"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı ile 17.04.2015 tarihinde görücü usulü ile evlendiklerini, müşterek çocuklarının olmadığını, her ikisinin de ilk evlilikleri olmadığını, davalının ilk evliliğinden iki çocuğu olduğunu, kendisinin ise on sekiz yaşından küçük çocuğu olmadığını, davalının çocuklarının taraflar ile birlikte kaldığını, davalının kendisine işkence ettiğini ve sürekli iftira attığını, dedikodu yaptığını, başkalarının yanında kendisini küçük düşürdüğünü, rencide edici hareketlerde bulunduğunu, davalının talebi doğrultusunda sürekli davalının ailesinin yanına gezmeye gittiklerini, ..., ..., ..., ..., Tokat ve Niksara sürekli gezmeye götürdüğünü, davalının sürekli elinde telefonla internetten, tanıdığı veya tanımadığı kişileri devamlı gecenin geç saatlerine kadar arayıp görüştüğünü, kendisinin kiminle konuşuyorsun dediğinde sen karışamazsın diye ters cevap verdiğini, ailesinin ve kardeşlerinin ev ihtiyaçlarını, giyim ihtiyaçlarını, kendisinden alarak karşıladığını, evde yangın çıkarttığını, kendi çocuklarında dahi sahip çıkmadığını, aile birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, davalının evindeki eşyaları akrabaları ile birlikte araçlara yükleyerek götürdüğünü, evi terk ettiğini, iki ay kadar sonra arayarak hata yaptığını söyleyerek yapmış olduğu hataları telafi edeceğini söylediğini, götürdüğü eşyaları da geri getireceğini ancak para göndermesini söylediğini, parasını gönderdiğini ancak eşyaları getirmeyip tek başına geldiğini, sonrasında yine kendisini kandırarak Niksar'a eşyaları almaya gittiklerini ancak davalının ailesinin kendisine küfürler ve hakaretler ettiğini, sonrasında yaklaşık bir yıl kadar daha birlikte yaşadıklarını, kendisinin karıştığı bir kavga nedeni ile bir ay cezaevinde kalmış olduğunu, davalının bunu fırsat bilerek bu durumu başına kaktığını, kendisine işkence yaptığını ve dövdüğünü, kendisini şikayet edeceğini anlayınca evde bulunan mutfak eşyalarını, kazada ölen çocuklarının ve eşinin ziynetlerini de giderken götürdüğünü, yine cebindeki paraları da son kuruşuna kadar aldığını beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadının götürdüğü eşya ve altınlarının bedeli olarak 30.000,00 TL maddî, çektiği manevî ızdırabın karşılığı olarak da 30.000,00 TL manevî tazminata, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili süresinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından sunulan dava dilekçesindeki iddiaların tamamının asılsız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin 23.11.2013 tarihinde davacı ile resmi nikahsız olarak yaşamaya başladıklarını, 17.04.2015 tarihinde de resmi nikah yaptıklarını, müvekkilinin davacının hem fiziksel hem psikolojik şiddetine maruz kaldığını, yine müvekkilinin ilk eşinden olan çocuklarının da davacı erkek tarafından darp edildiğini ve sürekli aşağılanarak küfür ve hakaretlerine maruz kaldığını, müvekkillinin ekonomik özgürlüğü olmayan ve önceki evliliğinden de iki çocuğu bulunan çaresiz bir kadın olarak davacının belirtilen şiddet ve baskılarına boyun eğmek zorunda kaldığını, müvekkilinin çocuğu Beytullah'ı evden dışarı atan davacının bu hareketleri neticesinde Beytullah'ın müvekkilinin önceki yaşadığı yer olan Niksar'a gitmiş olduğunu, müvekkillinin davacıya çocuğa bakalım gelelim dediğinde, "ben o piçin arkasından gitmem" dediğini, davacının müvekkilini, küçük oğlu Berkan ile birlikte Tekkiraz'a getirip bıraktığını ve cebine yol parası dahi koymadığını, müvekkili Niksar'a geldiğinde davacı tarafın hiç arayıp sormadığını, nasıl yaşadığının hiç sormadığını, para da