"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın, davalı karşı davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, yoksulluk nafakası ile manevî tazminatın miktarları yönünden, davacı karşı davalı erkek tarafından ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen manevî tazminat yönünden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince her iki başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı kadın vekili tarafından erkeğin davasının kabulü, yoksulluk nafakası ile manevî tazminatın miktarları ve tedbir nafakası hükmedilmemesi yönünden, davacı karşı davalı erkek vekili tarafından katılma yoluyla kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen manevî tazminat yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, davalı karşı davacı kadın yararına tedbir nafakası hükmedilmemesine yönelik olarak verilen hüküm davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı karşı davacı kadın vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı karşı davalı erkek vekilinin tüm, davalı karşı davacı kadın vekilinin reddedilen yön dışındaki temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile ... 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde 22.03.2013 tarihinde dava açıldığını ancak davanın reddedildiğini, ret kararının kesinleşmesinden sonra taraflar arasındaki ortak hayatın yeniden kurulamadığını, tarafların çok uzun yıllardır hiçbir şekilde bir araya gelmediklerini, birbirleriyle konuşmadıklarını, her ay müvekkilinin maaşından 500,00 TL nafakanın davalıya verilmek üzere kesildiğini, fiili ayrılık döneminde tahsil edilen nafakaların ortak hayatın yeniden kurulamadığının ispatı için yeterli olduğunun Yargıtay yerleşik içtihatlarında kabul edildini, boşanma davasının reddedilip kesinleşmesi üzerinden üç yılın geçtiğini belirterek; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davacı karşı davalı erkek vekili süresinde verdiği cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; tarafların önceki boşanma davasından sonra bir araya gelmediklerini davalı karşı davacı kadının da kabul ettiğini, davacı karşı davalı erkeğin Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) aldığı maaş dışında geliri olmadığını, kadının kişilik haklarını zedeleyen bir davranışta bulunmadığını belirterek davalı karşı davacı kadının taleplerinin reddini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı karşı davacı kadın vekili süresinde verdiği cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; karşı tarafın müvekkili aleyhine ... 1 Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde boşanma davası açtığını, davanın reddedildiğini, 03.03.2015 tarihinde kesinleştiğini, davanın kesinleşmesinden sonra müvekkilinin davacı ile bir araya gelmediklerini, evlilik birliğinin fiilen devam ettirilmediğini, müvekkiline davacı karşı davalı tarafından halihazırda ödenenen 500,00 TL nafakanın bulunduğunu, ancak karar tarihinden bu yana 3 yıl geçtiğini, müvekkilinin, evlilik birliği süresince üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ancak davacı karşı davalının sürekli olarak evlilik birliğini sonlandırma yoluna gidip üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmede ihmalkar davrandığını, müvekkilinin evlilik birliğini devam ettirmek için çabaladığını ancak davalının buna yanaşmadığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile 30.000,00 TL manevî tazminatın davacı karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine, hükmedilecek nafakaya her yıl ÜFE oranında arttırım yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı karşı davacı kadın vekili süresinde verdiği ikinci cevap ve kendi davasında cevaba cevap dilekçesi ile özetle; davacı karşı davalı erkeğin kusurunun daha ağır olduğunu, almış olduğu nafakanın az olduğunu, müvekkilinin evliliği boyunca kişilik haklarının zedelendiğini, davacı karşı davalı erkeğin evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumluluklardan kaçındığını, müvekkiline olumsuz davrandığını belirterek karşı dava dilekçesindeki taleplerini tekrar etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, fiili ayrılık nedeni ile boşanma koşullarının oluştuğu, davacı karşı davalı erkeğin aynı iş yerinde çalışan başka bir kadınla ilişkisinin olduğunun sabit olduğu, eşinin bakım ve ihtiyaçları ile ilgilenmediği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı karşı davalı erkeğin kusurlu olduğu, erkeğin davasında 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası koşullarının oluştuğu gerekçeleri ile davacı karşı davalı erkeğin fiili ayrılığa ilişkin boşanma davası ile davalı karşı davacı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları uyarınca boşanmalarına, kadının herhangi bir işi olmaması ve boşanma ile yoksulluğa düşecek olması nedeni ile davalı karşı davacı kadının yoksulluk nafakasına ilişkin talebinin kısmen kabulü ile aylık 700,00 TL nafakanın karar tarihinden itibaren davacı karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, kadının kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile 20.000,00 TL manevî tazminatın kararın kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı karşı davalı erkekten alınarak davalı karşı davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı karşı davacı kadın vekili, fiili ayrılığa ilişkin boşanma koşullarının oluşmadığını, davacı karşı davalı erkeğin hem yaşlılık hem de maluliyet aylığı aldığını belirterek erkeğin davasının kabulü, yoksulluk nafakası ve manevî tazminat miktarları yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı karşı davalı erkek vekili, davalı karşı davacı kadının dilekçeler aşamasında sadakatsizlik vakıasına dayanmadığını, mahkemeye sunulan fotoğraflara da delil olarak dayanmadığını, dilekçelerinde iddia ettiği hiçbir hususu ispatlayamadığını, kişilik haklarına yapılan bir saldırı bulunmadığını belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen manevî tazminat yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı karşı davalı erkek vekili her ne kadar diğer tarafın sadakat yükümlülüğünün ihlali vakıasına dayanmadığını iddia etmiş ise de; davalı karşı davacı kadın vekilinin cevap ve karşı dava dilekçesinde daha önce görülüp ret ile sonuçlanan ... 