Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10214 E. 2023/674 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur oranının belirlenmesi, nafaka ve maddi-manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğuna dair kusur belirlemesi, buna bağlı olarak hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, davacı-davalı vekilinin temyiz başvurusunun esastan reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalarının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının otuzlu yaşlarında olan önceki evliliğinden olma çocuğunu ortak eve getirdiğini, birlikte yaşamaları konusunda baskı yaptığını, müvekkilinin davalının oğlunun ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kaldığını, onun borçlarını ödediğini,davalının son yıllarda müvekkiline olan sevgi ve saygısını kaybettiğini, büyük tartışmalar çıkartıp karşı geldiğini, iki yıldır çocuklarına baktığı ve kendisinden yirmi yaş küçük Kadriye isimli kadınla çok samimi olup müvekkiline haber vermeden bu kadınla sürekli gezip eve geç saatlerde geldiğini, müvekkilinin defalarca Kadriye isimli kadınla görüşmemesini istemesine rağmen müvekkiline karşı çıktığını, sürekli telefonu ile meşgul olup başkalarıyla mesajlaştığını, müvekkilinin güvenini sarstığını, son olarak çıkan tartışmada müvekkilinin eline sert şekilde vurduğunu, müvekkilinin ortak eve gidemediğini, davalı-davacının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ve kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve devam etme imkanının kalmadığını beyanla tarafların boşanmalarına, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.

2.Davacı-davalı vekili birleştirilen davaya cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların gerçek dışı olduğunu, kabul etmediklerini, davalı-davacının müvekkilinin eski eşi ile hiç görüşmediğini, iki yıldır çocuklarına baktığı ve kendisinden yirmi yaş küçük Kadriye isimli kadınla çok samimi olup müvekkiline haber vermeden bu kadınla sürekli gezip eve geç saatlerde geldiğini, müvekkilinin defalarca Kadriye isimli kadınla görüşmemesini istemesine rağmen müvekkiline karşı çıktığını, sürekli telefonu ile meşgul olup başkalarıyla mesajlaştığını, müvekkilinin güvenini sarstığını, son olarak çıkan tartışmada müvekkilinin eline sert şekilde vurduğunu beyanla davanın reddini istemiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı vekili davaya cevap dilekçesinde; davacı-davalının dava dilekçesindeki beyanlarını kabul etmediklerini, oğlunun kendileri ile birlikte oturmasını bizzat davacı-davalının istediğini, müvekkiline sözlü şiddet uyguladığını, yaşam tarzına karışıp baskı yaptığını, aşağıladığını, oturdukları evin doğalgaz ve elektriğini kestirmesi sebebiyle müvekkilinin ortak haneden taşınmak zorunda kaldığını beyanla davanın reddini istemiştir.

2.Davalı-davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; tarafların 14.04.2014 tarihinden bu yana evli olup müşterek çocuklarının olmadığını, birleşen davalının müvekkiline sözlü şiddet uyguladığını, yaşam tarzına karışıp baskı uyguladığını, kıskançlık problemi olduğunu, müvekkilinin evden tek başına çarşıya çıkmasına izin vermediğini, müvekkili çarşıdan eve geldiğinde üzerini kokladığını, nereye gittin gibi sorular sorarak aşağıladığını, müvekkilinin davalının eski eşi ve çocuklarından baskı gördüğünü, müvekkilini ahlaksızlıkla itham edip hakaret ve aşağılamalarda bulunduklarını, davalının müvekkilinin yaşadığı üzüntüyü görmesine karşın onlarla ilişkisine devam ettiğini, davalının müvekkilinin arkadaşlarıyla görüşmesine izin vermediğini, arkadaşlarını hafif kadın olmakla itham ettiğini, evden ayrıldığı 2 Haziran tarihinden itibaren eve herhangi bir katkı sağlamadığını iddia ederek tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 1.250,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı-davalı kadının eşinin izni olmadığı halde komşusu ile sık sık çarşı-pazar gezmeye gittiği, evi ve eşini ihmal ettiği, ilk evliliğinden olan oğlunun kendileri ile birlikte aynı evde yaşaması ve oğlunun kendi borçlarını ödemesi için davacı olan eşine baskı uyguladığı, davacı-davalı erkeğin eşini rahatsız edecek derecede kıskandığı, eşinin kıyafetlerine karıştığı, eşinin yaşadığı evin elektriği ve suyunu kestirdiği anlaşılmakla, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde erkeğin ağır kusurlu, kadının az kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince, tarafların boşanmalarına, davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, birleştirilen davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminatın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 350,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, davacı lehine bir defada ödenecek şekilde 5.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-davalı vekili; kusur belirlemesi, birleşen davanın kabulü, davalı-davacı yararına hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile miktarları ve reddedilen tazminat talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Kanun'a uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, birleşen davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmaya karar verilmesinde ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede, kadın yararına tedbir nafakasına ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve hükmedilen nafakanın miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini ve bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde ve takdir edilen tazminatların miktarında, boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu bulunan davacı-davalı erkeğin maddî ve manevî tazminat isteklerinin reddedilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı-davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı vekili; mahkemenin kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin aşırı bir kıskançlığının bulunmadığını aksine davalı kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, oğlunun birlikte yaşaması ve borçlarının müvekkilce ödenmesi için baskı yaptığı ve bu durumun sorunlara yol açtığının tanık beyanları ile ortaya konulduğunu, ortak evin elektriğinin müvekkili tarafından boşanma davası açıldıktan sonra ödenmek istemediğini, suyun kesilmesinin ise söz konusu olmadığını, davalı kadının kusurlu olduğu ve birleştirilen davasının reddine karar verilmesi gerektiğini beyanla, kusur belirlemesinin, birleşen davanın kabulünün, müvekkili aleyhinde nafaka, maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin, miktarlarının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı asıl ve birleştirilen boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, nafaka ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı vekili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.