"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/45 E., 2022/1829 K.
DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...
DAVALI-DAVACI : ... ... vekili Av. ...
DAVA TARİHİ : 27.09.2018 - 18.03.2019
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 11. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/1808 E., 2020/498 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hükmün kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı-davalı erkek vekili dava dilekçesinde ve süresinde verdiği asıl davada cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı kadının henüz taraflar iki aylık evliyken habersiz şekilde müşterek konutu terk ettiğini, gerek nişan gerekse düğün günü davalı ve ailesinin son derece olumsuz tavırlarının olduğunu, davalının düğün günü davacı ve ailesine ağır hakaret ve küfürler ettiğini, sorunların evlilik birliğinin kurulmasından sonra da devam ettiğini, davalının asılsız iddialar ile davacıyı suçladığını, hakaretlere devam ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini ve nihayetinde de habersiz şekilde evi terk ettiğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davalı- davacı erkek vekili süresinde verdiği birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarının doğru olmadığını, kadının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü iddia ve somut vakıaların aynısını dava dilekçesinde ileri sürdüğünü, karşı dava açma hakkı varken bu davayı açtığını, derdestlik itirazında bulunduklarını, kadının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin problemli geçtiğini, düğün günü yaşananlara kadının kaprisleri ve olağan dışı isteklerinin neden olduğunu, müvekkilini esnaf ve komşularının önünde küçük düşürdüğünü, kadının evi terk ettiğini, sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkiline ve ailesine küfür ve hakaretler ettiğini, öncelikle davanın usulden reddine, kabul edilmemesi halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı kadın vekili süresinde verdiği asıl davada cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin iddialarının doğru olmadığını, davacı ve ailesinin gelin alma ve düğün sırasında sorun çıkarttıklarını, müvekkilini kardeşini darp ettiklerini, müvekkiline hakaret ettiklerini, evliliğin ilk haftasında yaşanan tartışma sonrasında davacının, müvekkilini evden kovduğunu, çenesini sıkıp hırpaladığını, şiddet uyguladığını, bu nedenle etraftan yardım istemek zorunda kaldığını, davacının ikna etmesi ve eşini sevmesi nedeniyle şikayetçi olmadığını, davacının agresif olduğunu, yoktan yere bahaneler üreterek müvekkiline şiddet uyguladığını, evi ... zorladığını, evi boşalttığını savunarak ve iddia ederek davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı erkeğin öfke kontrol problemi bulunduğunu, kavgalarda eşyalara zarar verdiğini, müvekkiline karşı psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddet uyguladığını, evlilik birliği içerisinde olan biten her şeyi kendi ailesine aktardığını, ailesinin müvekkilini aşağılamasına sessiz kaldığını, müvekkilinin ailesiyle görüşmesini kısıtladığını, telefon görüşmelerinde dahi yanında olmak istediğini, eve harçlık bırakmayarak ekonomik şiddet uyguladığını, çıkan tartışmalarda ağır hakaretler ederek müvekkilini evden kovduğunu, müvekkilini evden ayrılmasını sağlamak amacıyla evde yemek yemesine izin vermeyerek aç bıraktığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, müvekkili lehine lehine 30.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının nedensiz yere evden gitmesinin hayatın olağan akışına uygun görülmediği, şiddete maruz kalması ve evde yiyecek bulunmaması nedeniyle evden ayrıldığı konusunda Mahkemede kanaat oluştuğu, erkeğin fiziksel ve ekonomik şiddeti ile daha ağır kusurlu olduğu; kadının ise erkek ve ailesine yönelik olumsuz söz ve davranışları nedeniyle az kusuruyla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı belirtilerek her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına; kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle tarafların evlilik süresi, kadının yaşı gözetilerek kadın lehine bir defaya mahsus 12.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, kadın yararına yasal koşulları oluşmakla 5.000,00 TL maddî ve 5.000,00 TL manevî tazminata, ağır kusurlu erkeğin tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadının kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddi gerektiğini, nafakanın fahiş olduğunu, müvekkilini tazminat taleplerinin reddedilmesinin doğru olmadığını belirterek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, tazminat ve nafakaların az olduğunu, tazminatlara ilişkin kararın gerekçesiz olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, tazminat ve nafakalar ile ilgili gerekçesiz olarak karar verilmesi ve miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile fiili ayrılık sırasında yapılan görüşme sırasında kadının, erkeğin fiziksel şiddetine maruz kaldığı, sonrasında kadının birleşen davayı açtığı ve fiziksel şiddete usulünce dayanıldığı, buna göre fiziksel şiddetin erkek aleyhine kusur olarak verilmesinde yanlışlık bulunmadığı; tarafların karakolluk oldukları olay sonrası barıştıkları ve evliliğin bir süre daha devam ettiği; bu barışma öncesi kadının erkek ve ailesi aleyhine gerçekleştirdiği iddia edilen olumsuz söz ve davranışların erkek tarafından affedildiğinin ya da en azından hoşgörü ile karşılandığının kabul edilmesi gerektiği, fiili ayrılığa kadar gerçekleşmiş yeni bir olumsuz söz ve davranış açıkça ispatlanmadığı, bu nedenle kadına kusur olarak verilen bu eylemlerin kusur belirlemesinden çıkarılması gerektiği; yine bu barışmadan sonra erkeğin, kadını evi terk etmek zorunda kalacak şekilde yiyeceksiz bıraktığı ve bu şekli ile ekonomik şiddet uyguladığı iddiasının da barışma sonrası süreci gören tanık bulunmadığından ispatlanmış sayılamayacağından erkek aleyhine bu eylemden kaynaklanan kusur verilmesinin doğru olmadığı ve kusur belirlemesinden çıkarılması gerektiği; barışma sonrası erkeğin kadını evi ... zorlayacak eylemi ispatlanmadığından, kadın aleyhine usulünce dayanılan evi terk eyleminin kusur olarak verilmesi gerektiği; sonuç olarak kadının evi terk ettiği; erkeğin ise birleşen davadan önce fiili ayrılık döneminde yapılan görüşme sırasında kadına fiziksel şiddet uyguladığı, ancak netice itibarıyla erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu belirtilerek tarafların kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurularının kısmen kabulüne, kusurun düzeltilmesine; kadın yararına hükmolunan tazminatların az olduğu gerekçesiyle kadının tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş; erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ise ağır kusuru dikkate alındığında reddedilmesinde yanlışlık bulunmadığı; tarafların ispatlanmış kusurları dikkate alındığında kadının eşit yada ağır kusuru ispatlanmadığından ve kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde düzenli bir geliri bulunmadığından lehine yoksulluk nafakası verilmesinde ve evli kalınan sürenin kısalığı dikkate alındığında nafakanın toptan olarak takdiri ve miktarında yanlışlık bulunmadığı, kadın yararına tedbir nafakası takdirinin doğru olduğu ve miktarının yerinde olduğı belirtilerek tarafların diğer istinaf talepleri ise esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin hatalı olduğunu, kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulünün hatalı olduğunu, tazminatların artırılmasının doğru olmadığını belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar, yönünden bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflar arasında görülen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat ve nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkeğin tazminat taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 176 ncı maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.