Logo

1. Hukuk Dairesi2025/806 E. 2025/1688 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi yaylak vasfındaki taşınmazın zilyetlikle iktisap edilip edilemeyeceği ve Hazine adına tescilinin gerekip gerekmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Çekişmeli taşınmazın tamamının yaylak vasfında olduğu ve 3402 sayılı Kanun'un 16/B maddesi gereğince özel mülkiyete konu edilemeyeceği, bu nedenle Hazine adına tescil yerine sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/286 E., 2024/380 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılardan ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine; çekişmeli 120 ada 149 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden ve kimsenin kullanımında bulunmayan yayla niteliğinde orta malı olduğunu, davalılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalılar; taşınmazın özel mülkiyete konu yerlerden olduğunu ve uzun zamandır zilyetliklerinde bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.11.2013 tarih, 2010/155 Esas, 2013/569 Karar sayılı kararı ile; çekişmeli taşınmazın bir bölümünün yaylak vasfında olmadığı ve bu bölüm üzerinde davalı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişisi Ümit Gül'ün 30.12.2012 tarihli rapor ve ekindeki krokide (B) harfi ile gösterilen 941,16 metrekarelik bölümünün davalılar mirasbırakanı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı raporda (A) harfi ile gösterilen bakiye bölüme yönelik talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.12.2017 tarih, 2015/13630 Esas, 2017/8841 Karar sayılı kararıyla: Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu belirtilerek doğru sonuca varılabilmesi için dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından 4753 ve 5618 sayılı Kanunlar uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğünden, 4342 sayılı Kanun uyarınca yayla tahsisi yapılıp yapılmadığı Mülki Amirlikten sorulup saptanması, yapılmış ve bu yönetimsel işlemler kesinleşmiş ise yayla tahsis haritası ve eki belgelerin yerinden getirtilmesi, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, dava konusu taşınmazların bulunduğu köye komşu köyler halkından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklar ile fen ve ziraatçı bilirkişi eşliğinde dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, bölgede yayla tahsisi yapılmış ise yayla tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlendikten sonra yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi fen memuru eliyle yerine her iki harita çakıştırılmak suretiyle uygulanması, taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından yayla tahsisi yapılmamış ise yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde yayla olarak kullanılıp kullanılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınması, ayrıca dosya arasında bulunan komşu 152 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının incelenmesinde malik hanesi boş ve davalı olarak görülmekle Hazine tarafından aynı nedene dayalı olarak açılan bir dava dosyası bulunup bulunmadığı, davalı olup olmadığı, tespitinin kesinleşip kesinleşmediğinin irdelenmesi, eğer davalı ise dava dosyaları getirtilerek incelenmesi, bu şekilde araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra çekişmeli taşınmazın yayla olduğunun anlaşılması halinde 3402 sayılı Kanun'un 18/2. maddesi uyarınca, kamu orta malı niteliğindeki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımayacağının dikkate alınması; yayla niteliğinde olmayan özel mülkiyete elverişli yerlerden olduğu anlaşılır ise davalı tarafça taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun zilyetlik olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin 01.07.2020 tarihli ve 2018/154 Esas, 2020/122 Karar sayılı kararı ile; bozma kararı doğrultusunda yapılan yapılan yargılamaya göre fen bilirkişi ve ziraat bilirkişi raporlarında (A) harfi ile gösterilen yerin yaylak vasıfta olmadığı, etraftaki özel mülkiyete konu arazilerle aynı yapıda olduğu, toprağın işlenerek imar-ihyasının tamamlandığı, zilyetlik ile kazanmanın asli koşulu olan 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresini doldurduğu, (B) harfi ile gösterilen yerin ise fiziksel yapısının tamamına yakın kısmı taşlık ve kayalık yapı özelliği taşıdığından tarım için elverişli koşulları sağlamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişisinin hükme esas alınan raporu ve ekinde krokide (B) harfi ile gösterilen 941,16 metrekarelik bölümünün davalılar mirasbırakanı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine bu kez Dairenin 07.12.2023 tarihli ve 2022/5528 Esas, 2023/7277 Karar sayılı kararı ile; toplanan delillere göre çekişmeli taşınmazın temyize konu olan ve fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde yazın yaylak amacıyla kullanılan yapıdan başka ekonomik amaca uygun zilyetliğin bulunmadığı, yerel bilirkişi anlatımlarına göre bu taşınmaz bölümünün yalnızca yazın yaylak amacıyla kullanıldığı ve yükseltisi itibariyle yılın kalan bölümünde kullanılmasının mümkün olmadığı, taşınmaza komşu mahiyette olan 120 ada 150 parselin de hükmen orta malı olarak sınırlandırılmasına karar verildiği, hal böyle iken taşınmazın tamamının yaylak niteliğiyle kamu orta malı vasfında olduğu ve bu nitelikte yerlerin süresi neye ulaşırsa ulaşsın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığının anlaşılması karşısında davanın, temyize konu (A) bölümü yönünden de kabulü gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde reddinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararı ile; bozma ilamında belirtilen gerekçelere yer verilerek (A) harfi ile gösterilen alan yönünden Hazine lehine tescil şartlarının oluştuğu, (B) harfi ile gösterilen yerin ise fiziksel yapısının tamamına yakın kısmı taşlık ve kayalık yapı özelliği taşıdığından tarım için elverişli koşulları sağlamadığının anlaşıldığı, bu anlamda krokide (A) ve (B) ile gösterilen yerlerin bitişik olması, taşınmazların bitişiğinde yer alan 120 ada 140 parselin de mera vasfında olması, yapılan gözlem, alınan bilirkişi raporları ile tanık anlatımları karşısında dava konusu taşınmazların kamu orta malı olduğu kanaatine varılmakla ve bu kabule göre zilyetlikten kazanımın mümkün olmayacağı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ... temyiz dilekçesi ile; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın öncesinde ataları tarafından sonrasında da kendileri tarafından kullanıldığını, taşınmazın imar ve ihyasının yıllar önce tamamlandığını, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların da bu hususu açıkça beyan ettiklerini, Mahkeme tarafından dava konusu taşınmaza yakın olduğu belirtilen 120 ada 140 parselin mera olduğunun gerekçe yapıldığını, dava konusu parselin bulunduğu alanda yüzlerce ve hatta binlerce parselin şahıslar adına tarla vasfı ile kayıt ve tescil edildiğini, bu taşınmazların emsal kabul edilmediğini, lehlerine değerlendirilmediğini, tek bir parselin aleyhine delil olarak değerlendirildiğini, dava konusu alanda mera sınırlaması olup olmadığı, Komisyon kararı ile mera olup olmadığının incelenmediğini, eksik inceleme ve araştırma yapıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden; kadastro sonucu Karakocalı köyü çalışma alanında bulunan 120 ada 149 parsel sayılı 1.954,46 metrekare yüz ölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kargir ev ve tarla vasfıyla ölü olduğu belirtilerek ... adına tespit ve tescil edildiği, davacı Hazinenin çekişmeli taşınmazın yaylak vasfıyla kamu orta malı niteliğinde olduğu iddiasına dayanarak eldeki temyize konu davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozma kararı uyarınca işlem yapılmasına göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

