"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1603 E., 2022/1689 K.
DAVA TARİHİ : 31.10.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Avanos Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2018/405 E., 2021/675 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin çalışarak ve çocuk yardımı ile birikimi olduğunu, davalı adına edinilen 7875 parsel sayılı taşınmazın edinilmesine katkısının olduğunu belirterek; müvekkilinin taşınmaza olan katkısının karşılığı olarak bilirkişi incelemesi sonucunda belirlenecek bedelin yasal oranda tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 11.12.2018 tarihli (cevap dilekçesi sunulmadan önce sunulan) dilekçesinde; davalı adına kayıtlı taşınmazın parsel numarasının yanlış yazıldığını, taşınmazın 7860 parsel sayılı taşınmaz olduğunu, taşınmazı davalının muvazaalı olarak önce babasına, sonra da yakın arkadaşı ...'e devrettiğini öğrendiklerini, taşınmazı mal kaçırma amacıyla devrettiğini, davalının ailesinin taşınmazda oturmaya devam ettiğini, her ne kadar bedel davası açmışlarsa da taşınmaz devredildiğinden dava talebini düzelttiklerini belirterek; muvazaalı satışın ve tapunun iptali ile katkı payı oranında hissenin müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde tespit edilecek tutarın müvekkiline iadesini talep etmiştir.
3. Davacı kadın vekili 11.04.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında; dava dilekçesini tekrar ettiklerini, talebin muvazaalı satışın ve tapunun iptali, aynı zamanda katkı payı oranında müvvekili hissesine düşen oranın iadesine yönelik olduğunu, gelen tapu kayıtlarının muvazaalı satış iddiasının ispatı niteliğinde olduğunu beyan etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının katkısı ile edinilmiş bir mal olmadığını, müvekkilinin taşınmazı ortak giderleri karşılamak için sattığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı erkek vekili 11.04.2019 tarihli ön inceleme duruşmasında; devir işleminin davadan çok önce yapıldığını, satışın gerçek satış olduğunu, davacının taleplerini kabul etmediklerini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,taşınmazın boşanma davasından uzun süre önce satıldığı, eşin katılma alacağını azaltma kastıyla satıldığına dair herhangi bir delil olmadığı, tanıkların bu hususta bilgisinin de olmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; davalının süresinde ve usulüne uygun delil bildirmediği halde sonradan keşif sırasında tanık dinlettiğini, dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve katkı payına tekabül eden tutarın müvekkili adına tescil talebinin değerlendirilmediğini, muvazaa iddiasının ispatlandığı halde dikkate alınmadığını, tarafların 2011 yılından itibaren ayrı yaşamaya başladıklarını, davalı erkeğin taşınmazı 2011 tarihinde muvazaalı olarak sattığını, bilirkişi raporunun yerinde olmadığını, eksik inceleme ve araştırmayla karar verildiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 7860 parsel sayılı taşınmazı 05.05.2008 tarihinde satın aldığı, davalının 28.11.2011 tarihinde ... K.'ye sattığı; davacı vekilinin 11.12.2018 tarihli dilekçe ile taşınmazın parsel numarısanda maddi hata yapıldığını belirterek taşınmazın parsel numarasını düzelttiği, bu dilekçede ayrıca taşınmazın satıldığını müvekkilinin bilmediğini, davalının muvazaalı olarak taşınmazı devrettiğini ileri sürerek öncelikle taşınmazın tapusunun iptali ile katkı payına tekabül eden miktarın tapusunun müvekkili adına tescilini olmadığı takdirde katkı payı alacağı talep ettiği; davacının bu dilekçesini cevap dilekçesi sunulmadan önce ibraz ettiği, dolayısıyla cevaba cevap dilekçesi olmadığı gibi davanın ıslah edildiğinin de belirtilmediği için ıslah dilekçesi de olmadığı, davalının cevap dilekçesinin davacı vekiline tebliğinden sonra cevaba cevap dilekçesi de sunulmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun ) 141 inci maddesi uyarınca ancak cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebileceği yahut değiştirebileceği, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirilemeyeceği, bunun istisnasının ise ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati olduğu; davacının bahsi geçen dilekçesinin cevaba cevap dilekçesi yada ıslah dilekçesi mahiyetinde olmadığı, taşınmaz parsel numarasındaki maddi hatanın düzeltilmesi mahiyetinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince içeriğindeki iddiaların değerlendirmeye alınmamasında usuli bir hata bulunmadığı; bunun yanında İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere taşınmazın tasfiye tarihinden yaklaşık 6 yıl önce devredildiğinden taşınmazın tasfiyeye esas alınmasının mümkün olmadığı, İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; dilekçelerin teatisi aşamasında talep sonucunun serbestçe genişletilip değiştirilebileceğini, davanın ıslah edilmesine gerek olmadığını, davacının ek dilekçe ile talep sonucunu değiştirebileceğini, 6100 sayılı Kanun'un 141 inci maddesinde sürenin dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra başlayacağını, Bölge Adliye Mahkemesinin 28.11.2018 tarihli dilekçedeki talebinin hatalı olarak dikkate alınmadığını; davalının süresinde ve usulüne uygun delil bildirmediği halde sonradan keşif sırasında tanık dinlettiğini, dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, muvazaa nedeniyle tapu iptali ve katkı payına tekabül eden tutarın davacı adına tescil talebinin değerlendirilmediğini, muvazaa iddiasının ispatlandığı halde dikkate alınmadığını, tarafların 2011 yılından itibaren ayrı yaşamaya başladıklarını, davalı erkeğin taşınmazı 2011 tarihinde muvazaalı olarak sattığını, bilirkişi raporunun yerinde olmadığını, eksik inceleme ve araştırmayla karar verildiğini belirtilerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iddianın değiştirilmesinin yasağının kapsamı, talep, hukuki nitelendirme, eklenecek değer ve ispatı noktasında toplanmaktadır. Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 26 ncı maddesi, 33 üncü maddesi, 126 ve devamı maddeleri, 140 ve 141 inci maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 716 ncı maddesi; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. 6100 Sayılı Kanun'un 141 nci maddesinin birinci fıkrasında ''... Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. ...', aynı maddenin ikinci fıkrasında da '... İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır. ...' şeklinde, iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı ile istinası düzenlenmiştir.
2. 6100 sayılı Kanun'un 176 ve devamı maddelerinde de ıslah müessesi düzenlenmiş olup düzenlemelere göre taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve ıslahın bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuracağı düzenlenmiştir (6100 sayılı Kanun md. 176/1, 179/1).
3. Somut olayda, Mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, dava dilekçesinin davalıya 05.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacı kadın vekilinin 11.12.2018 tarihli dilekçesinde taşınmazın eklenecek değer olduğu iddiası ile taşınmaz kaydının iptali ile davacı adına tescilini, mümkün olmaması halinde alacak talebinde bulunduğu, cevap dilekçesinin 18.12.2018 tarihinde sunulduğu, ön inceleme duruşmasında hukuki uyuşmazlığın taşınmaz kaydının iptali ile tescili, mümkün olmaması halinde alacak olarak tespit edildiği, yurtdışı boşanma kararına göre tarafların Ekim/2011 tarihinden beri ayrı yaşadıkları, tasfiye konusu taşınmazın davalı tarafından 28.11.2011 tarihinde satıldığı anlaşılmakla; 6100 sayılı Kanun'un 141 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra başladığından, Mahkemece dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında davacı vekili tarafından sunulan 11.12.2018 tarihli dilekçenin iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamında olduğunun kabulü hatalı ise de, mal rejiminin tasfiyesi isteğinde bulunan eşe ya da mirasçılarına tanınan hak ayni olmayıp şahsi alacak hak niteliğinde olduğundan tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesi yerindedir. O halde, Mahkemece, davacı vekilinin 11.12.2018 tarihli dilekçesi dikkate alınarak davacının eklenecek değer iddiası yönünden dosya kapsamındaki tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.