Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10543 E. 2023/1615 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eylemli ayrılığa dayalı boşanma davasında, boşanma için gereken yasal şartların oluşup oluşmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra bir araya geldikleri, evlilik birliğinin fiilen devam ettiği hususunda mahkemece yeterli ve kesin deliller bulunduğu gözetilerek, davacı erkeğin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/874 E., 2022/1466 K.

DAVA TARİHİ : 06.11.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/1131 E., 2021/266 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkek tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27.09.2011 tarihinde müvekkili tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanma davası açıldığını, ... 4. Aile Mahkemesinin 2011/489 Esas-2012/319 Karar sayılı ilamıyla 24.05.2012 tarihinde davanın reddedildiğini, müvekkilinin Aile Mahkemesinin bu kararını temyiz ettiğini, Yargıtay 2.Hukuk Dairesince davanın reddine dair verilen kararın onandığını, bu kararın 08.05.2015 tarihinde kesinleştiğini, tarafların ilk açılan davanın dava tarihi olan 27.09.2011 tarihinden itibaren 9 senedir ayrı yaşadıklarını, fiilen evlilik birliğinin olmadığını, ret kararının kesinleşmesinden 3 yılı aşkın sürenin geçtiğini, tarafların bir araya gelmediklerini, müvekkilinin yurt dışında ikamet ettiğini belirterek, davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan tarafların 9 yıldır ayrı yaşadıkları, bir araya gelmedikleri gibi iddiaların kesinlikle doğru olmadığını, davacının Türkiye'ye geldiğinde davalının yanında aynı evde birlikte yaşadıklarını, müvekkilinin Almanya'ya davacının yanına zaman zaman giderek kaldığını, müvekkilinin 2015 yılında iki kere, 2016 yılında iki kere, 2018 yılında bir kere davacının yanına Almanya'ya gittiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, dinlenen davalı tanıklarının davacının Almanya'da yaşadığını, davalının çocukların eğitimi için Türkiye'de kaldığını, davacının Türkiye'ye geldiği zamanlarda davalı ile aynı müşterek konutta kaldığını, davalı kadının Almanya'ya gittiğinde davacı ile aynı evde kaldığını, Türkiye'de ki evin anahtarının davacıda mevcut olduğunu, davacı yurt dışından geldiğinde beraber vakit geçirdiklerini beyan ettikleri, davacının davalının sağlık problemleriyle ilgilendiği, ona ilaç gönderdiği, kıyafetler aldığını beyan ettiği, davacı vekili tarafından da delil listesinde sunduğu fotoğraflardan tarafların boşanma davasının reddedilmesinin kesinleşmesinden sonra bir araya geldiklerinin görüldüğü, davacı kocanın davalıya posta yoluyla gönderimde bulunduğu, davalının yurtdışında hastane başvurularında adres olarak davacının davalıya gönderdiği postada davacının adresinin göründüğü, dinlenen davacı tanıklarından ...'in davacının kuzeni olmasına rağmen davalıyı ve tarafların müşterek çocuklarını tanımaması nedeniyle fiili olarak bir araya gelmediklerine ilişkin beyanlarının mahkemece hükme esas alınmadığı, diğer talimatla dinlenen davacı tanığının ifadelerinin görgüye dayalı olmadığı, duyduğu kadarıyla tarafların ayrı yaşadığını beyan ettiğinden hükme esas alınmayarak boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra tarafların bir araya geldiği kanaatine varılarak, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; evlilik birliğinin devamı konusunda herhangi bir ifadenin yer almadığını, tarafların torunları ve çocuklarının ısrarı ve talebi üzerine çeşitli gerekçelerle bir araya geldiklerini, ancak hiçbir aşamada evlilik birliğinin devamı konusunda irade birliğinin olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; evlilik birliğinin devamı konusunda herhangi bir ifadenin yer almadığını, tarafların torunları ve çocuklarının ısrarı ve talebi üzerine çeşitli gerekçelerle bir araya geldiklerini, ancak hiçbir aşamada evlilik birliğinin devamı konusunda irade birliğinin olmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; erkeğin eylemli ayrılık nedenine dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur tespiti,delillerin takdirinde hata edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin son fıkrası,

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.