"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; düğünden sonra tarafların balayına gittiklerinde davalı erkeğin, müvekkilini yalnız bıraktığını, kendi arkadaşlarıyla vakit geçirdiğini, müvekkilinin kilolarından tiksindiğini söyleyerek müvekkilini küçük düşürücü ifadeler kullandığını, müvekkilinin hamile kaldığı dönemde müvekkilini doktor kontrollerine götürmediğini ve bu dönem içerisinde müvekkilini darp ettiğini, müşterek çocuğun doğumuna dahi gelmediğini, hastane masraflarını ödemediğini, müvekkilini ve çocuğunu defalarca evden kovduğunu, müvekkilinin ağır şekilde rahatsızlandığı sırada müvekkilini hastaneye götürmek yerine müvekkilinin bu durumunu kameraya çekip uzunca bir süre müdahale etmediğini, sürekli olarak evin içinde ses kaydı ve görüntü aldığını, bu görüntü ve ses kayıtlarını arkadaşlarına göndererek özel hayatlarının gizliliğine saygı duymayan tutum sergilediğini, evliliklerinin büyük bölümünde ve müşterek çocuğun doğumunda dahi müvekkilini yalnız bıraktığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, müvekkilinin davalının başka bir kadınla görüntülü ve yazılı görüşmelerini tesbit ettiğini, bu sebeplerle müvekkili için evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilerek ortak çocuk lehine aylık 750,00 TL tedbir-iştirak nafakasına hükmedilmesine, müvekkili lehine aylık 750,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına ve faizi ile 100.000,00 TL maddî 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili süresinden sonra verdiği cevap dilekçesi ile, davacı kadının iddialarının doğru olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini, boşanmanın kabulü halinde 150.000,00 TL maddî 150.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davalı erkeğin evlilik birliği içerisinde başka kadınlarla tatile gittiğinin sabit olduğu, bu şekilde davalının sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği sabit olmasa da güven sarsıcı hareketlerde bulunduğunun sabit olduğu, davacının dava dilekçesindeki diğer iddialarının ispatı konusunda dosya kapsamında yeterli delil bulunmadığı böylelikle davalı erkeğin kusuru nedeniyle taraflar arasında sevgi ve saygının kalmadığı, evliliğin devamında korunmayı gerektirir bir yarar bulunmadığı, davacı kadının dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabülü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocukları 10.05.2018 doğumlu ... Kahramanlar'ın velâyetinin ortak çocuğun yaşı, anne ilgisine ihtiyaç duyması, davacının velâyete engel halinin bulunmaması ve çocuğun üstün yararı dikkate alınarak davacı anneye bırakılmasına, davalı baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için 250,00 TL tedbir, 350,00 TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, tarafların kusur durumları, ekonomik ve sosyal durumları ve boşanmakla davalının yoksulluğa düşecek olması dikkate alınarak 250,00 TL tedbir, 350,00 TL yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, toplanan delillere göre boşanmaya sebep olan olaylarda ve evlilik birliğinin sarsılmasında asıl kusurlu olanın davalı olduğu anlaşıldığından boşanma sonucu davacı kadının en azından diğerinin maddî desteğini yitirmesi nedeni ile tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurları, evlilik süresi ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak davacı kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulü ile, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL maddî tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceğinin öngörülmesi, toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, davalının eşine karşı güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu, tanık beyanları ve bilirkişi raporu ile sabit olduğundan tarafların ekonomik ve sosyal durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ve hakkaniyet kuralları nazara alınarak davacı kadının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile birliktee 20.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ise koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekli istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili, müvekkilinin ortak çocuk ile ilgilenebilecek durumda olduğunu, sadece anne sütünden dolayı velâyetin davacı anneye verilmesinin hatalı olduğunu, davacı kadının babası ve abisinin küfürlü konuştuğunu, davacı kadının kötü niyetli olarak çalışmadığını bu nedenle yoksulluk ve iştirak nafakalarının kaldırılması gerektiğini, davalı erkeğin boşanmayı gerektirir şekilde kusurunun olmadığını, davacı kadın lehine pozitif ayrımcılık yapıldığını, boşanma hükmü yönünden itirazları olmadığını beyan ederek hükmün kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, velâyet, kişisel ilişki, nafakalar, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapılan soruşturmaya, toplanan delillere, tanık ... beyanına, bu beyanı destekleyen bilirkişi raporundaki görüntülere göre davalı erkeğin evlilik birlikteliği devam ederken güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davalının yasal süresi içeresinde açılan davaya cevap vermemesi nedeni ile davacıya kusur isnadında bulunamayacağı, her ne kadar davalının süresi içerisinde cevap vermemesi nedeni ile tanıkları dinlenemez ise de; dinlenen tanık beyanındaki aleyhe hususların davacı yararına kabul edilmesi gerektiği, bu hali ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olup, davacı kadın açısından boşanma şartlarının oluştuğu, ortak çocuğun idrak çağında olmadığı, davadan önce ve dava esnasında davacı annenin yanında yaşayıp, anne sevgi ve ilgisine ihtiyaç duyulacak yaşta olduğu, annenin velâyet görevini ihmal edeceği veya kötüye kullanacağına ilişkin bir tespit de bulunmadığı, alınan sosyal inceleme raporu da dikkate alınarak, müşterek çocuğa ilişkin yapılan velâyet düzenlemesinin çocuğun üstün yararına uygun olduğu, yine karar tarihi itibariyle çocuğun yaşı dikkate alındığında mahkemece baba ile aralarında kurulan kişisel ilişki gün ve saatlerinin de uygun olduğu, kişisel ilişkiye dair ilamların kesin hüküm niteliğinde olmayıp, şartların değişmesi halinde her zaman talep edilebileceği, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırmasına göre; davacının ev hanımı olup herhangi bir gelirinin bulunmadığı, müşterek çocuk ile birlikte anne ve babasının yanında kaldığı, üzerine kayıtlı mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında, davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarları hakkaniyete uygun bulunduğu, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve giderleri ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında; mahkemece, çocuğa takdir edilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarının hakkaniyete uygun olduğu gerekçeleri ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili, süresi içinde sunulmayan tanığın dinlenemeyeceği yönünde hüküm kurulmuş iken tanığın beyanının esas alınarak davalı erkeğe kusur isnat edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı erkeğin çocukla ilgilenebilecek durumda olduğunu, davacı kadının birlikte yaşadığı babası ve abisinin küfürlü konuştuğunu, davacı kadının çalışabilecek durumda olduğunu, kötü niyetli olarak çalışmadığını, nafakaların kaldırılması aksi kanaatte ise azaltılması gerektiğini, davacı eşin kusurlu olup tazminat isteme hakkı olmadığını, davacı kadına karşı pozitif ayrımcılık yapıldığını, davacı kadının fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, ceza aldığını belirterek kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, velâyet, kişisel ilişki, nafakalar, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası şartlarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuğun velâyetinin kime verileceği, iştirak nafakasının miktarının çok olup olmadığı, kişisel ilişkinin süresi, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 inci, 323 üncü maddesi, 327 nci maddesinin birinci fıkrası, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.