"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2419 E., 2023/476 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mersin 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/258 E., 2021/184 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 07.07.2023 tarihli ek karar ile davacı tarafa çıkarılan muhtıraya rağmen gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 366/1. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 344/1. maddesi gereğince temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların, muris ...'nun çocukları olduklarını, murisin sağlığında kendi adına kayıtlı taşınmazları davalı çocukları arasında paylaştırdığını ve 1998 yılında Mersin ili, Mezitli ilçesi, Mezitli Mahallesinde bulunan taşınmazlardan 704 ada 4 parsel sayılı taşınmazı davalı ...'a, 704 ada 5 parsel sayılı taşınmazı davalı ...'a, 704 ada 6 parsel sayılı taşınmazı davalı ...'ya, 179 parsel sayılı taşınmazı davalı ...'ye, 704 ada 7 parsel sayılı taşınmazı davalı ...'a ve 251 parsel sayılı taşınmazı da 2001 yılında davalı ...'ye devrettiğini, müvekkiline ise muris tarafından herhangi bir taşınmaz devredilmediğini, murisin bu taşınmazları mal kaçırma amacıyla muvazaalı satış yolu ile davalılara devrettiğini, tapuda gösterilen satış bedellerinin taşınmazların devredildiği tarihteki değerine göre çok düşük olduğunu, murisin taşınmazlarını satmasını gerektirecek bir nedenin de bulunmadığını, murisin, müvekkilinin saklı payını ihlal etmek suretiyle davalılara karşılıksız kazandırmalarda bulunmasının mirastan mal kaçırma amacını ortaya koyduğunu ileri sürerek davalı ... adına kayıtlı 704 ada 4 parsel, davalı ... adına kayıtlı 704 ada 5 parsel, davalı ... adına kayıtlı 704 ada 6 parsel, davalı ... adına kayıtlı 179 parsel, davalı ... adına kayıtlı 704 ada 7 parsel ve davalı ... adına kayıtlı 251 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptali ile müvekkilinin hissesi oranında adına tesciline karar verilmesini, olmadığı takdirde davaya konu muvazaalı satış sözleşmelerindeki davalıların hisselerinin rayiç bedelleri tespit edilerek dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte, rayiç bedel belli olmadığı takdirde satış bedelinin satış sözleşmesinin düzenlenme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte taşınmaz değerine güncellenerek ve değiştirilerek davalılardan hisseleri oranında alınıp müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 05.04.2019 tarihli dilekçesinde özetle; davalılar ..., ... ve ... aleyhine açmış oldukları davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
II. CEVAP
Dahili davalılar ..., ..., ..., ..., ... ... ve davalılar ..., ..., ..., ... ayrı ayrı sundukları cevap dilekçelerinde özetle; murisin, sağlığında kendi adına kayıtlı olan tüm taşınmazlarını çocukları arasında eşit ve adil olarak paylaştırdığını, bu nedenle murisin mal kaçırdığı iddiasının gerçek olmadığını, davacıya ve davalı ...'ye muris tarafından hiçbir imar-ihyaya gereksinim olmayan, hemen çiftçilik yapabilecekleri 251 parsel sayılı taşınmazın verildiğini, ancak o dönemde davacının Erdemli'de yaşaması ve Hürü ile birlikte bu taşınmazı hemen satıp paraya çevirmek istemeleri nedeniyle tapunun Hürü adına yapıldığını, kaldı ki taşınmazın hemen satıldığını ve parasının davacı ile Hürü arasında eşit olarak paylaşıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu olayda muris muvazaası iddiasını ispatlaması gerektiğini, murisin yedi çocuğundan altısı arasında paylaştırma yaparken davacıya neden taşınmaz vermediği, davacı ile muris arasında ciddi bir husumet olup olmadığı, davacıya karşı mirastan ıskat sebebinin bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılması gerektiğini, bu hususların davanın iyi niyetli açılmadığını gösterdiğini, ayrıca davacının bu davayı satış işleminden yaklaşık 20 yıl sonra açtığını, davacının muvazaa olgusunu