"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kısmen hükmü kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 04.08.2007 tarihinde evlendikleri, müşterek çocukları olmadığı, kadının önceki evliliğinden bir kızının olduğu, erkeğin kadına kızını da senide istemiyorum diyerek sürekli gitmesini istemesi nedeniyle kadının kızının eğitimini de düşünerek ...'e gittiği, müvekkilinin ...'da ev aldığını, ev aldıktan sonra tarafların bir süre birlikte yaşadıkları, erkeğin ... 2. Aile Mahkemesinde 21.01.2010 tarihinde 2010/80 Esas sayı ile açtığı boşanma davasının kanıtlanamadığından reddedildiği ve bu kararın onanarak 06.02.2012 tarihinde kesinleştiği, ret kararından sonra tarafların biraraya gelmedikleri, kadının 02.06.2014 tarihinde bir mail göndererek erkeği affettiğini anlaşarak boşanmak istediği, erkeğin 06.06.2014 tarihli yanıtında kadına hakaretamiz aşağılayıcı bir dil kullanarak teklifi reddettiği, tarafların Eylül 2009 yılından beri ayrı yaşadıkları, erkeğin açtığı retle sonuçlanan boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da biraraya gelerek müşterek hayat oluşturmadıklarını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına ve müvekkili lehine 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; müşterek çocuklarının olmadığı, daha önce ... 2. Aile Mahkemesinde 2010/80 Esas sayı ile açtıkları boşanma davasının kanıtlanamadığından davanın reddedildiği, ret kararından sonra tarafların bir araya gelmedikleri, kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığı, boşanma davası reddedildikten sonra kadının müvekkilini arayıp sormadığı, müşterek hayatın yeniden kurulması için çaba harcamadığı, müvekkilinin ağır sağlık sorunları yaşamasına rağmen onunla ilgilenmediğini belirterek asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına ve müvekkili lehine 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiası ile ... 2. Aile Mahkemesinde 21.01.2010 tarihinde boşanma davası açtığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 06.02.2012 kesinleşme tarihli karar ile tarafların boşanmasını gerektirir bir sebep bulunmadığından sabit görülmeyen davanın reddine karar verildiği, tarafların çok uzun yıllardır ayrı yaşadıkları, erkeğin kanser tedavisi gördüğü 2014-2015 yıllarında dahi kadının erkeği ziyaret etmediği, kadının 2014 yılında anlaşmalı boşanma için öneride bulunur şekilde erkeğe e-posta yoluyla mail göndermiş olduğu, erkeğin maille verdiği cevapta kadına yönelik olarak olumsuz ifadeler kullandığı, bu olayların çok sonrasında 05.01.2018 tarihinde iş bu davanın açıldığı, bu anlamıyla 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası koşulunun gerçekleştiği ve ortak hayatın yeniden kurulamamasında her iki tarafında eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle her iki davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına, tarafların manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı eşinin kanser hastası olduğunu ve tedavi gördüğünü ilk defa 06.06.2014 tarihli davalının iletisinden öğrendiğini, kendisine hakaret eden ve öfkesini kusan davalı eşinin yanına gitmeye çekindiğini, hâl böyleyken müşterek yaşam öncesi tüm kusurun, Mahkeme kararı ile erkeğe ait olduğu ve bu kusurun, tarafların ayrı olduğu dönemde de hakaret ve aşağılamalarla devam ettiğini, Mahkemenin kararını eksik gerekçe ve olaylara dayandırdığını belirterek kararı kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karşı yan, ilk davadan sonra dört yıl bekleyip müvekkil ameliyat olunca mail atarak, sonra yine dört yıl bekleyip tam müvekkil yeni ağır tedavilere başlamışken dava açarak, eşi tarafından son derece umutsuz hale getirilmiş ve bu manevî yıkım elbette tedavisini olumsuz etkilediği, mahkemenin kararında, karşı yanın kötü niyetinin dikkate alınmadığı belirtilerek kararı kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, reddedilen manevî tazminat talebi yönünden istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece ön inceleme duruşmasında, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca fiili ayrılığa dayalı boşanma davası olarak nitelendirilmiş, ön inceleme duruşma zaptı taraf vekillerince imzalanmış olup tarafların mahkemece yapılan hukuki nitelendirmeye karşı istinaf itirazları bulunmadığı, fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası erkek tarafından, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve davanın, kadının kusurunun ispatlanamadığı, erkeğin agresif, kadının hastalığına ve evle ilgili yapılması gereken işlere karşı duyarsız olduğu, kadına hakaret ve tehditkar davranışlarda bulunduğu gerekçesiyle reddedildiği, Mahkemece, erkeğin kesinleşen önceki kusurlu davranışlarının hükme esas alınmamasının doğru olmadığı, buna karşılık, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, erkek, fiili ayrılık döneminde kadına hakaret içeren mail göndermiş, kadında her ne kadar fiili ayrılık döneminde erkeğin kanser tedavisi gördüğünü bilmediğinden onu ziyaret edemediğini belirtmiş ise de, dava dilekçesi ekine kadın tarafından eklenen kendisi tarafından erkeğe gönderilen mail de ki negatif düşünceler tüm hastalıkların ve mutsuzlukların kaynağıdır, hepimiz bu hastalıklardan payımıza düşeni aldık şeklinde yazılan cümleden erkeğin rahatsızlığından haberinin olduğunun anlaşıldığı gibi fiilen ayrı yaşasalar da halen evlilikleri devam eden tarafların bu dönemde diğer eşin kanser gibi ciddi ve uzun soluklu bir hastalığa yakalanıp tedavi olduğunu bilmemesi hayatın olağan akışına uygun görülmediğinden mahkemece her iki eşe yüklenen kusurlu davranışların sabit olduğu gerçekleşen bu durum karşısında ilk boşanma davasını açarak, fiili ayrılığa neden olan, agresif, kadının hastalığına ve evle ilgili yapılması gereken işlere karşı duyarsız olan kadına hakaret ve tehditkar davranışlarda bulunan, fiili ayrılık döneminde hakaret içerir mesajlar gönderen erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda kanser tedavisi gören eşini ziyaret etmeyen kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu şeklinde hüküm ve gerekçenin düzeltilmesine, kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine talebiyle bağlı kalınarak hükmün boşanma yönünden kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilerek kadının istinaf itirazının kusur belirlemesi ve reddedilen manevî tazminat yönünden kısmen kabulüne, kadının sair, erkeğin tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; en ufak bir kusuru ve hatası bulunmadığını, erkeğin hasta olduğunu müvekkileden saklamış ve hastalığı hususunun müvekkile tarafından bilindiği iddiasında bulunmuşsa da bunu kanıtlayamadığını belirterek kararı kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası yönünden temyiz etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak kararı kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, kadın lehine hükmedilen manevî tazminat yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların kusurları ve buna bağlı kabul edilen davaları ile kadın yararına hükmedilen manevî tazminat noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası ile 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.