"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1208 E., 2024/1524 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Almus Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/66 E., 2022/65 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davalı ...’ın babası olan muris ...'ın davaya konu taşınmazları kadastro tutanaklarından belli olduğu üzere kendi adına kaydettirdiğini, daha sonra bu taşınmazları oğlu olan davalıya sattığını, müvekkilleri ile davalı ve murisinin hep birlikte ...’ın mirasçıları olmasına rağmen davalının babası ...'ın mirasçı olan müvekkillerini yok saydığını ve taşınmazları kendi adına kaydettirdiğini, davaya konu taşınmazlarda ... mirasçısı olan müvekkillerinin hakkı olmasına rağmen davalının babası ...'ın taşınmazları kendi adına kaydettirmesinden mütevellit müvekkillerinin haklarının kaybolduğunu, davalı ile murisinin yapmış olduğu işlemlerin muvazaalı olduğunu, müvekkillerden mal kaçırma amaç ve gayesi taşıdığını ileri sürerek davalarının kabulü ile Tokat ili, Almus İlçesi, ... 115 ada 51 - 170 ada 272 ve 311- 171 ada 105 - 237 ve 171 ada 323 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile müvekkillerinin miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince 10 yıllık düşürücü sürenin geçtiğini, dava konusu taşınmazlarda davacıların herhangi bir hakkının bulunmadığını, bu taşınmazların babası ...'ın malik sıfatıyla zilyetliği altında olduğunu, lehine kazanma şartları oluştuğundan adına yapılan kadastro tespiti ve tescil işleminin hukuka uygun olduğunu, dava dilekçesinde muris muvazaasından bahsedilmiş ise de davacıların ve davalının murisinin farklı olduğunu, davalıyla murisi ... arasında muvazaa olup olmadığı iddiası açısından davacıların davacı sıfatının olmadığını, dolayısıyla bu iddia yönünden davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davalıyla murisi ... arasında muvazaalı işlemin olmadığını, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amacıyla yapılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla
; tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; davanın kadastro öncesi nedene dayalı, kök muristen intikal hukuki sebepli tapu iptal ve tescil davası olduğu, Kadastro Kanunu 12/3. madde hükmü uyarınca taşınmaz hakkındaki haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait kadastro tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki nedenlere dayanarak dava açılamayacağı, belirtilen sürenin hak düşürücü süre olması nedeni ile re'sen gözetilmesi gerektiği, eldeki davanın da davaya konu taşınmazların kadastro tutanaklarının kesinleşmesinin üzerinden 10 yıl geçtikten sonra açıldığı, her ne kadar davacı vekili tarafından davanın ketmi verese ve muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil davası olduğu ileri sürülmüş ise de dosya kapsamında gerçekte mirasçı olmasına rağmen mirasçılık sıfatı gizlenerek mirasın paylaştırılması ve intikalinin sağlanması durumunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu edilen taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının 29.04.2008 tarihinde kesinleştikleri, dava tarihinin ise 10.03.2021 tarihi olması nazara alındığında Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra kadastro öncesi nedene dayalı olarak dava açıldığı, Mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesi ile; dosyada eksik inceleme ve araştırma neticesinde hukuka aykırı karar verildiğini, davanın kabulü yerine red kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ...’ın babası olan muris ...'ın davaya konu taşınmazları kadastro tutanaklarından belli olduğu üzere kendi adına kaydettirdiğini, daha sonra bu taşınmazları oğlu olan davalıya sattığını, müvekkilleri ile davalı ve murisinin hep birlikte ...’ın mirasçıları olmasına rağmen davalının babası ...'nın mirasçı olan müvekkillerini yok saydırarak taşınmazları kendi adına kaydettirdiğini, davaya konu taşınmazlarda ... mirasçısı olan müvekkillerinin de hakkı olmasına rağmen davalının babası ... taşınmazları kendi adına kaydettirmesinden mütevellit müvekkillerinin haklarının kaybolduğunu, davalı ile murisinin yapmış olduğu işlemlerin muvazaalı olup müvekkillerinden mal kaçırma amaç ve gayesi taşıdığını, taşınmazların ilk önce müvekkilleri yok sayılarak davalı murisi adına kaydettirildiğini ve davalının murisinin belirtilen taşınmazları muvazaalı bir şekilde davalı oğlu adına satış yapmak sureti ile devrettiğini, yapılan tüm işlemlerin muvazaalı ve mal kaçırma amacı ile yapıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kök muris 1913 doğumlu ...'ın 17.01.1996 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı çocukları ..., ..., 1973 yılında ölen oğlu ...'tan olma davacı torunu ..., 2014 yılında ölen kızı ...'dan olma davacı torunları ..., ..., ... ile 2019 yılında ölen torunu Memet'in davacı eşi ... ile çocukları ... ve ..., murisin 2019 yılında ölen oğlu ...'nın davacı kızı Sedef ile davalı oğlu ...'un ve dava dışı torunlarının kaldığı; davanın ilk başta 2020/146 Esas sayılı dosyası ile açıldığı, hak düşürücü süreden davanın reddine karar verildiği, söz konusu kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırıldığı (muris muvazaası ve kadastro öncesi neden olmak üzere iki farklı nedene dayanıldığı gerekçesi ile) ve dosyanın Mahkemesine gönderildiği, kaldırma kararı sonrasında dosyanın 2021/139 E numarasını aldığı, bu dosyada yargılama devam ederken 25.01.2022 tarihli celsede kurulan ara karar ile ; "kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil talebinin işbu davadan tefriki ile yeni esasa kaydına" karar verildiği, tefrik edilen dosyanın 2022/8 Esas numarasını aldığı ve yapılan yargılama sonucunda davanın hak düşürücü süreden reddine karar verildiği, 2021/139 Esas sayılı dosyada devam eden yargılamada ise 21.06.2022 tarihli celsede kurulan ara karar ile bu kez; " davacılar ...- ...- ...- ...- ...- ...- ...- ... ve ... açısından ileri sürülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasının iş bu davadan tefriki ile Mahkemenin yeni esasına kaydına" (ilk olarak davacı olan Sedef hariç diğer davacılar yönünden tefrik kararı verilmişti) karar verildiği, böylece eldeki temyize konu eldeki dosyanın oluştuğu ve 2022/66 Esas numarasını aldığı, dava konusu Tokat ili, Almus ilçesi, ... köyü115 ada 51- 170 ada 272- 171 ada 105- 237-323 parsel sayılı taşınmazların 2008 yılında yapılan kadastro tespit çalışmaları sonucu davalının babası ... adına tespit edildiği, söz konusu tespitlerin 29.04.2008 tarihinde kesinleştiği, daha sonra muris ... tarafından çekişmeli taşınmazların 28.05.2010 tarihli satış işlemi ile davalı ...'a temlik edildiği, davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3 hükmünde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 16.11.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davalarının 2022/8 Esas ve 2022/66 Esas numaralarını alacak şekilde tefrik edilmesi doğru değil ise de verilen kararın sonucu itibariyle doğru olduğu gözetilerek davacıların temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.