"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne karar verilmiş, kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının kendisinin ailesi ile ilişki kurmadığı, eve almadığı, erkeği ve ailesini küçük gördüğü, erkeğe hakaret ettiği ve aşağıladığı, kendisi emekli olduktan sonra maaş kartını alarak istediği şekilde yaşadığı, alacaklısı olduğu çeki cebinden aldığı, başka kadınlarla ilişkisi olduğu yönünde iftiralar attığı, gerçeğe aykırı şekilde hakkında şikayetlerde bulunduğu, 2013 yılı ağustos ayında müşterek konutu terk ederek kızı ile birlikte yaşadığı, müşterek konutun kilidini değiştirmesi nedeniyle evinde kalamadığı, eve dönmek için evlerin tapusunun kendisine verilmesi yönünde isteklerde bulunduğunu belirterek tarafların 4721 saylı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, yasal faizi ile 15.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin annesi ve kız kardeşinin kadına yönelik hakaret içeren sözler söylediğini, erkeğin olayları farklı anlatmaları sebebiyle erkeğin kadına şiddet uygulamasına sebep olduklarını, bu sebeple erkeğin ailesi ile arasına mesafe koymak durumunda kaldığını, erkeğin kızına ve kendisine şiddet uyguladığını, evin giderlerini karşılaması için maaş kartını erkeğin kendisinin verdiğini, ... isimli bir kadınla üç yıldır devam eden ilişkisi olduğunu öğrendiğini, bu kadının anlattıkları sebebiyle erkeğin kadını dövdüğünü bu sebeple erkekten şikayetçi olduğunu, erkeğin evden ayrıldığını ancak herhangi bir geliri olmadığı için kızı ve kardeşlerinin yanında kalmak zorunda olduğunu, erkeğin çeki çaldığı yönünde kendisine iftira ettiğini, bahsettiği şekilde evin tapularını istediği yönündeki notu kadının yazmadığını ve bu nottan haberi olmadığını, erkeğin kadından mal kaçırmak amacıyla taşınmazları akrabalarına devrettiğini ve aracı üzerine danışıklı şekilde haciz koydurduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği tarafların boşanmalarına, müvekkilinin lehine aylık 800,00 TL tedbir nafakasına, yargılama sonunda yoksulluk nafakası olarak devamına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 08.02.2018 tarih ve 2016/280 Esas, 2018/64 Karar sayılı kararı ile erkeğin ... isimli bir kadınla evlilik birliğinin taraflara yüklediği yükümlülüklerin başında gelen sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmaz şekilde ilişki kurduğu, bu ilişkisini uzun yıllar devam ettirdiği, kendisine bu husus dinlenen tanıklarca sorulduğunda iki kadına bakan bir tek ben miyim, ne olmuş yani şeklinde ikrar içerir beyanda bulunduğu, taraflar arasındaki fiili ayrılık sürecinin söz konusu ilişkinin ortaya çıkmasının ardından başladığı, barışma görüşmelerinde bulunulduğu, ancak anlaşma sağlanıp ortak hayatın yeniden kurulamadığı, buna karşılık erkek tanıkları, ev içi yaşantısını bilmediklerini, kadının eşinin ailesi ile görüşmesini istemediğini beyan etmiş iselerde, yaşanan olayları duyumdan öte, görgüye dayalı bilgileri ile destekleyememiş olmakla kadına atfı kabil bir kusurun bulunmadığı belirtilerek erkeğin boşanma davasının reddine, kadının boşanma davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği kabulüne, tarafların boşanmalarına kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 7.500,00 TL maddî 7.500,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekilince her iki dava yönünden, davalı-davacı kadın vekilince kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 02.03.2021 tarih ve 2021/287 sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince gerekçede tarafların kusur durumlarının belirlenmesine ilişkin yapılan açıklamada kadının kusurun bulunmadığı belirtildiği halde, kadın lehine maddî tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine ilişkin gerekçede kadının kusurunun daha ağır olmadığı ve erkeğin kusurunun daha ağır olduğu belirtilerek gerekçenin kendi içinde çelişkili hale geldiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar davalı kadının evin tapusunu istediği yönünde iddialar ileri sürülmüş ise de bunun kadının geçimini güvence altına almak için talep edebileceği, kusur olarak atfedilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği ancak kadının erkeğin ailesi ile görüşmediği hususunun sübuta erdiği ve görüşmemesi için kadının haklı bir sebep ortaya koyamadığı kabul edilerek kadının az kusurlu olduğu, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve başka bir kadın ile ilişki yaşayarak sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereği kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine 02.11.2017 tarihli duruşmada hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 700,00 TL ye yükseltilmesine, tahsilde tekerrüre mahal vermemek kaydı ile karar kesinleşinceye kadar tedbir, karar kesinleştikten sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 8.000,00 TL maddî ve 9.000,00 TL manevî tazminata, erkek adına kayıtlı konutun kadına tahsis talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
