Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10160 E. 2023/773 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan kusurun kimde olduğu, yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği ve manevî tazminat talebinin şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda kadının davasının reddine ve erkeğin davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; kadının evlendiği tarihte ve dava tarihinde hamile olduğunu, tarafların evlendikten bir süre sonra fikren ve ruhen anlaşamadıklarını, erkeğin kavgacı ve saldırgan bir kişiliği olduğunu, eşine gerekli ilgi ve şefkati göstermediğini, sürekli olarak hakaret ve küfürler ettiğini, şiddet uyguladığını, hamile iken yağmurlu bir gecede eşyaları ile birlikte evden dışarı attığını, bir seferinde zorla arabaya bindirdiğini, davalının alkol kullandığını, alkol aldığı zamanlarda saldırgan tavırlarının arttığını, annesinin de hakaretlerine maruz kaldığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini, 50.000,00 TL maddî tazminatın, 20.000,00 TL manevî tazminatın, 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının hamile olduğunu söylemesi üzerine tarafların hızla evlendiğini, tarafların fiili olarak 3 ay kadar kısa bir süre aynı çatı altında yaşadıklarını, kadının 23.12.2017 tarihinde evi terkettiğini, kadının evi son terk edişinden önce de 10 gün kadar evi terk edip ailesinin yanında kaldığını, taraflar arasında hukuken kurulan evliliğin fiilen kurulamadığını, saygısız ve sevgisiz davrandığını, kadının ailesinden kopamayarak eş ve ailesini karşıya karşıya getirdiğini, üvey babasının erkeğe karşı tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu belirterek, kadının davasının reddi ile kendi davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, erkek lehine 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadının iddialarını ispat edemediğinden kadının davasının reddine karar verilmiş olup; erkeğin iddia etmiş olduğu, kadının evi terk ettiği ve evi terk etmesinde haklı nedeninin bulunmadığı vakıasının tanık beyanlarından anlaşıldığını ve kadına kusur olarak yüklendiğini, evlilik birliğinin yürümemesinde evi terk ederek birlikte yaşamaktan kaçınan kadının tam kusurlu olduğunu, kadının birlikte yaşamaktan kaçınmasının, erkeğin kişilik haklarına saldırı bulunmadığı belirtilerek erkeğin davasının 4721 sayılı Kanun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle kabulüne, tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı, anne bakım ve şefkatine olan ihtiyaçı, halen anne ile birlikte yaşıyor olması, sosyal inceleme raporu dikkate alınarak velayetlerinin davacı karşı davalı anneye bırakılmasına, babanın izinli olduğu günler dikkate alınarak her ayın 1 inci ve 3 üncü ... günü saat 12.00 'den saat 15.00'a kadar, dini bayramların 2 nci günü saat 12.00 'den saat 15:00'a kadar baba tarafından teslim alınıp teslim edilmek üzere olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine 200,00 TL tedbir nafakasına, kadının tam kusurlu olması nedeniyle yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının da reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kusur tespiti, kendi reddedilen boşanma davası, ziynet alacağı ve yoksulluk nafakası talepleri yönünden, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kusur belirlemesi, reddedilen manevî tazminat talebi ve kişisel ilişki yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek tanıklarının anlatımlarının soyut nitelikte olduğunu, tanıkların sadece kadının evi terk ettiğini bildirdiğini, mahkemenin kadının davasının reddine karar vermesinin doğru olduğunu ancak erkek tarafından terk sebebine dayalı olarak açılmış bir dava bulunmadığı da dikkate alındığında bu durumun kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru olmayacağını, erkeğin davasının da reddi gerekirken kabulünün doğru olmadığını ancak kadının açıkça bu yönde istinaf talebinde bulunmadığı gerekçesiyle sadece yanılgıya işaret etmekle yetinildiğini, ortak çocuk 10.04.2018 doğumlu olup, karar tarihi itibarı ile yaklaşık 1,5 yaşında olan çocuk halen 4 yaş 1,5 aylık olduğu, mahkemece çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin yaşı ile uyumlu olduğu, kaldı ki değişen koşullara göre kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi için dava açılabileceği belirtilerek bu nedenle kadının reddedilen boşanma davasına yönelik istinaf talepleri ile erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine, kadın vekilinin kusur tespiti ve yoksulluk nafakasına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusuru bulunduğu ispat edilemediğinden yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile boşanma kararının kesinleştiği 13.11.2019 tarihinden itibaren aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kararın kendi içinde çelişkili olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, manevî tazminat talebinin reddi ve yoksulluk nafakası, kişisel ilişki yönlerinden temyiz talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve erkeğin manevî tazminat talebinin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile kişisel ilişkinin düzenlenmesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 323 üncü maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.