Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10798 E. 2023/1531 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, tedbir ve iştirak nafakası miktarı ile vekâlet ücreti hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silifke Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne gerekçenin düzeltilmesine, sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı kadın ile fikren ve ruhen anlaşamadıklarını, eşinin yüzüne karşı sert hareketlerde bulunduğunu, evliliğin çekilmez hal aldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin annesine verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı boşanma davasını kabul ettiğini, müşterek çocuğun velâyetinin kendisine verilmesi gerektiğini, kendisi için nafaka ve tazminat talebi bulunmadığını, müşterek çocuk için aylık 700,00 TL nafaka talep ettiğini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her iki tarafın da birbiri için karşılıklı özeni ve gayreti göstermedikleri, evliliğin devamının taraflardan beklenemeyeceği, ayrı yaşayan çiftin yeniden bir araya gelmelerinin mümkün görülmediği, fiilen bitmiş olup kayıt üzerinde kalan çiftin evliliğinin sona erdirilmesinin gerek taraflar ve gerekse sağlıklı bir toplum yapısı için gerekli olduğu, evliliğin korunmasında gerek eşler, gerekse müşterek çocuk yönünden bir yararın kalmamış olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduğu, tarafların sosyo ekonomik durumları değerlendirildiğinde, davacı hakkında yapılan araştırmada, Karayollarında şoför olarak çalıştığı, 3.500,00 TL aylık kazancının olduğu, başkaca bir gelirinin olmadığı, oturduğu evin kendisine ait olduğu kira ödemediği, bakmakla sorumlu olduğu 11 yaşında oğlu olduğu, üzerine kayıtlı bir motosiklet ve evi olduğu, çalışmasına fiziksel engelinin bulunmadığı, davalı hakkında yapılan araştırmada, şahsın baharatçıda çalıştığı, 1.600,00 TL aylık kazancının olduğu, başkaca bir gelirinin bulunmadığı, oturduğu evin kendisine ait olduğu, üzerine kayıtlı 2006 model otomobil olduğu, çalışmasına fiziksel engelin olmadığının belirtildiği, bu kapsamda davalı kadının iştirak nafakası talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, davacı tarafça dava dilekçesi sunulmasını müteakip davalı kadın tarafından cevap dilekçesi sunulduğu, dilekçeler teatisinin bu şekilde sonlandığı, davalı kadının bu süreçten sonra 03.08.2018 tarihinde sunduğu beyan dilekçesi ile cevap dilekçesinden başkaca vakılara dayandığı, savunmasını ve taleplerini genişlettiği, maddî manevî tazminat, yoksulluk nafakası talebinde bulunduğu, davalı kadının 03.08.2018 tarihli beyan dilekçesindeki maddî, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri açısından açılmış bir karşı dava olmadığı, karşı tarafın muvafakati da bulunmadığı, bu talepler hakkında yargılama devam ederken ıslah da yapılmadığı, bu nedenle davalı kadının yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği belirtilerek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Halil'in velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile aylık 600,00 TL'ye çıkartılmasına, karar kesinleştiğinde aynı miktarın iştirak nafakası olarak devamına, davalı kadının yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri hususunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafından karşılanan toplam 535,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan tarife uyarınca 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesi ile davanın kabul edildiğini bu nedenle müvekkili aleyhine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği, talep ettikleri nafaka ve tazminatların boşanma davasının her aşamasında ileri sürülebileceğini, müvekkilinin evi olmadığını yargılama sırasında kiraya çıktığını, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında asli kusurun davacı erkekte olduğunu, ön inceleme aşamasından önce tüm delillerini bildirdiklerini, davacı tarafın itiraz etmediğini, dosya kapsamında toplanan deliller nazara alınmadan tarafların eşit kusurlu görülmesinin doğru olmadığını belirterek, kusur belirlemesi, müvekkili yararına hüküm altına alınan tedbir ile ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı, müvekkili yararına yoksulluk nafakası ve tazminata hükmedilmemesi, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemece tarafların karşılıklı olarak birbirlerine özen ve gayret göstermedikleri gerekçesiyle taraflar eşit kusurlu bulunarak davanın kabulüne karar verilmişse de davacı tarafın dava dilekçesinde böyle bir vakıaya dayanmadığı, davalı tarafın da cevap dilekçesinde herhangi bir vakıa ve delil bildirmediği, bu vakıadan dolayı taraflara kusur yüklenmesinin hatalı olduğu ancak davacı tarafın herhangi bir istinaf başvurusunun bulunmaması nedeniyle davacı erkeğe yüklenen kusurun kesinleştiği, davalı kadına yüklenilebilecek bir kusur bulunmadığı, davalı tarafın cevap dilekçesinde kendisi için nafaka ve tazminat talebi olmadığını açıkça bildirdiği, süresinden sonra verdiği dilekçe ile nafaka ve maddî- manevî tazminat talebinde bulunduğu, bu konuda açılmış karşı bir davası bulunmadığı, açıkça bir ıslah talebinin de olmadığı, mahkemece davalı tarafın yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü dikkate alındığında kadın ve çocuk yararına takdir edilen tedbir nafakası miktarının düşük olmadığı, davanın çekişmeli boşanma davası olduğu, davalı tarafın davayı kabulünün sonuç doğurmayacağı mahkemece davacı haklı bulunarak davanın kabulüne karar verilmesi nedeni ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davada haksız çıkan davalı taraftan tahsiline karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davalı kadın vekilinin kusur yönünden istinaf başvurusunun kabulüne, boşanmaya yol açan olaylarda davalı kadının kusursuz olduğunun tespitine, davalı tarafın sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu belirterek, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2. Davalı erkek vekili tarafından katılma yolu ile temyiz dilekçesinde Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğu yönündeki kabulünün usule ilişkin gerekçeler ile tek taraflı düzeltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı kadının karşı davası bulunmamasına rağmen kusurlu eşe karşı bir karşı dava varmışcasına davasının kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalının boşanma davası olmadan kusursuz olduğu belirtilerek boşanma kararı verilemeyeceğini belirterek, kusur belirlemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi ile davalı kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası ile ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı ile vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü, 175 inci, 182 inci maddesi, 328 inci, 330 uncu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.