"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen ipoteğin kaldırılması davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davaya konu taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine, ipoteğin kaldırılması davasında karar verilmesine yer olmadığına, istirdat davasının reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin vefat eden eşi adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydına dava dışı borçlunun borçlarını teminat altına almak amacıyla davalı firma lehine ipotek tesis edildiğini, taşınmazın aile konutu olduğunu, müvekkilinin yıllardır eşi ve çocuklarıyla bu taşınmazda ikamet ettiğini, ipotek tesisi için onayı alınmadığından işlemin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 194 üncü maddesi gereğince geçersiz olduğunu belirterek müvekkilinin açık izni alınmaksızın konulan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı vekili bozma sonrası verdiği 21.07.2021 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; ipoteğin fekki davasına konu ipotek hakkında alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu takibe geçildiğini, müvekkilinin cebri icra baskısı altında söz konusu ipotek bedelini ödediğini, ipoteğin kaldırıldığını belirterek davanın istirdat davası olarak devamına ve cebri icra baskısı altında ödenen paranın/ipotek bedelinin müvekkiline faizi ile iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ipotek tesis edilen taşınmazın aile konutu olduğu iddiasını kabul etmediklerini, aile konutu olsa bile dava tarihi itibariyle taşınmazın aile konutu vasfını yitirdiğini, evliliğin ölüm ile sona erdiğini, davacının taşınmaz üzerinde ipotek tesisinden haberdar olduğunu, taşınmaz kaydı üzerinde herhangi bir şerh de bulunmadığını, müteveffa ... tarafından taşınmazın aile konutu olduğuna ilişkin herhangi bir bilginin müvekkiline ulaştırılmadığını, müteveffa ...'in borçlu sıfatının yanında kefil sıfatının da bulunduğunu, işlemin yapıldığı 2010 yılında yürürlükte olan Borçlar Kanunu'nda kefalet işlemlerinde eşin rızasının aranacağına ilişkin bir düzenlemenin yer almadığını, aradan 8 yıldan fazla zaman geçtikten sonra açılan bu davanın murisin borcundan kurtulma amacını taşıdığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili ıslah dilekçesine cevap dilekçesinde özetle; dosyanın aşaması ve bozma sonrası tahkikata ilişkin işlem yapılmayacağı gözetildiğinde davacının ıslah işlemi yapamayacağını, borcunu ödediğini ve ipoteğin kaldırıldığını, davacının işbu ipoteğin fekki davasında ileri sürebileceği bir talebi ve davanın görülmesinde hukuki bir yararı kalmadığını, davacının ıslaha yönelik beyanlarının tamamına itiraz ettiklerini belirterek istirdat talebinin ve konusuz kalan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 23.06.2020 tarih ve 2020/38 Esas, 2020/223 Karar sayılı kararı ile, davacının eşinin 23.02.2018 tarihinde vefat ettiği, davanın ise 17.10.2018 tarihinde açıldığı, davacı ile vefat eden eşi arasındaki evliliğin ölümle sona erdiği, evliliğin sona ermesi ile konutun aile konutu vasfını kaybettiği, rızası gereken eşin yapılan devir işleminin geçersizliğini ancak evlilik birliği devam ediyorsa isteyebileceği, evliliğin sona ermiş olması karşısında davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2020 tarih ve 2020/1262 Esas, 2020/1463 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulüne karar vermemesinin doğru olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ SÜREÇ
A.Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
2.Dairenin, 04.03.2021 tarih, 2021/264 Esas, 2021/1972 Karar sayılı ilamı ile; aile konutunun, hak sahibi eş tarafından devri ve konut üzerindeki hakların sınırlandırılmasının diğer eşin açık rızasına bağlı olduğu, bu ... alınmadan konutla ilgili yapılan tasarruf işleminin geçersiz olduğu, evlilik sadece boşanma yahut da iptal kararıyla sona ermiş ise 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesinin aile konutuna sağladığı korumanın da sona erdiği, aile konutu ile ilgili malik olmayan eş yararına getirilen korumanın malik eş sağ iken başlayıp, malik eşin ölümünden sonra da devam ettiği, malik eşin dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra ölmesinin herhangi bir önemi bulunmadığı, tasarruf işlemi sırasında evlilik birliğinin varlığı ve malik olmayan eşin tasarruf işlemine açık rızasının bulunup bulunmadığının önemli olduğu, açıklanan sebeplerle Mahkemece tarafların gösterdiği deliller bir bütün halinde değerlendirilip sonucu uyarınca esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, malik eşin dava açılmadan önce vefat ettiği, evliliğin ölümle sona erdiği, taşınmazın aile konutu niteliğinin ortadan kalktığı, davacının korunan bir yararının kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin esastan ret kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
B.İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tanıklarının beyanlarından, muris ve davacının 2005 yılından beri davaya konu taşınmazda oturdukları gerekçesiyle taşınmazın aile konutu olduğunun tespitine, davaya konu ipotek borcunun ödenmesi sebebi ile konusuz kaldığından ipoteğin kaldırılması davasında karar verilmesine yer olmadığına, davacı ıslah yolu ile ipotek bedelini icra baskısı nedeni ile ödediğini ve ödediği miktarın istirdadını talep etmekle birlikte muris eşin borçlu olduğu icra dosyasında davacının alacak talebinde bulunamayacağı, alacaklı ve borçlu sıfatları birleşemeyeceği gerekçesiyle istirdat talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; söz konusu ipotek tesisi işleminin yoklukla batıl olduğunu ve kamu düzenini ilgilendirdiğini, bu nedenle resen gözönüne alınacak nedenlerle istirdat talebinin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; bozmadan sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılmadığından davacının ıslah işleminin hukuka aykırı olduğunu, davacının istirdat talebinin usule aykırı ıslah nedeniyle reddi gerektiğini ileri sürerek kararın gerekçesinin düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe:
1.Uyuşmazlık ve hukuki nitelendirme
Uyuşmazlık, ipoteğin kaldırılması davasının bozma sonrasında ıslah yolu ile istirdat davasına dönüştürülmesinin mümkün olup olmadığı ve istirdat davasının ret gerekçesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2.İlgili hukuk
6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 176 ncı ve 177 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 194 üncü maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.