Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10846 E. 2023/1526 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller ve tarafların beyanları değerlendirilerek, evlilik birliğinin temelden sarsılmasında kadının ağır, erkeğin ise hafif kusurlu olduğuna dair Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1946 E., 2022/1457 K.

DAVACI- DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI- DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 23.02.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/375 E., 2021/632 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasında Bölge Adliye Mahkemesinin gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının kısmen kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının davasının reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile karşı davanın da kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı kadının belirsiz mesai ile çalıştığını, sürekli eve geç geldiğini, bu nedenle aile düzeninin sağlanamadığını, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, 14.08.2018 tarihinde ortak haneyi terk ettiğini, babasının evine gittiğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı karşı davalı erkek vekili karşı davaya ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı kadının 5-6 yıldır başkası ile gönül ilişkisi yaşadığını, birlikte yatmaktan kaçınan tarafın davalı karşı davacı kadın olduğunu, karşı tarafın iddiasının aksine tüm ziynetleri kadının aldığını iddia ederek, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, erkeğin sürekli tartışma çıkardığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin çalışmasına engel olmak için babası ile birlikte müvekkilini tehdit ettiğini, müvekkiline iftira attığını, sözlü ve fiili baskılarda bulunduğunu, evlendikten sonra eş olma durumunun gerçekleşmediğini, eşi ile birlikte yatmaktan kaçındığını, ziynetlerini aldığını iddia ederek, erkeğin davasının reddine karar verilerek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık. 2.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000 TL maddî, 250.000 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 20.12.2018 tarih ve 2018/143 esas, 2018/973 karar sayılı kararı ile dosya kapsamı ve dinlenen tanık anlatımlarına göre kadının çalıştığı işyerinden haftanın 2. veya 3. günü saat 21.00 veya 22.00 sularında işten çıktığı, davalı karşı davacı kadının yabancı bir erkek ile oturup, görüşmek ve sohbet etmek sureti ile görüldüğü, başka bir günde yabancı bir erkek ile el ele görüldüğü, böylelikle davalı karşı davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalı karşı davacı kadın vekili tarafından müvekkilinin çalışmasına eşi tarafından izin verilmediği iddia edilmiş ise de; dinlenen tanık anlatımlarının bu hususu doğrulamadığı, dosyaya sunulan whatsapp mesajlarında ise tehdit niteliği taşıyan bir ifadenin bulunmadığı, davacı karşı davalı erkeğe yüklenebilecek bir kusurun olmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı karşı davacı kadının tam kusurlu olduğu, bu kapsamda davalı karşı davacı kadının maddî-manevî tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davalı karşı davacı kadının davasının reddine, davacı karşı davalı erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı karşı davacı kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 26.05.2021 tarih ve 2019/453 Esas, 2021/905 sayılı kararı ile davalı karşı davacı kadının karşı davasında peşin harcın yatırılmadığı, davalı karşı davacı tarafa eksik harcın ikmali için süre verilmesi, harcın ikmal edilmesi halinde esasa ilişkin karar verilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, harç eksikliğini ikmali sonrasında esasa ilişkin hüküm kurulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamı ve dinlenen tanık anlatımlarına göre kadının çalıştığı işyerinden haftanın 2. veya 3.. günü saat 21.00 veya 22.00 sularında işten çıktığı, davalı karşı davacı kadının yabancı bir erkek ile oturup, görüşmek ve sohbet etmek sureti ile görüldüğü, başka bir günde yabancı bir erkek ile el ele görüldüğü, böylelikle davalı karşı davacının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalı karşı davacı kadın vekili tarafından müvekkilinin çalışmasına eşi tarafından izin verilmediği iddia edilmiş ise de; dinlenen tanık anlatımlarının bu hususu doğrulamadığı, dosyaya sunulan whatsapp mesajlarında ise tehdit niteliği taşıyan bir ifadenin bulunmadığı, davacı karşı davalı erkeğe yüklenebilecek bir kusurun olmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı karşı davacı kadının tam kusurlu olduğu, bu kapsamda davalı karşı davacı kadının maddî-manevî tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davalı karşı davacı kadının davasının reddine, davacı karşı davalı erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı karşı davacı kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin birliğin temelinden sarsılmasında kusurunun bulunmadığını, asıl kusurun davacı karşı davalı erkekte olduğunu, müvekkili hakkında sanki eşini aldatıyormuş gibi haksız ithamlarda bulunulduğunu, çalışmasının engellendiğini, erkek tarafından atılan "altınlarımızı getir, bu işi televizyona kadar taşırım, el ilanı bastırırım" şeklindeki mesajlarının mahkemece şantaj olarak kabul edilmemesinin kabul edilemez olduğunu, müvekkilinin hiç bir tahriki olmadığını, dava dilekçesinde müvekkili hakkında sadakatsizlik iddiasında bulunulmadığını belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği, erkeğin ise kadını tehdit ettiği, kadının diğer iddialarının ise ispatlanmadığı, bu kapsamda birliğin temelinden sarsılmasında kadının ağır, erkeğin hafif kusurlu olduğu gerekçesi ile kadın vekilinin kusur belirlemesine ve reddedilen davasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, kadının sabit ve düzenli geliri olması nedeni ile kadının tedbir nafakası talebinin reddine, kadının bu yöndeki istinaf talebinin reddine, tarafların tespit edilen kusurlu davranışları nazara alınarak ağır kusurlu olan davalı davacı kadının maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olması nedeni ile davalı davacı kadının maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakası talebinin reddine ilişkin istinaf talebininin reddedildiği gerekçesi ile kadının kusur belirlemesine ve kadının reddedilen davasına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduklarının tespitine, kadının davasının da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davalı karşı davacı kadının tedbir nafakası talebinin reddine, davalı karşı davacı kadın vekilinin sair yönlere ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kabulü kararının hatalı olduğu, müvekkili tarafından karşı tarafın sadakatsizlik yaptığının tespit edilmesi üzerine, kadına sadakatsizlik yaptığı kişinin kimlik bilgilerinin gönderilmesi üzerine, müvekkili ile alay edercesine konuşulduğunu, karşı tarafın tek amacının maddî kazanım sağlamak olduğunun anlaşıldığını, bu tahrik edici ve alaycı ifadelerden sonra dava açıldıktan sonra müvekkilinin "altınlarımızı getir, bu işi televizyona kadar taşırım el ilanı bastırırım" şeklinde tepki niteliğinde ifadeler kullandığını, bu sözün tehdit niteliği olmadığını, tepki niteliğinde olduğu, aksi durumda dahi dava tarihinden sonra meydana gelen olayın hükme esas alınamayacağını belirterek, kusur belirlemesi ve kadının davasının kabulü yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu, müvekkilinin sadakatsizliğinin ispat edilmediği, 5-6 yıldır sadakatsiz olduğu ileri sürülen müvekkili hakkında boşanma davası açılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava dilekçesinde bu yönde hiçbir iddia bulunmadığını, sadakatsizlik iddiasının iftiradan ibaret olduğu, karşı davada dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınmadığını, birliğin erkeğin tam ve ağır kusuru ile sona erdiğini, talep ettikleri nafaka ve tazminatlarının reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tedbir ve yoksulluk nafakası takdiri için kusur durumunun dikkate alınmayacağını belirterek, kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, reddedilen nafaka ve tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesi ile davalı karşı davacı kadın yararına nafaka ve tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü ve 175 inci maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.