Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10591 E. 2023/1448 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında davalı-davacı kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının azlığı iddiası.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen menfaatler gözetilerek, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının az olduğu ve hakkaniyet ilkesine uygun daha yüksek bir miktar belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle, Bölge Adliye Mahkemesi kararının tazminat miktarları yönünden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adıyaman 1. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-davalı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı-davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen esastan reddine kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün birleşen dava yönünden verilen 2 numaralı bendinin kaldırılmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 30-35 yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını, davacı erkeğin ... Bakır adlı kadınla dini nikahlı olarak evlendiğini ve çocukları olduğunu beyan ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı erkeğin kadının üzerine kuma getirdiğini, müvekkilinin bu durumu kabul etmeyince yıllarca darp edildiğini, aşağılandığını, tehdit edildiğini, davacı erkeğin ortak çocuklara bakmadığını, diğer kadınlardan olan çocukları zorla davalı kadın üzerine kaydettirdiğini, fiziksel, psikoljik, ekonomik ve sözel şiddet uyguladığını iddia ederek tarafların öncelikle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesi uyarınca pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebi ile olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, kadın yararına 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası hükmedilmesine, 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı erkeğin yaklaşık 30-35 yıldır ... isimli kadınla gayri resmi birliktelik yaşadığı ve ...'den olma çocukların da davalı kadının üzerine tescil edildiği, davacı erkeğin evlilik birliği boyunca ...'den olma çocukları ile davalı kadından olma çocuklarına eşit davranmadığı, davalı kadından olma çocukları ile maddî ve manevî olarak hiçbir şekilde ilgilenmediği, eğitim hayatlarına hiçbir katkıda bulunmadığı, ... isimli kadın ve onun çocuklarına her zaman daha iyi imkanlar sunduğu, mal varlığının çoğunluğunu satarak ... isimli kadın ve onlardan olma çocukları için ev yaptırdığı, davalı kadını ise çocukları ile birlikte yokluk içinde yalnız bıraktığı, son zamanlarda davacı erkeğin davalı kadından boşanmak istediği davalı kadının ise ekonomik özgürlüğü olmadığı için bu teklifi kabul etmediği, son hadisede ise tarafların bu boşanma konusu nedeniyle tartıştıkları ve davacı erkeğin davalı kadına şiddet uyguladığı, davacı erkeğin davalı kadına evlilik birliği içerisinde ağır derecede onur kırıcı davranışlarda bulunduğu, evlilik birliğinin sona ermesinde davacı-davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçeleri ile davacı-davalı erkeğin davasının reddine, davalı-davacı kadının birleşen davasının 4721 sayılı Kanun`un 162 nci maddesi uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açmış olduğu davasının reddine, davalı-davacı kadın yararına hükmedilen 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 600,00 TL ye çıkarılmasına, karar kesinleştikten sonra bu nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, nafakaya TÜİK`in belirlediği ÜFE oranında arttırım yapılmasına, 25.000,00 TL maddî, 28.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili ve davacı-davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davayı terditli açtıklarını, öncelikli talepleri kabul edilmişken sanki ayrı bir davaları varmış gibi ikincil taleplerinin reddedilmesinin hatalı olduğunu, takdir edilen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı-davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 30-35 yıldır tarafların ayrı yaşadıklarını, karşı tarafın 35 yıldır süren fiili durum sebebi ile boşanma davası açmasının hukuki bir dayanağı olmadığını, Mahkemece davalarının reddine, karşı davanın kabulüne ayrıca nafaka ve tazminatlara karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkemenin davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer'î talebini inceleyemeyeceği ve hükme bağlayamayacağı, Mahkemece davalı-davacının asıl talebi kabul edildiğine göre ikincil taleple ilgili olarak kesin hüküm oluşturacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davacı-davalının İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, davalı-davacının ispatlanmış bir kusurunun bulunmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalının tam kusurlu olduğu, gerçekleşen kusur durumuna göre asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulüne ilişkin kararın doğru olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece Mahkemesince davalı-davacı lehine takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile tedbir-yoksulluk nafakasının miktarlarının makul olduğu gerekçeleri ile davacı-davalı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı-davacı kadının 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki boşanma talebi dışındaki istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı-davacı kadının 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamındaki boşanma talebine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının birleşen dava yönünden 2 nolu bendinin kaldırılmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; davacı-davalı erkeğin kadının üzerine kuma getirdiğini, yıllarca şiddet uygulayıp tehdit ettiğini, mahkemenin erkeğin sosyal ekonomik durumunu doğru değerlendirmediğini, erkeğin bütün birikimini kumanın üzerine devrettiğini, şimdi de maaşının o kadına kalması için boşanma davası açtığını, mahkemece takdir edilen nafaka ve tazminat miktarlarının çok yetersiz olduğunu belirterek nafaka ve tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı-davacı kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 4 ücü maddesi, 174 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden BOZULMASINA,

2. Davalı-davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.