göndermediğini, davacının müvekkilinin beş adet bileziğini de bozdurduğunu ve çekmiş olduğu kredinin borcunu ödediğini, müvekkilinin Niksar'a geldiğinde fakir ve çaresiz olması nedeniyle komşular tarafından bir kısım eşyalar alındığını ve bir eve yerleştirildiğini, aradan iki ay geçtikten sonra davacının Niksar'a geldiğini ve müvekkilini ...'ye götürdüğünü, sonrasında davacının tekrar müvekkilini evden kovduğunu, eşyalarına el koyduğunu ve boşanma davası açmadan önce de üzerine kayıtlı ne kadar mal varlığı varsa başkasının üzerine devrettiğini, müvekkili ile davacı evli iken davacının hapis yattığını, müvekkilinin davacı hapisteyken dahi onu terk etmediğini, davacının bir başka kadınla ilişkisi olduğundan şüphelenen müvekkilinin davacıya bu durumu söylediğinde davacının inkar ettiğini, davacının evin bakımıyla ve çocukların ihtiyaçlarıyla ilgilenmediğini, öyle ki Beytullah isimli çocuğunun ayakkabısının yırtık olduğu için öğretmenin müvekkilini aradığını ve fakir misiniz alamıyorsanız biz okuldan size yardımcı olalım dediğini, müvekkilinin çocuğunun bütün ihtiyaçlarının okul tarafından karşılanmış olduğunu, sırf bu nedenle bile davacının müvekkilinin oğlu Beytullah'ı sandalye ile dövdüğünü beyanla, tüm kusur davacıda olmakla boşanma talebinin kabulüne, müvekkili lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosya kapsamında yapılan incelemede dinlenen tanık beyanları ile davalı kadının, müşterek evde yer alan davacıya ait eşyaları araca yükleyerek evden ayrıldığı, sonrasında tekrar müşterek eve dönse de döndüğünde eşyaları geri getirmediği, bu haliyle kadının eşyaları alarak evden ayrılma eyleminin davacı erkeğin kadına olan güvenini sarstığı, davacı erkeğin ise kadının ilk evliliğinden olan çocuklarına kötü davrandığı, onlara şiddet uyguladığı, davalı eşini zaman zaman evden kovduğu, tarafların sabit kabul edilen söz konusu bu eylemleri neticesinde evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin bu hale gelmesinde tarafların eşit kusurlu olduğu, yapılan araştırmalar neticesinde davalı kadının ev hanımı olduğu, sürekli ve düzenli bir gelirinin bulunmadığı, davacı erkeğin ise çiftçilik ile uğraştığı ve emeklilik maaşının olduğu, hal böyle iken tarafların ekonomik durumlarının birbirine denk olmayıp kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakası takdiri ile takdir edilen nafakanın karar kesinleştikten sonra aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı erkeğin manevî tazminat talebinin, davalı kadının da maddî ve manevî tazminat talebinin ayrı ayrı reddine, davacı erkeğin boşanmanın eki niteliğinde olmayan maddî tazminat talebinin iş bu dosyadan tefriki ile mahkemenin ayrı bir esasına kaydına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek istinaf dilekçesinde özetle; davalı kadının yakın akrabası olan tanıklarının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, boşanmaya sebep olan olaylarda kendisine atfı kabil bir kusur bulunmadığını, davalının bir çok eşyasını alıp götürdüğünü, kendi adına kayıtlı fındık bahçesinin olmadığını, emekli maaşının da olmayıp ölen oğlundan aldığı bir maaşın olduğunu, nafakayı kabul etmediğini, kaldı ki ödeme gücünün de olmadığını beyanla; kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı erkek temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyan ve taleplerini tekrarla, kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz isteğinde bulunmuştur.
C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı, nafaka miktarlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci, ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.