"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/34 E., 2024/1607 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Korkuteli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/105 E., 2022/429 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ve eşinin Antalya ili, Korkuteli ilçesi, ... Mahallesi, ... mevkiinde bulunan 153 ada 107, 139 ve 148 parsel sayılı taşınmazları 1990 yılından bu yana ekip biçtiğini ve fiilen kullandığını, taşınmazlar henüz tapusuz iken davalıların murisi ...'ın taşınmazları müvekkiline verdiğini ve zilyetliğini devrettiğini, karşılığında 3.500,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkili taşınmazı aldıktan kısa bir süre sonra yapılan kadastro çalışmalarında taşınmazların ... adına tespit edildiğini, müvekkilinin ...'ın kendisine devrettiği taşınmazları resmi olarak üzerine almak için Tapu Müdürlüğüne gittiğini, ancak tapuların henüz gelmediğini, tapular onaylanıp gelene kadar noterden satış işlemi yapmaları konusunda yol gösterilmesi üzerine tarafların notere gittiğini, taşınmazların tapulu olması ancak henüz tapuların çıkmamış olması sebebi ile noterce haricen satış şeklinde işlem yapılması yerine, taşınmazlar üzerinde intikal yetkisi ve diğer tüm yetkileri veren bir vekaletname ile taşınmazların tüm hakkının davacı müvekkiline verildiğini, müvekkilinin taşınmazların bedelini de ...'a ödediğini, ...'ın 2001 yılında öldüğünü, ...'ın mirasçıları olan davalıların bahsi geçen satışı bilmelerine rağmen kötüniyetli olarak taşınmazları 11.01.2021 tarihinde üzerlerine intikal ettirdiklerini ileri sürerek dava konusu taşınmazlarda davalılar adına kayıtlı hisselerin iptali ile müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline, tapu iptali ve tescil yönündeki talepleri uygun görülmez ise davaya konu haricen satış işlemi gereğince davalıların hisselerinin rayiç bedellerinin tespit edilerek dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte, rayiç bedel belli olmadığı takdirde satış bedelinin satış tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte günümüz değerine güncellenmek ve değiştirilmek suretiyle davalılardan hisseleri oranında alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar ..., ..., ... birlikte sundukları cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, ortak murisleri olan babaları ...'ın 2001 yılında öldüğünü, ancak babalarından kalan taşınmazları aralarında taksim etmediklerini, sürekli köy dışında çalıştıklarından taşınmazları bilmediklerini, dava konusu edilen taşınmazların da babalarına ait olduğunu bilmediklerini, davacının dava konusu taşınmazları babaları ...'dan satın aldığı yönündeki iddiasının doğru olmadığını, çünkü taşınmazların babalarının zilyetliğinde iken de tapulu olduğunu, taşınmazların babaları ölmeden 10 yıl önce satın alındığına göre tapusunun da alınması gerektiğini, ayrıca davacı tarafın ... öldüğünden beri dava konusu taşınmazları satın aldığı ve tapuların devredilmesi gerektiği yönünde kendilerinden bir talepte bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kadastro tespitinden önceki sebepe dayanan tapu iptali ve tescil, terditli olarak taşınmazların rayiç değerleri yine terditli olarak ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihindeki değerinin tahsiline ilişkin olduğu, kadastro tespitinden önceki sebebe dayanılarak 10 yıl içerisinde talepte bulunulması gerekeceğinden dava konusu taşınmazlarda kadastro tespitinin 29.12.1992 tarihine kesinleştiği, bu nedenle 10 yıllık süreden sonra açılan davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, davacının ikinci talebinin ise dava konusu taşınmazların güncel rayiç değerinin davalılardan tahsiline ilişkin olduğu, davacı tarafın ödemenin 20.08.1993 tarihli düzenleme şeklindeki vekaletname tarihinde olduğunu beyan ettiği, bu durumda bedelin kadastro tespitinden sonra yapıldığı ve tapulu taşınmazlarda satış işleminin resmi şekilde yapılması gerekeceğinden işbu satışa ilişkin vekaletnamenin satış suretiyle temlik olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle davacı tarafın taşınmazların rayiç değerinin tahsili yönündeki talebinin reddine, ikinci terditli talep olan ödenen bedelin tahsili için ise geçerli olmayan sözleşme uyarınca ödenen bedellerin denkleştirici adalet ilkesine göre dava tarihindeki değerinini hesap edilmesi gerekeceğinden bilirkişi raporunun aldırıldığı ve ve bilirkişi raporu doğrultusunda davacının terditli talebi olan satış bedelinin tahsiline yönelik talebinin kabulü ile 50.683,94 TL'nin 20.08.1993 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından katılma