Logo

1. Hukuk Dairesi2025/279 E. 2025/1628 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı vefat ettikten sonra mirasçılarına tebligat yapılmadan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine mirasçıları tarafından açılan temyiz davası.

Gerekçe ve Sonuç: Miras yoluyla intikali mümkün bir hakkın dava konusu olduğu davada, davacının ölümü halinde, mirasçılarına tebligat yapılarak davaya devam edip etmeyeceklerinin sorulması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekirken, davacı mirasçılarına hukuki dinlenme hakkı tanınmadan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usule aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI: 2023/1 E., 2023/100 K.

Mahkeme kararı davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; hudutlarını dava dilekçesinde belirttiği, üzerinde ev ve ahırının bulunduğu taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları yapıldığı sırada köyde olmaması nedeniyle tescil harici bırakıldığını, ahırı 1985 yılında yaptığını, ahşap ve çamurlu malzemeden yapılan evi yıkarak 2004 yılında beton malzemeden yaptığını ileri sürerek ev, ahır ve bahçenin adına tapuya tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar tarafından yasal süresi içerisinde cevap verilmemiş, yargılama sırasında davalı ... temsilcisi davanın reddini savunmuştur.

2. Dahili davalı ...; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde eski ve yeni iki adet kamulaştırma planının mevcut olduğunu, kamulaştırma planlarının zemine aplike edilmesini talep ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15.03.2013 tarihli ve 2010/192 Esas, 2013/98 Karar sayılı kararıyla; davacının davasız-aralıksız 20 yıllık zilyetlik süresini tamamladığı, olağanüstü zamanaşımı hükümlerine göre taşınmazın mülkiyetinin kazanılmasına ilişkin şartların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile Bingöl ili, Genç ilçesi, ... köyü, ... mezrasında bulunan 29.01.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 3.369,49 m²'lik alana yeni bir parsel numarası verilmek kaydıyla davacı adına tesciline, davacı adına tesciline karar verilen taşınmaz üzerindeki 137,31 m²'lik ev, 108,38 m²'lik ahır ve 30,98 m²'lik eklentinin davacı adına beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının süresi içinde davalı ... temsilcisi tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.05.2013 tarihli ve 2013/4695 Esas, 2013/4698 Karar sayılı kararıyla; çekişmeli taşınmazın sınırında karayolu bulunduğundan Karayolları Genel Müdürlüğüne husumet yaygınlaştırılarak taraf teşkilinin sağlanması, Kadastro Müdürlüğünden çekişmeli taşınmazı ve çevresini geniş şekilde gösterecek kadastro paftasının getirtilmesi ve ayrıca çekişmeli taşınmazın tapulama harici bırakılma nedeni araştırılıp Tapu Müdürlüğünden fen bilirkişisi tarafından düzenlenen haritanın bir örneği eklenerek çekişmeli taşınmaz hakkında çifte tapu oluşmasının önüne geçilmesi için başkaca dava açılıp açılmadığının sorulması, komşu parsel tutanakları ve varsa dayanak belgeleri ile temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğraflarının getirtilmesi, dava tarihinden geriye doğru 20-30 yıl öncesine ait (1985, 1990 ve 1995 yılları) stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Müdürlüğünden tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulması, bundan sonra, harita mühendisi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi aracılığıyla belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak çekişme konusu taşınmazın sırası ile değişik tarihlerdeki hava fotoğraflarına göre niteliğinin, bu yerde imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi ya da benzer niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması, çekişmeli taşınmazın kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması, ayrıca harita mühendisi bilirkişiden çekişmeli taşınmaza en yakın kadastro parselleri ile irtibatını gösterecek şekilde rapor aldırılması, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmesi, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine değinilerek karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin 13.05.2015 tarihli ve 2013/168 Esas, 2015/152 Karar sayılı kararıyla; davacının 20 yıllık davasız ve aralıksız zilyet olma koşulunun oluştuğu, davacının dava konusu taşınmazdaki zilyetliğinin kamulaştırmadan çok öncesine dayandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Bingöl ili, Genç ilçesi, ... köyü, ... mezrasında bulunan 17.11.2014 ve 10.07.2014 havale tarihli bilirkişi raporlarında belirtilen 3.369,3 m²'lik alana yeni bir parsel numarası verilmek kaydıyla davacı adına tesciline ve raporda gösterilen 137,31 m²'lik ev, 30,98 m²'lik mutfak ve 108,38 m²'lik ahırın davacı adına beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi ile ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 25.04.2018 tarihli 2015/21162 Esas, 2018/2940 Karar sayılı kararıyla; bozma öncesi hükme esas alınan 29.01.2013 havale tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın ... köyü sınırlarında kaldığı belirtilmesine rağmen, bozma sonrası hükme esas alınan 17.11.2014 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün ... köyü sınırlarında, (B) ile gösterilen taşınmaz bölümünün ise ... köyü sınırlarında kaldığı belirtilerek her iki rapor arasında çelişki oluşturulduğu, bu şekilde taşınmazın hangi köy sınırı içinde kaldığı hususunda tereddüt yaratıldığı vurgulanarak Mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, dava konusu taşınmaz bölümünün hangi köy sınırları içerisinde kaldığının net olarak belirlenmesi, taşınmazın tamamının ya da bir bölümünün davada taraf olmayan ... köyü sınırlarında kaldığının anlaşılması halinde 4721 sayılı TMK'nın 713/3. maddesi gereğince ... köyüne husumet yaygınlaştırılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulması için sair yönler incelenmeksizin karar ikinci kez bozulmuş, hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin 08.05.2019 tarihli ve 2018/245 Esas, 2019/104 Karar sayılı kararıyla; davacının 20 yıllık davasız ve aralıksız zilyet olma koşulunun oluştuğu, davacının dava konusu taşınmazdaki zilyetliğinin kamulaştırmadan çok öncesine dayandığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Bingöl ili, Genç ilçesi, ... köyü, ... mezrasında bulunan 17.11.2014 ve 10.07.2014 havale tarihli bilirkişi raporlarında belirtilen 3.369,3 m²'lik alana yeni bir parsel numarası verilmek kaydıyla davacı adına tesciline ve raporda gösterilen 137,31 m²'lik ev, 30,98 m²'lik mutfak ve 108,38 m²'lik ahırın davacı adına beyanlar hanesine şerh düşülmesine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalı ... temsilcisi ile ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairemizin 28.09.2022 tarihli ve 2021/4780 Esas, 2022/6210 Karar sayılı kararıyla; bozma kararına uyulmakla bu çerçevede araştırma ve inceleme yapılması gerekirken bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamayacağı belirtilerek kararın üçüncü kez bozulmasına karar verilmiş, Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; duruşma gün ve saati davacıya usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davacının 14.07.2023 tarihli duruşmaya gelmediği, neden gelmediğine ilişkin dilekçe göndermediği, dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 150. maddesi uyarınca yasal 3 aylık süre içerisinde davayı yenilemediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde; yargılama sırasında ölen davacı ...'ün yasal mirasçılarına davayı takip edip etmeyecekleri sorulmadan, duruşma günü usulünce tebliğ edilmeden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün tescili isteğine ilişkin olup davacı ...'ün yargılama sırasında 26.07.2022 tarihinde öldüğü, Dairemizin 28.09.2022 tarihli bozma kararından sonra davanın Mahkemenin 2023/1 Esasına kaydedildiği, Mahkemece düzenlenen 18.04.2023 tarihli tensip tutanağı ile 07.06.2023 tarihine duruşma günü verildiği, ne var ki bozma kararı ve tensip zaptının davalı ... dışındaki davalılara ve davacıya (mirasçılarına) tebliğe çıkartılmadığı, Mahkemece 07.06.2023 tarihli duruşmada tarafların duruşmaya gelmedikleri, davayı takip etmedikleri gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 02.11.2023 tarihinde, yasal süre içerisinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, Av. ...'in 07.12.2023 tarihinde, davacı ...'ün veraset ilamı ile tüm mirasçıları tarafından adına düzenlenmiş dava vekaletnamelerini sunup kararı temyiz ettiği, Mahkemenin gerekçeli kararının davacı mirasçıları vekiline 27.03.2024 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere taraf koşulu, HMK’nın 114/1-d maddesi gereğince dava şartı olup mahkemelerce re’sen gözetilmelidir (HMK 115/1). Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olduğundan yöntemince taraf teşkili sağlanmadan davada esastan hüküm kurulamaz.

