Logo

1. Hukuk Dairesi2025/959 E. 2025/1300 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın tüm malvarlığını ölünceye kadar bakma akdiyle eşine devretmesinin muris muvazaası olup olmadığı ve tapu iptal tescil davasında miras payı dışında kalan mirasçılar lehine de hüküm kurulup kurulamayacağı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Muris muvazaası iddiasının yerindeliği bozma ilamı ile kesinleşmiş olmakla birlikte, davanın tüm mirasçılar lehine değil davacının miras payı ile sınırlı olarak kabul edilmesi gerektiği ve hükmün infazında tereddüt yaratmayacak şekilde tesis edilmesi gerektiği gözetilerek HUMK 428. maddesi uyarınca karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/417 E., 2024/18 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis davasından dolayı Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; mirasbırakan babası ...’ın dördüncü eşi olan davalıyla 20.01.2003 tarihinde evlendiğini, mirasbırakanın yaşlılığından istifade eden davalının mirasbırakanı kandırmak suretiyle diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak mirasbırakanın tüm mallarını evlendikten 3 ay sonra ölünceye kadar bakma akdiyle üzerine aldığını ileri sürerek çekişme konusu 330 ada 46 parsel ve 2 ada 314 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adına tescilini istemiş, aşamada dava dilekçesinde 314 parsel olarak bildirilen taşınmaz numarasını 313 parsel olarak düzeltmiş ve asıl amacın mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmak olduğunu, temlik tarihinde mirasbırakana sağlık raporu aldırılmadığını, tapunun iptali ile adına tescilini, bu talepleri kabul edilmezse tenkise karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; mirasbırakanın çocuklarıyla ilişkisinin yok denecek kadar az olduğunu, ölünceye kadar bakma sözleşmesine gereksinim duyduğunu, bakım borcunun yerine getirildiğini, mirasbırakanın bakılmadığı iddiasıyla bir dava da açmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 08.12.2015 tarihli ve 2012/1057 Esas, 2015/448 Karar sayılı kararı ile; davanın ölünceye kadar bakma sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu, davalının bakım borcunu yerine getirdiği, mirasbırakanın kandırıldığı ve davalı tarafından mirasbırakana bakılmadığı yönündeki iddiaların kanıtlanamadığı, iptal ve tenkis koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Dairenin 07.11.2019 tarih ve 2016/10224 Esas, 2019/5729 Karar sayılı kararı ile; "....Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek ve önemine binaen öncelikle incelenmesi, varsa mirasbırakana ait sağlık kurulu raporları, hasta müşahede kağıtları, reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumuna (ATK) gönderilmesi, temlik (18.04.2003) tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetsiz çıkması halinde davanın kabulüne karar verilmesi, ehliyetli olduğunun saptanması halinde de muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı isteğin değerlendirilerek soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu Mahkemenin 15.03.2022 tarihli ve 2020/79 Esas, 2022/62 Karar sayılı kararı ile; mirasbırakanın temlik tarihinde ehliyetli olduğunun Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 11.10.2021 tarihli raporu ile sabit olduğu, muris muvazaası iddiası yönünden de dava konusu taşınmazların ölünceye kadar bakma sözleşmesi kapsamında devir ve temlik edildiğinin davalı tarafça ispatlandığı, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil talep etme koşullarının davacı lehine gerçekleşmediği, tenkis istemi yönünden de 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra tenkis isteminde bulunulduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 06.12.2022 tarihli ve 2022/5249 Esas, 2022/7926 Karar sayılı kararıyla bu kez; " ... Hemen belirtilmelidir ki, Adli Tıp Kurumu raporu ile mirasbırakanın temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu saptandığına göre davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir. Davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde; Somut olayda, mirasbırakan ...’in tüm mal varlığını aynı gün ölünceye kadar bakma akdi ile eşi olan davalı ...’e temlik ettiği, mirasbırakanın devrettiği taşınmazların makul karşılanabilecek sınırda kalmadığı, mirasbırakanın kendisine baktırmak amacıyla değil, mal kaçırma iradesini saklama amacıyla ölünceye kadar bakma akdi yaptığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir." gerekçesiyle karar bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamına göre davacının mirasbırakanın ilk eşi olan ...'den olma kızı