve 176 ada 1 parsel olarak kök parsellerin tekrar oluştuğu, belirtilen parsellerde ..., ve Hazine adına pay tescil edildiği, aynı gün yeniden imar işlemi yapılarak dava konusu 15 adet taşınmazın oluştuğu, kök parsellerden gelen Hazine adına kayıtlı payların 30.06.2010 tarihli düzeltme işlemi ile ... ... adına tescil edildiği, dava konusu 1410 ada 5 parsel sayılı taşınmazda Sarıyer 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.02.2008 tarihli 2008/860 Esas, 2009/860 Karar sayılı karar ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiği, bilahare taşınmazın 10.01.2011 tarihinde 511.000,00 TL bedelle Meliha Aldırmaz’a satıldığı, ... ... payına 57.571,53 TL isabet ettiği ve banka hesabında bloke edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi uyarınca, kural olarak istinaf yoluna başvurmayan taraf temyiz yoluna başvuramaz. Ancak hukuki yararının bulunması halinde temyiz yoluna başvurabilir. Bir başka deyişle, diğer tarafın istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aleyhine hüküm kurulması halinde temyiz yoluna başvurma hakkı doğar.
Eldeki davada, asıl davada davalı ... yönünden usulüne uygun istinaf talebi bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmakla, istinaf yoluna başvurmayan davalı ... yönünden temyiz yoluna başvurulamayacağının kabulü gerekir.
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı ... terekesi tasfiye memurunun temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Ancak, HMK'nın 297/2. maddesi uyarınca, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hâkimin infazı kâbil karar verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
Diğer taraftan; harç hususu kamu düzenine ilişkin olup re'sen gözetilmesi gerekmektedir.
O halde, dava konusu 1477 ada 4 parsel sayılı taşınmazda dahili davacılar ... ve ... payının ayrı ayrı 101240/5760000 olması gerekirken hatalı olarak 809920/5760000’şer pay oranında iptal-tescile karar verilmesi doğru değildir.
Ayrıca, asıl davada davacı ... mirasçısı olarak davada yer alan ...'nin harçtan muaf olduğu belirtilerek bu paylara ilişkin harç alınmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi de isabetli değildir.
Ne var ki anılan hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davalı ...’in temyiz dilekçesinin reddine,
Asıl davada davalı ... terekesi tasfiye memurunun yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddine,
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, kamu düzeni yönünden re'sen yapılan temyiz incelemesi sonunda, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının, hüküm fıkrasının (12) numaralı bendinde ... ve ... adına yer alan kısımdaki “809920/5760000” ibarelerinin yerine “101240/5760000” ibarelerinin yazılmasına,
Hükmün 17. ve 18. (mükerrer olmakla birlikte harca ilişkin ilk 18. bent) bendinin hükümden çıkarılarak yerine 17. bent olarak "Harçlar Kanunu uyarınca hesaplanan toplam 83.816,81 TL harçtan asıl davada davalı ... terekesi yönünden tahsili gereken (591.834,00 TL üzerinden) 40.428,18 TL’den ve asıl davada davalı ... ... mirasçısı ... yönünden tahsili gereken (635.172,54 TL üzerinden) 43.388,63 TL’den, asıl davada davacılar ve dahili davacılar tarafından yatırılan peşin harç, ıslah harcı ve tamamlama harcı toplamı 18.570,34 TL harcın mahsubu ile bakiye 65.246,47 TL’nin davalılar hakkında hüküm altına alınan dava değerleri oranlaması yapılarak %48’nin karşılığı 31.318,30 TL'sinin davalı ... terekesinden, %52’sinin karşılığı 33.928,17 TL’sinin davalı ...'tan alınarak Hazineye irad kaydına” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Temyiz eden asıl davada davalı ... terekesi tasfiye memurunun adli yardım talebi Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilerek harç yatırmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Temyiz eden asıl davada davalı ...’ın adli yardım talebi kabul edilerek harç yatırmadığından, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.