Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10697 E. 2023/999 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında bozma ilamına uyularak verilen tedbir nafakası miktarının azlığı ve yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi nedeniyle yapılan temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bozma kararıyla kazanılmış hak durumuna gelmiş ve kesinleşmiş hususların tekrar incelenemeyeceği, mahkemenin bozma kararına uygun hüküm kurduğu ve kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın tedbir nafakası yönünden kısmen kabulüne, yoksulluk nafakası yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile yaklaşık 1 yıldır evli olduklarını, çocuklarının olmadığını, davalı ile evlenmeden önce ve sonrasında çok farklı bir kişilik sergilemeye başladığını, evlendikten sonra kayınvalidesi ile oturmaya mecbur bırakıldığını, psikolojik olarak işkence görmeye başladığını, eşinin evine gerekli titizliği ve özeni göstermediğini, eve ekmek dahi almadığını, her zaman kendisine ve ailesine hakaret ettiğini, evliliğini kurtarmak için konuşmalarına ve çabalarına rağmen eşinin karşılık vermediğini, 9 ... beri ayrı yaşadıklarını, evliliklerini yürütmenin bir anlamının kalmadığını beyanla tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri saklı kalmak kaydıyla tarafların evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davacı ile 2013 yılının Haziran ayında evlendiklerini, davacının sürekli gelirinin üstünde yaşam sürmeyi istediğini, kendisinin asgari ücretle eczanede çalıştığını, aldığı maaşın evini ancak geçindirdiğini, hatta kirayı ödemeye annesinin yardımcı olduğunu, davacının lüks yaşam istemi kendisince karşılanmayınca kendisine ve ailesine karşı hakaret ettiğini, misafirlerinin yanında küçük düşürdüğünü, sürekli evde bu sebeple kavga çıkardığını, hatta bir keresinde kendisine tokat attığını, buna ilişkin raporunun bulunduğunu, eşinin bundan sekiz ay önce eşyalarını toplayarak ailesinin yanına döndüğünü, evlilik birliğinin yürümeyeceğini, tüm kusurunun davacıda olduğunu iddia ederek tarafların boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, erkeğin eşini çirkin bulduğu imasında bulunduğu, kadınında erkeğin bakıma muhtaç annesini kabul etmediği, tarafların varlığı kabul edilen eylemleri dikkate alındığında eşit kusurlu oldukları ve birbirlerine olan yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, tedbir, yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat ile ziynet alacağına ilişkin hüküm kurulmaması nedeniyle temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Dairenin 02.04.2018 tarihli ve 2016/14118 Esas, 2018/4355 Karar sayılı kararı ile davacı kadının maddî ve manevî tazminat isteminde bulunmadığı, yoksulluk nafakasına dair istemin süresinde olmadığı, mahkemece bu konularda karar verilmemesinde isabetsizlik bulunmadığından kararın bu yönlerden onanmasına, mahkemece boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilmişse de kabul edilen ve gerçekleşene göre davalı erkeğin davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma hükmünün gerekçesi değiştirilmek suretiyle düzeltilerek onama yapıldığı, davacı kadın vekilinin karar düzeltme yoluna başvurması üzerine Dairenin, 21.05.2019 tarihli ve 2018/6435 Esas, 2019/6450 Karar sayılı kararı ile kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu belirtilerek tedbir nafakası yönünden onama kararının kaldırılarak hükmün gösterilen gerekçe ile bozulmasına, kadının diğer yönlere ilişkin karar düzeltme isteklerinin reddine karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 169 uncu maddesine göre, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri alacağı boşanma davası açmakla taraflar ayrı yaşama hakkı elde ettiğinden davacı kadın lehine davanın açıldığı tarihten karar kesinleşme tarihine kadar geçerli olmak üzere hakkaniyet ilkesi ve tarafların maddî olanakları değerlendirilmek suretiyle aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, kesinleşen boşanma hükmü yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili lehine takdir edilen tedbir nafakasının çok düşük olduğunu, yargılama sarısında toplanan delillerin dikkate alınmadığını, müvekkilinin eşit kusurlu olduğu kabul edilerek yoksulluk nafakası verilmemesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın tarafından açılan boşanma davasında bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlara yönelik temyiz itirazlarının incelenip incelenmeyeceği, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı eksik yatırılan harcın temyiz edene yükletilmesine,

İş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.