Logo

1. Hukuk Dairesi2025/362 E. 2025/1033 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evveliyatı mera olan bir taşınmazın Hazine tarafından satışı üzerine açılan tapu iptali ve tescil davasında Hazine'ye husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılıp bırakılamayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Meraların mülkiyetinin Hazine'ye ait olması ve Hazine'nin satış işlemi nedeniyle davanın sonucundan etkileneceği gözetilerek, Hazine'ye husumet yöneltilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ve Özel Daire bozma ilamına uygun olarak direnme kararının bozulması gerektiği değerlendirilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1601 E., 2024/1359 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Sarıkamış 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/659 E., 2018/36 K.

Bölge Adliye Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararı davacı vekili tarafından adli yardım istekli ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; davacının adli yardım isteğinin kabulü ile kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelendi, gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; Kars ili, Sarıkamış ilçesi, ... köyünde bulunan 178 ada 1 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının mera olduğunu ancak 2006 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında Hazine adına arsa vasfıyla tespit ve tescil edildiğini, gerçekte mera olması nedeniyle tüm köylünün ortak kullanımına bırakılması gereken yerin daha sonra Hazine tarafından ihale yoluyla satışa çıkarıldığını ve diğer davalı ... tarafından satın alındığını, ancak mera vasfındaki taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını, tapulama ve satış işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mera olarak özel sicile yazılmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili; tesis kadastrosu öncesinde dava konusu taşınmazın 04.06.2004 tarihli ve 1 sıra numaralı tapu kaydı ile Maliye Hazinesi adına zaten kayıtlı olduğunu, 2007 yılında gerçekleştirilen kadastro tespitinde bu tapu kaydı esas alınarak taşınmazın arsa vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini, Hazine tarafından açık ihale ile satışa çıkarılmadan önce de taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olup olmadığı hususunda araştırma yapıldığını ve satışına engel bir durumun bulunmadığının anlaşılması üzerine ihalenin gerçekleştirildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Davalı ... usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 18.01.2018 tarihli ve 2015/659 Esas, 2018/36 Karar sayılı kararı ile; keşif sırasında Mahkemece yapılan gözlem, dava konusu parselin hava fotoğrafları ile çakıştırılması suretiyle düzenlenen bilirkişi raporları, mahalli bilirkişi beyanları ve bu beyanları destekler nitelikteki hava fotoğraflarından kadimden beri mera vasfında olduğu anlaşılan dava konusu taşınmazın kadastro tespiti sonucu Maliye Hazinesi adına arsa vasfı ile tespitinin yolsuz olduğu gibi Maliye Hazinesi tarafından ihale yoluyla davalıya satılmasına ilişkin işlemin de yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu 178 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mera olarak özel siciline yazılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 25.12.2020 tarihli ve 2018/1325 Esas, 2020/1122 Karar sayılı kararı ile; çekişmeli taşınmaz kadimden beri dava dışı 166 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte köylünün müşterek yararlandığı mera olarak kullanılırken aradan yol geçmesi nedeniyle 166 ada 1 parselden ifraz edildiği ve Hazine tarafından 2004 yılında idari yoldan tapuya tescil edildiği, meraların özel siciline tescil edilmesi gerekirken özel mülkiyet olarak tapu siciline yazılmasının yolsuz tescil niteliğinde olduğu, yolsuz tescil hâlinde tapu kaydı baştan itibaren geçersiz olduğundan davanın kabulü yönünde kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığı ancak tapu iptali ve tescil davalarında tapu malikine husumet yöneltilmesi gerektiği, dava tarihi itibariyle çekişmeli taşınmazın tapu sicilinde davalı ... adına kayıtlı olduğu, davalı olarak husumet yöneltilen Hazinenin tapu kaydında malik olmadığı, bu nedenle Hazine aleyhine açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle Hazine aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içerisinde davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine, Dairenin 29.12.2022 tarih, 2021/5717 Esas, 2022/8650 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğunun anlaşıldığı ancak meraların mülkiyeti Hazineye, yararlanma hakkının ise köy tüzel kişiliğine ait olduğu, meraların alınıp satılamayacağı, evveliyatı itibariyle kadim mera vasfında olduğu anlaşılan dava konusu taşınmazın ihale yoluyla davalı ...’a satılmasının usule aykırı olduğu, davanın satış işlemi öncesi mülkiyet hakkı sahibi olan Hazine huzuruyla görülmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, Hazine aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi ve bunun sonucu olarak da Hazine yönüyle davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle davalı ... hakkındaki hüküm onanmış, davalı Hazine yönünden kurulan hüküm ise bozulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.05.2023 tarih, 2023/726 Esas, 2023/728 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ek olarak meraların mülkiyet hakkının Hazineye, kullanım hakkının ise ilgili köy ya da belediye tüzel kişiliğine ait olup mera iddiasıyla açılan davada aktif husumet Hazine veya ilgili köy tüzel kişiliği ya da belediyeye ait ise de pasif husumetin mera olduğu iddia edilen taşınmazın tapu sicilinde görünen malik/maliklerine ait olduğu, somut olayda dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle davalılardan ... adına tescil edildiğinden davalı sıfatının tapu maliki olan ...'a ait olması gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuş, Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2024 tarih, 2023/1-1082 Esas, 2024/311 Karar sayılı kararı ile; davalı ... bakımından davanın kabulüne ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın onandığı, onama kararı ile davalı hakkındaki hüküm kesinleştiğinden davalı ... vekilinin direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile anılan davalının temyiz itirazlarının hukuki yarar yokluğundan reddine; davacının temyiz itirazları yönünden ise evveliyatı itibariyle kadim mera vasfında olduğu anlaşılan dava konusu taşınmazın ihale yoluyla Hazine tarafından davalı ...’a satılması hukuka aykırı olduğundan, mevcut davanın Hazineye husumet yöneltilerek görülmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Nitekim meraların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle bu yerlerle ilgili açılacak davalarda Hazine de bu davanın sonucundan etkileneceğinden davalı olarak gösterilmesi gerektiği, eldeki davada davalı Hazine hakkında husumet yokluğundan red kararı verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesi ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; davanın taraflarından ... yönünden Bölge Adliye Mahkemesinin 25.12.2020 tarihli kararı onanarak kesinleştiğinden bu kişi aleyhine olan kısımlar hüküm yerinde aynen korunarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36/A maddesi uyarınca eldeki davada yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, temyiz aşaması için yapılan masraflar dahil yargılama giderlerinin bir kısmının HMK'nın 326. maddesine aykırı olacak şekilde davacı üzerinde bırakılmasının ve bir kısmını da Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin onama kararıyla birlikte artık davayı takip etme hak ve yetkisi kalmayan diğer davalıya yükletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı Hazinenin yasal hasım değil, hukuka aykırı bir şekilde adına tescil edilen meranın bir kısmını diğer davalıya satmak suretiyle yaptığı taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle taraf olarak gösterildiğinden yargılama sonunda aleyhine sonuçlanan dava giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunu, hem İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama hem de bölge adliyesinde açılan duruşma nedeniyle ayrı ayrı davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını veya bu yönü ile düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; kararın eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayandığını, taşınmazın kayıt malikinin diğer davalı olduğunu, Hazineye husumet yöneltilemeyeceğini, eski tapu kaydının dava konusu taşınmaza uyması durumunda davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmazın mera değil arsa vasfında olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ve davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 615,40 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince temyiz eden davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.