1. Davacı- davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar, erkeğin tazminat talepleri hakkında bir karar verilmemesi, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı, erkek adına kayıtlı konutun kadına tahsis talebinin reddi ve erkek lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 2013 yılı Ağustos ayında ayrıldıkları, kadın tarafından 21.01.2014 tarihinde aynı mahkemeye açılan ayrılık davasının (2014/19 Esas ve 2014/257 sayılı Karar) İlk Derece Mahkemesince kadının yasal sürede delil listesi sunmadığı gerekçesiyle ispatlanamadığından reddine karar verildiği, ret kararının temyiz edilmeden 02.05.2016 tarihinde kesinleştiği, kadının tanığı olan kardeşi İsmail'in ifadesine göre erkeğin sadakatsiz davranışlarının reddine karar verilen ayrılık davasından sonra da devam ettiği, ne var ki gerek tanık beyanları ile ifade edilen gerekse hükme esas alınan ceza mahkemesi kararına konu vakıalar reddedilen ayrılık davasından öncesine ait olduğundan kadına kusur olarak yüklenemeyeceği gibi erkeğe yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranma kusuru dışındaki vakıaların da çıkarılması gerektiği, kaldı ki erkeğe yüklenen şiddet vakıasına yönelik tanık beyanları duyuma dayalı olduğu gibi tanık beyanlarından bu vakıadan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, dolayısıyla kadının bu vakıa yönünden eşini affettiği, en azından yaşanılanları hoşgörü ile karşıladığı, tarafların sair iddialarının da ispatlanmadığı, bu haliyle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen tedbir nafakasının miktarı isabetli görülmekle birlikte, asıl dava tarihinden geçerli olmak üzere uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken asıl dava tarihinden 02.11.2017 tarihine kadar kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmemesi doğru bulunmadığı, kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri isabetli ise de, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru ise de takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, tam kusurlu erkeğin tazminat taleplerinin reddi gerektiği, asıl davada erkek tarafından yapılan yargılama giderlerinin kadından alınarak erkeğe verilmesine hükmedilmesi gerekirken Hazine lehine karar verilmesi doğru görülmediği, kadının, erkek adına kayıtlı konutun kendisine tahsis talebinin usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemekle birlikte 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 169 uncu maddesine dayalı bu talebin boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesi de dikkate alındığında konusuz kaldığı belirtilerek kadın yararına asıl dava tarihinden itibaren aylık 250 TL tedbir nafakasının 09.03.2022 tarihinden itibaren aylık 700,00 TL'ye artırılmasına, nafakanın boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesi ile aylık 800,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 45.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin yasal şartları oluşmayan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, asıl davada erkek tarafından yapılan yargılama giderlerinin kadından alınarak erkeğe ödenmesine karar verilerek erkeğin kusur belirlemesi, tazminat talepleri hakkında bir karar verilmemesi, asıl davada yapılan yargılama giderlerine, kadının kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarına yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden kararı temyiz etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, manevî tazminat miktarı yönünden kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları ve buradan varılacak sonuca göre maddî ve manevî tazminat ile nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi hükümleri. 6098 sayılı Türk Medeni Borçlar Kanunu'nun 50 inci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin tüm, davacı-davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davalarından dolayı Mahkemece yapılan yargılama sonucu kadının erkeğin ailesi ile görüşmediği, erkeğin ise kadına fiziksel şiddet uyguladığı ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu haliyle erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın fer'îler yönünden taraflarca istinaf edilmesi ile Bölge Adliye Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda kadının daha önce açtığı ve yasal sürede delil sunmadığından ispatlanamadığı gerekçesiyle ayrılık davasının reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeden kesinleştiği, reddedilen ayrılık davasından öncesine ait olan vakaların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, ancak erkeğin sadakatsiz davranışlarının reddedilen ayrılık davasından sonra da devam ettiği, bu haliyle boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilerek kusur gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, kadının daha önce açtığı ve yasal sürede delil sunmadığından ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilen ayrılık davasında davalı erkek süresinde cevap dilekçesi vermemiş ve bir vakaya dayanmamış ise de, ayrılık davasında cevap dilekçesi vermemesinin ... bu eldeki boşanma davasında, ayırılık davasından önceki vakıalara dayanmasına engel teşkil etmeyeceği, ayrılık davasından önce olsa dahi ispatlanmış bir kusur var ise kadına yüklenebileceği, dosyadaki mevcut deliller ve tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere kadının haklı sebep olmaksızın erkeğin ailesi ile görüşmediği kusurunun ispatlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin tam kusurlu olduğunun kabul edilmesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Tarafların diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Davacı-davalı erkeğin Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen kusura yönelik temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur gerekçesinin yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.