1.Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin dosyasının bu dosya içerisine alınmasını talep ettiği ve o dosyaya delil olarak dayandığı anlaşılmakla belirtilen dava dosyasındaki vakıalara da dayandığının kabulünün gerektiği, nitekim önceki ret ile sonuçlanan dava dosyasında kadının diğer tarafın sadakat yükümlülüğünün ihlali vakıasına dayandığı, hatta bu konuda bir kısım tanıkların beyanda da bulundukları, artık eldeki dosyada davalı karşı davacı kadının sadakat yükümlülüğünün ihlali vakıasına dayanmadığının kabul edilemeyeceği, erkeğe mahkemece yüklenen kusur vakıalarının hükme esas alınabilecek yeterlilikte ispatlandığı, mahkemece belirtilen şekilde erkek tam kusurlu bulunarak her iki davada da boşanma kararı verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, belirlenen miktarların tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumlarına, paranın alım gücüne, ihtiyaç ve gelirlere, kişilik haklarının ihlali ve ihlalin ağırlığına uygun belirlendiği gerekçeleri ile her iki tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili ve katılma yoluyla davacı karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı karşı davacı kadın vekili, fiili ayrılığa ilişkin boşanma koşullarının oluşmadığını, davacı karşı davalı erkeğin hem yaşlılık hem de maluliyet aylığı aldığını, tedbir nafakası talepleri karara bağlanmadan sadece yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yoksulluk nafakası ve manevî tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek erkeğin davasının kabulü, yoksulluk nafakası ile manevî tazminat miktarları ve tedbir nafakasına hükmedilmemesi yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davacı karşı davalı erkek vekili katılma yolu ile; davalı karşı davacı kadının dilekçeler aşamasında sadakatsizlik vakıasına dayanmadığını, mahkemeye sunulan fotoğraflara da delil olarak dayanmadığını, dilekçelerinde iddia ettiği hiçbir hususu ispatlayamadığını, kişilik haklarına yapılan bir saldırı bulunmadığını belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen manevî tazminat yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı karşı davalı erkeğin açmış olduğu fiili ayrılığa dayalı boşanma davası koşullarının oluşup oluşmadığı, davalı karşı davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın lehine manevî tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun`un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun`un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosyanın yapılan incelemesinde davalı karşı davacı kadının dilekçeler teatisi aşamasında davacı karşı davalı erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğine ilişkin vakıaya dayanmadığı, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinde önceki ret ile sonuçlanan dava dosyasında davalı karşı davacı kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal vakıasına dayandığı hatta bu konuda bir kısım tanıkların beyanda bulundukları, böylece eldeki dosyada davalı karşı davacı kadının sadakat yükümlüğünü ihlal vakıasına dayanmadığının kabul edilemez olduğu kabul edilmişse de; davacı karşı davalı erkek tarafından açılan ve reddedilen dayanak boşanma davasında da davalı karşı davacı kadının dilekçeler teatisi aşamasında sadakatsizlik vakıasına dayanmadığı, tahkikat aşamasında dosyaya sunduğu bir dilekçede davacı karşı davalı erkeğin Özlem adında bir kadınla birlikte olduğunu öğrendiğini beyan ettiği, ayrıca kararın gerekçesinde de davacı karşı davalı erkeğe herhangi bir kusur yüklenmediği, sadece davalı karşı davacı kadının bir kusurunun olmadığı gerekçesi ile davanın reddedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı erkeğe sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği vakıasının yüklenmesi hatalıdır. 4721 sayılı Kanun`un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasında boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği düzenlenmiştir. Yukarıda sayılan kusurdan başka Mahkemece kabul edilen ve davacı karşı davalı erkekten kaynaklanan evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylar davalı karşı davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. 4721 sayılı Kanun`un 174 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki koşullar davalı karşı davacı kadın yönünden gerçekleşmemiştir. O halde, davalı karşı davacı kadının manevî tazminat talebinin reddine karar verilecek yerde kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı karşı davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı karşı davacı kadın vekilinin lehine tedbir nafakası hükmedilmemesine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a)Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının manevî tazminat ve yoksulluk nafakası miktarı yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,
b)İlk Derece Mahkemesi kararının manevî tazminat yönünden erkek yararına, yoksulluk nafakası miktarı yönünden ise kadın yararına BOZULMASINA,
c) Taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.