Hemen belirtmek gerekir ki, hükmün 2. bendinde Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilen 120 ada 149 parsel sayılı taşımazın 18.10.2019 tarihli fen bilirkişisi Arif Karaoğlu'nun raporunda (A) harfi ile gösterilen 1.013,30 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 941,16 metrekarelik alanın yaylak vasfında olduğu anlaşıldığından, özel mülkiyete konu edilmelerinin hukuken mümkün bulunmaması nedeniyle 3402 sayılı Yasa'nın 16/B maddesi gereğince çekişmeli taşınmazların "sınırlandırılarak özel siciline kaydına" karar verilmesi gerekirken, taşınmazın "Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline" yönünde hüküm kurulması isabetsiz ise de bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 2. bendinde yer alan " ... (A) harfi ile gösterilen 1.013,30 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 941,16 m2'lik alanın tapu kaydının iptali ile" ifadesinden sonra gelen "Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline" ifadesinin hükümden çıkarılmasına ve yerine "yaylak vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmesine" cümlesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin temyiz itirazının değinilen yön itibariyle kabulü ile; hükmün 2. bendinde yer alan " ... (A) harfi ile gösterilen 1.013,30 m2 ve (B) harfi ile gösterilen 941,16 m2'lik alanın tapu kaydının iptali ile" ifadesinden sonra gelen "Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline" ifadesinin hükümden çıkarılmasına ve yerine "yaylak vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydedilmesine" cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın Alanya 4. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

25.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.