yeni öğrenmesinin mümkün olmadığını, davacının iyi niyetli olmadığını, hakkın iyi niyetli olmayan kullanımının yasalarca korunmadığını, murisin, sağlığında tüm taşınmazlarını davacı ve tüm davalıların oluru ile çocukları arasında paylaştırdığını, davacının taşınmazdan kendisine düşen payların bedellerini aldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ilk aşamada kendisine herhangi bir taşınmaz verilmediğini iddia etmişse de davacıya, davalı ... ile birlikte 251 numaralı parselin verildiği, davacının taşınmazı satma niyetinde olması nedeniyle Hürü adına tesciline muvafakat ettiği, Hürü'nün taşınmazı sattığı ve davacının hissesinin davacıya verildiği, davacının da kendisine düşen satış bedeli ile Erdemli'de bir taşınmaz aldığı, buna göre davacının asıl iddiasının kendisine verilen yerin diğer yerlerden, bilhassa da davalı ...'ye verilen yerden değersiz olduğuna ilişkin bulunduğu, ancak dosya kapsamı, toplanan deliller, yeminli tanık anlatımları, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi raporuna göre murisin kızları olan davacı ve davalı ...'ye anayol kenarında herhangi bir işlem ve masraf gerektirmeyen ve sebze tarımı dahi yapılabilen 251 numaralı parseli vermek istediği, erkek olan evlatlarına ise daha değersiz ve çoğunlukla taşlık ve say nitelikteki yerleri verdiği, bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere erkek evlatlara verilen tüm yerlerin kız evlatlara verilen 251 parsele oranla daha değersiz olduğu, davalılardan ...'nin kendisine düşen yeri kendi imkanlarıyla imar ve ihya ederek tarla ve bahçe haline getirdiği, bunun üzerine davacının mevcut haline göre adil bir paylaşım yapılmadığı iddiasını ileri sürdüğü, ancak taksim anında murisin, çocukları arasında adil bir paylaşım yapılmasına özen gösterdiği, nitekim yaklaşık 20 yıldır dava tarihine kadar da mirasçılar arasında herhangi bir itiraz olmadan paylaşıma saygı duyulduğu, dolayısıyla davacının taksimde kendisine haksızlık yapıldığı iddiasının doğru olmadığı gerekçesiyle hem tapu iptali ve tescil talebi, hem de bedele yönelik talebin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece mahkemesine ait kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
2. Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 07.07.2023 tarihli ek kararıyla; davacı ... vekili Av. ...'in temyiz gider avansını yatırmaması nedeniyle 22.06.2023 tarihli düzenlenen muhtırada tamamlanması gereken temyiz gider avansı toplamı 1.000,00 TL'nin HMK'nın 344. maddesine göre bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması, aksi halde temyiz isteminden vazgeçmiş sayılacağına karar verileceğinin belirtildiği ve bu muhtıranın davacı ... vekili Av. ...'in e-posta adresine 22.06.2023 tarihinde bırakıldığı, 27.06.2023 tarihinde okundu sayıldığı buna rağmen davacı vekili Av. ... tarafından muhtırada belirtilen gider avansını tamamlamadığının gerek sistem üzerinde yapılan araştırmalardan, gerekse dosyaya harç ve giderleri yatırdığına ilişkin bir bilgi ve belge sunmamasından anlaşıldığı gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince gider avansı yatırılmadığı gerekçesiyle temyiz başvurularının yapılmamış sayılmasına karar verildiğini, kendilerine gelen muhtıranın dosyadan çekilen avukata yapıldığını, dosya içerisindeki muhtıradan sonradan haberleri olmakla birlikte muhtıranın açıklayıcı olmadığını, temyiz harcının taraflarınca yatırılmış olmasına rağmen sonradan harç için gelen muhtıra akabinde gider avansı talebinin muhtıra içinde olmadığını, ayrıca bilirkişinin 179 parselde bulunan limon bahçesinden raporda bahsetmediğini, bu önemli eksikliğin giderilmesi gerekirken ek rapor alınmadan dosyanın karara çıkarıldığını, dava konusu taşınmazların hepsi birbirine yakın, sınırdaş, imar durumu aynı olmasına rağmen metrekare bazında 251 parselin 4 kat daha yüksek fiyatlandırılmış olmasının