Logo

1. Hukuk Dairesi2025/752 E. 2025/949 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın davacı tarafından imar-ihya ve zilyetliğe dayanarak tescilinin talep edilmesi üzerine, taşınmazın imar planı kapsamında kalıp kalmadığı ve zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın dava tarihi itibariyle yürürlükte olan imar planı kapsamında kalması ve bu nedenle zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleşmemiş olması gözetilerek, davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1887 E., 2023/705 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2015/43 E., 2022/149 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; yörede yapılan kadastro sırasında tarıma elverişli olmadığı gerekçesi ile tapulama harici bırakılan çekişmeli taşınmazın babası ... tarafından imar-ihya edilmek suretiyle uzun yıllar önce tarım arazisi haline getirildiğini ve kullanıldığını, daha sonra zilyetliğin kendisine intikal ettiğini iddia ederek imar-ihya ve irsen intikal eden zilyetliğe dayanarak çekişmeli taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Dahili davalı ... Belediyesi Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu yerin özel mülkiyete konu olamayacağını, taşınmazın imar-ihya edilmediğini, davacı tarafından iddia edilen tasarrufun ev ve ahır yapmak, hayvan barındırmak ve çok küçük bir alanda ise sebze ekmek şeklinde gerçekleştiğini, bu nedenle davacı yararına zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

3. Dahili davalı ... Belediyesi Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; dahili dava yoluyla taraf sıfatının kazanılamayacağını, bu nedenle müvekkili İdarenin eldeki uyuşmazlık yönünden taraf sıfatının bulunmadığını, davaya konu tescil harici alanın içerisinde olduğu Yeşilkent Mahallesinin 1984 yılında mahalle statüsü kazanması nedeniyle çekişmeli taşınmazın zilyetlikte edinilmesinin olanaklı olmadığını, davaya konu alanın Gölbaşı Çevre Koruma Sınırları içerisinde kaldığından müvekkili İdarenin değil, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sorumlu olduğu sahada bulunduğunu, taşınmazı kapsayan imar planlarının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; dosya arasında getirtilip incelenen hava fotoğraflarına göre dava konusu taşınmaz üzerinde 1991 yılı itibariyle zilyetliğin başladığının tespit edildiği, ne var ki çekişmeli taşınmazın 1992 yılında kesinleşen imar planı kapsamında kaldığı ve dava tarihi itibariyle bu imar planının geçerli olduğu, kesinleşmiş imar planı kapsamında kalan çekişmeli taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan delillere göre dava konusu taşınmaz üzerinde iddia edilen zilyetliğin 1988-1991 yılları arasında başladığı, ancak taşınmazın 22.06.1992 tarihinde 1/5000'lik nâzım imar planı kapsamına alındığı, bahsi geçen imar planı yargılama sırasında 31.12.2019 tarihinde iptal edilmiş ise de davanın açıldığı 28.01.2015 tarihinde yürürlükte olduğu, imar planı dahilinde kalan taşınmazların zilyetlik yoluyla edinilemeyeceği nazara alındığında davacı yararına zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleşmediği; öte yandan davalı Hazine lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden de isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının çekişmeli taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin 1991 yılında başladığına ilişkin tespit ve gerekçenin dosya içeriği, yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi, tanık beyanları ve teknik bilirkişilerin taşınmaz üzerindeki yapı ve ağaçların yaşlarının tespitine ilişkin raporları ile açıkça çeliştiğini, davacının çekişmeli taşınmazı eklemeli zilyetlik süresi de nazara alındığında dava tarihi itibarıyla en az 35 yıldır kullandığını, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile zilyetliğin 1980 yılında başladığının sabit olduğunu, Mahkemece herhangi bir gerekçeye dayanmadan, zilyetliğin başlangıç tarihinin 1991 yılı olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporu ile taşınmaz üzerinde bulunan ağaçların yaş tespitinin yapıldığını, ağaçların bilirkişiler tarafından tespit edilen yaşlarının zilyetliğin başlangıç tarihininin 1980 yılı olduğu yönündeki mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarını doğrular nitelikte olduğunu, dava konusu 7.224,98 metrekare miktarlı taşınmazın davanın açıldığı 28.01.2015 tarihinde 22.06.1992'de 1/5000'lik nâzım imar planı kapsamına alındığı ve imar planının kapsamında kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu zira bahsi geçen imar planının yetki aşımı suretiyle tesis edildiğini, zaten dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporu ile sabit olduğu üzere dava konusu taşınmazın bahsi geçen imar planının kapsamında kalmadığını, dosyada mevcut ve Ankara Büyükşehir Belediyesi, İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığının, 18.07.2018 tarihli ve 69695 sayılı yazılarında, dava konusu alanın 1/5000 ölçekli ve 1992 yılında tasdik edilen İmrahor Vadisi Rekreasyon Alanı Nâzım İmar Planı kapsamında kaldığı belirtilmiş olmasına rağmen Belediyenin bu alanda planlama yetkisinin bulunmadığını, öte yandan anılan imar planının iptal edilmiş olduğunu, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; Hazine lehine takdir edilen vekalet ücretinin eksik ve hatalı hesap edildiğini, her bir davalı yönünden ayrı ayrı nispi vekalet ücreti takdirinin gerektiğini belirterek kararın bu yönden bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescil isteğine ilişkindir.

Toplanan delillere göre; 1951 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesinde bulunan dava konusu edilen taşınmaz bölümü tarıma elverişsiz arazi niteliğiyle tescil harici bırakılmış, davacı ... imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazın adına tescil isteğiyle dava açmıştır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen sebepler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekili ile davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince temyiz eden davalı Hazine harçtan muaf bulunduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,

Aşağıda yazılı 435,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.