yoluyla ve davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından dava konusu taşınmazların 1990 yılından itibaren ekilip biçildiği ve fiilen kullanıldığı, taşınmazların tapusuz iken ... tarafından kendisine verildiği ve zilyetliğinin devredildiği, karşılığında 3.500,00 TL ödeme yapıldığı, noter tarafından hazırlanan düzenleme şeklinde genel vekaletname ile taşınmazların tüm hakkının kendisine verildiği, taşınmazların tapuya kayıtlı değil iken mülkiyetinin kazanıldığı iddiasıyla dava açıldığı, dava sebebinin kadastro tesbitlerinin yapıldığı 31.07.1991 tarihinden öncesine dayandığı, tesbitin 29.12.1992 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesi uyarınca on yıllık hak düşürücü sürenin 29.12.2002 tarihinde dolduğu, eldeki davanın bu tarihten çok sonra davacının malvarlıkları üzerindeki hakları ortadan kalktıktan sonra açıldığı, hakkın özünü oluşturan kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil talebinin hak düşürücü süreye uğramış olduğundan, terditli talep olan ödenen bedelin tazmini isteğinin de talep edilemeyeceği, davacı tarafın dayandığı vekaletnamenin taşınmazların satışının ... adına yapılması için davacının vekil tayin edildiğine ilişkin bulunduğu, harici satışa ilişkin bir belge niteliğinde olmadığı, bu belgede taşınmazların bedeline ve bu bedelin davalılar murisi tarafından alındığına ilişkin bilginin bulunmadığı, hayatın olağan akışına göre varsa ödenen paranın zilyetliğin devir ve teslimi anında ödenmesi gerektiği, davacının zilyetliği devir ve teslim aldığı tarihten sonra yapılan ödemenin vade niteliğinde olduğu, borcun zilyetliğin devir ve teslim edildiği anda doğduğu, bunun da dava dilekçesine göre kadastro tespitinden önce olduğu dolayısıyla hakkın özünün hak düşürücü süreye uğraması nedeniyle terditli talep de istenemeyeceğinden, davanın tümden reddi gerekirken hatalı değerlendirme nedeniyle terditli istemin kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin tapu iptal ve tescil istemine ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin alacak istemine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurmak suretiyle davacının tapu iptali ve tesciline yönelik talebinin reddine, davacının terditli talebi olan dava konusu taşınmazların rayiç bedelinin tahsiline yönelik talebinin reddine, davacının terditli talebi olan satış bedelinin tahsiline yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, ... Noterliği 5733 yevmiye nolu 20.08.1993 tarihli vekaletnamenin taşınmazın tapulu olması sebebiyle haricen satış yapılmadığı için düzenlendiğini ve açıkça Antalya ili, Korkuteli ilçesi, ... Mahallesi ... mevkii 153 ada 107 parsel (360 m2), 153 ada 139 parsel (732 m2) ve 153 ada 148 parsel (302 m2) sayılı taşınmazlar için metrekareleri dahi yazılarak satış intikal ve tüm yetkileri içerecek şekilde düzenlendiğini, vekaletnamenin herhangi bir sebeple düzenlenmiş olamayacağı, anılan taşınmazlarda satışı düzenlediğinin açık olduğunu, ... Noterliği 5733 yevmiye nolu 20.08.1993 tarihli vekaletnamenin, taşınmaz satışının açıkça ve kesin olarak yazılı ispatı niteliğinde olduğunu, Mahkemece vekaletnamenin yazılı delil niteliği taşımadığı kanaatine varılacak olursa anılan vekaletnamenin yazılı delil başlangıcı niteliğini haiz olacağını, tüm tanıkların da satışı ve çekişmesiz ve kesintisiz zilyetliği doğruladığını, vekaletname doğrultusunda taşınmaza ilişkin tescil haklarının devam ettiğini ve taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin mülkiyet hakkının zamanaşımına uğramadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa alacak istemine ilişkindir.
Kadastro sonucu; Antalya ili, Korkuteli ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 153 ada 107 parsel, 153 ada 139 parsel ve 153 ada 148 parsel sayılı taşınmazlar senetsizden ... adına tespit edilmiştir. Askı ilanları 26.11.1992-28.12.1992 tarihinde yapılmış, itiraz edilmeksizin kadastro 29.12.1992 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen kadastro tespiti sonucunda taşınmazlar davalıların murisi ... adına tescil edilmiştir. Eldeki davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 26.03.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2022 tarihli ve 2020/(16)1-691 E., 2022/1680 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere, hak düşürücü sürenin hukuki niteliği uyarınca hakkın özünün (mülkiyet hakkı) ortadan kalktığı, diğer bir anlatımla davacının malvarlığı üzerindeki hakkı ortadan kalktıktan sonra açtığı davada tazminat hakkına sahip olamayacağına göre verilen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.