taraflarınca kabul edilemez bir durum olduğunu, davacı müvekkili adına hiçbir taşınmaz devri yapılmadığının aşikâr olduğunu, davalı taraflar; 251 parsel sayılı taşınmazın ortak olarak verildiğini ve bu taşınmazın satılıp aralarında eşit olarak paylaştırıldığını belirtmiş olsalar da bu kötü niyete dayanan beyanların gerçek dışı olup hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tapu kayıtlarından anlaşılacağı üzere, söz konusu taşınmaz davalı ... adına kayıtlı olup davacı müvekkili adına hiçbir taşınmaz devri yapılmadığını, kaldı ki taşınmaz devri ... tarafından gerçekleştirilmiş olup satış bedelinin yarısının müvekkiline verildiğini belgeleyen hiçbir belge de dosyaya sunulmadığını, aşamalarda davalılar tarafından, "davayı kabul ettiklerine" dair yerel Mahkemeye beyanlar sunulduğunu ve taraflarınca da anlaşma sağlandığından bu davalılar yönünden feragat edildiğini, Yerel Mahkemenin bu davalılar yönünden feragatlerini, davalıların aşamalardaki "davayı kabul" beyanlarını ve en önemlisi bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçelerini dikkate almadan usul ve esastan yoksun olarak karar verdiğini, mirasçılar arasında hakkaniyete uygun olmayan paylaşımın dosyanın bütününde ispat edildiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
1.Davacı vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararının davalı vekiline 09.06.2023 tarihinde tebliğ edildiği, vekilin hükmü süresi içerisinde temyiz ettiği, Bölge Adliye Mahkemesince "Aşağıda miktarları belirtilen toplam 1.000,00. TL gider avansı iş bu muhtıranın tebliğinden itibaren Hukuk Muhakemeleri Kanununun 344. maddesine göre bir haftalık kesin süre içinde dosyamıza yatırılması, aksi halde işlemlerin yapılamayacağı ihtar olunur" şeklindeki muhtıranın davacı vekiline tebliğ edildiği, temyiz gider avansının süresinde yatırılmaması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince 07.07.2023 tarihli ek karar ile temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, davacı vekilince ek kararın temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/19-286 Esas, 2010/330 Karar sayılı kararı ve Yargıtayın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; bu açıdan ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma mercii ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır.
Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekiline gönderilen muhtırada eksik giderin yatırılmaması durumunda yapılacak işlemin sonuçları, diğer bir deyişle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılacağına karar verileceği açık bir şekilde belirtilmemiş olup bu nedenle muhtıra geçersizdir. Bu itibarla davacı vekilinin ek karara ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile ek kararın kaldırılması gerekmiştir.
2. Davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarına gelince:
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; muris ...'nun 25.05.2006 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları Hava Denli, ... ..., ... ..., ..., ..., ... ve ... (...)'ın kaldığı, murisin 23.03.1998 tarihinde kayden maliki oluğu Mersin ili, Mezitli ilçesi, Mezitli Mahallesinde bulunan taşınmazlardan; 704 ada 4 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu ...'a, 704 ada 5 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu ...'a, 704 ada 6 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu ...'ya, 179 parsel sayılı taşınmazı davalı oğlu ...'ye, 704 ada 7 parsel sayılı taşınmazı bir kısım davalıların murisi olan ...'a ve 251 parsel sayılı taşınmazını ise 12.09.2001 tarihinde davalı kızı Hürü'ye satış yoluyla temlik ettiği anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının ek karara ilişkin temyiz taleplerinin kabulü ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 07.07.2023 tarihli ek kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.