olduğu, mirasbırakanın dördüncü eşi olan davalı ... ile 20.01.2003 tarihinde evlendiği murisin maliki olduğu 330 ada 46 parsel ve 313 (yeni 2 ada 314 parsel) parsel sayılı taşınmazları 18.04.2003 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...'e temlik ettiği, murisin 29.10.2012 tarihinde ölümüyle geriye çocukları ... ve ... ile son eşi olan ...'nün kaldığı, Adli Tıp raporu ile mirasbırakanın temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğu, eldeki davada fiil ehliyeti yokluğu nedeninin ispatlanamadığı, ancak mirasbırakan ...'in tüm mal varlığını aynı gün ölünceye kadar bakma akdi ile eşi olan davalı ...'e temlik ettiği, miras bırakanın devrettiği taşınmazların makul karşılanabilecek sınırda kalmadığı, mirasbırakanın kendisine baktırmak amacıyla değil mal kaçırma iradesini saklama amacıyla ölünceye kadar bakma akdi yaptığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ... mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme gerekçesinin aksine ölünceye kadar bakma vaadi sözleşmesinin mirastan mal kaçırma amaçlı değil, akit tarihinde 77 yaşında olan muris ...'in zaruri bakım ihtiyacını karşılama amaçlı olduğunu, murisle çocuklarının hiçbir zaman ilgilenmediğini, dinlenen tanık anlatımlarında da açıkça vurgulandığı üzere mirasbırakanın tüm bakım ve gözetimi ile davalı eşinin ilgilendiğini, davalı ...'in bakım sözleşmesinden kaynaklanan tüm yükümlülüğünü yerine getirdiğini, mirasbırakan tarafından akde aykırılık sebebiyle herhangi bir dava açılmadığını, davacı ...'nin miras payı ile sınırlı olmaksızın taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adlarına miras payları oranında tesciline ilişkin hüküm kurulmasının da doğru olmadığını, mirasbırakanın iradesini kabullenerek dava açmayan oğlu ...'in tapu iptali yönünde bir talebinin bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hukuki ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacının mirasbırakan ...’in ilk eşi olan ...’den olma kızı olduğu, mirasbırakanın dördüncü eşi olan davalı ... ile 10.01.2003 yılında evlendiği, murisin maliki olduğu 330 ada 46 parsel ve 313 parsel sayılı taşınmazlarını 18.04.2003 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...’e temlik ettiği, murisin 25.10.2012 tarihinde ölümüyle geriye çocukları ... ve ... ile son eşi olan ...’in kaldığı, Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 11.10.2021 tarihli raporu ile mirasbırakanın temlik tarihi olan 18.04.2003 tarihinde fiil ehliyetini haiz olduğunun saptandığı, davalı ...'in yargılama aşamasında 09.03.2021 tarihinde ölümü üzerine mirasçılarının davaya dahil edildiği, davacının dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adına tescilini talep ettiği, ancak ön inceleme duruşmasında talebini daraltarak kendi payına hasrettiği, ilk bozma kararından sonra sunulan beyan dilekçesinde ise yine tüm mirasçılar adlarına tapu iptali ve tescil talebinde bulunulduğu, Mahkemece dava dışı mirasçı ...'in davaya dahil edilmesi yönünde kurulan ara karar sonrası ...'in davaya dahil edildiği, son hükümde dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tüm mirasçılar adlarına tesciline karar verildiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki; hükmüne uyulan bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapılarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalıların işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK'nın 26. maddesinde; " ...hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez..." düzenlemesi yer almaktadır.

Ayrıca yine HMK'nın 297/2. maddesi uyarınca, Mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hâkimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.

Somut olayda; davacı tarafından ön inceleme duruşmasında talebinin daraltıldığı ve kendi payına hasredildiği, tekrar diğer mirasçılar yönünden de tapu iptali ve tescil talebinde bulunulamayacağı hususları ile HMK'nın 26. maddesi hükmü göz ardı edilerek terekeye iade kararı verilmesi doğru olmadığı gibi, UYAP TAKBİS ortamından yapılan sorgulamada dava konusu 313 parsel sayılı taşınmazın kaydının halen aktif olduğu anlaşılmakla; HMK'nın 297. maddesine aykırı olacak şekilde, çekişmeli taşınmazın 2 ada 314 parsele gittiği belirtilmek suretiyle hüküm kurulması da doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... mirasçılarının temyiz itirazlarının değinilen yönler itibariyle kabulü ile 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz eden davalılara iadesine,

Dosyanın Mersin 4. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

12.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.