Davanın açıldığı sırada mevcut olmasına rağmen yargılama sırasında taraflardan birinin ölümüyle taraf ehliyetinin sona ermesi durumunda HMK’nın 55. maddesi uygulama alanı bulur. HMK’nın 55. maddesinde “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmünü haiz olup anılan maddenin uygulanabilmesi için dava konusunun ölen tarafın mirasçılarına miras yoluyla intikali mümkün malvarlığına ilişkin olması gerekir. Diğer bir ifadeyle, dava sırasında taraflardan birisi ölürse, istek şahsa bağlı bir hak değilse dava mirasçılar tarafından yürütülür.

Miras yoluyla intikali mümkün hakların konusunu oluşturduğu bir davada davacının ölümü hâlinde HMK’nın 55. maddesi gereğince Mahkemece, davacının mirasçılarının tamamı tespit edilerek davadan haberdar edilmeleri gerekir. Davacının tek bir mirasçısının bulunması hâlinde bu mirasçı, birden fazla mirasçısının bulunması hâlinde de TMK’nın 640. maddesi uyarınca terekeye elbirliğiyle malik olmaları sonucu aralarında HMK’nın 59. maddesi gereği mecburi dava arkadaşlığı bulunan mirasçıların tamamı davadan haberdar edilerek murisleri tarafından açılan davaya devam etme iradesinde olup olmadıkları belirlenmelidir. Bu doğrultuda yapılacak tebligatlar sonrasında mirasçıların terekeyi kabul veya ret etmemiş olmaları hâlinde TMK’nın 606. maddesinde belirlenen üç aylık mirasın reddine dair süre beklenerek mirasçıların tamamının davaya katılımı ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilir. Ayrıca gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Mahkemece, davayı takip için kayyım tayin edebilecektir. Ancak her hâlükârda davacının ölümünden sonra yargılamaya devam edilebilmesi için Mahkemece mirasçıların tamamının davaya katılımının sağlanması veya terekeye temsilci atanması yoluyla taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devam edilip hüküm kurulması gerekir.

Diğer yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 513. maddesi uyarınca, sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça vekalet sözleşmesi, vekâlet verenin ölümü ile kendiliğinden sona ermiş olur.

Hal böyle olunca Mahkemece; davacı ...'nin ölümü ile ölüm nedeniyle vekalet sözleşmesinin sona erdiği gözetilerek mirasçılarına davetiye çıkartılıp usulüne uygun şekilde tebliğ yapılarak duruşma günü ve saatinden haberdar edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanıp davacı tarafa hukuki dinlenilme hakkı tanınmadan yukarıda açıklanan usul hükümlerine aykırı olacak şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,

Dosyanın Genç Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-3. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

24.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.