Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10916 E. 2023/2005 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur durumu, velayet, nafaka ve tazminat hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenlerin kararı bozmayı gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek, temyiz edilen karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının düzenli bir işi olmadığını, müvekkiline sözel ve fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, ortak konuttan zaman zaman gidip bir kaç hafta gelmediğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ailesi ile yaşamaya zorladığını, hamilelik sürecinde ilgisiz kaldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000 TL maddî ve 50.000 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, evliliğin bitmesini gerektirecek bir durumun olmadığını, iddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkilinin eşini ve çocuğunu sevdiğini, davacı kadının müvekkilini aşağıladığını, hakaret ettiğini, kıskanç olduğunu, kapının önüne koymakla tehdit ettiğini, kovduğunu, evdeki eşyaları alarak gittiğini, asıl kusurlu olanın davacı kadın olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin düzenli bir çalışma hayatının olmadığı, işinde sebat etmediği, eve gelmemezlik yaptığı, bazen de geç geldiği, eşinin gebelik sürecinde, doğumda ve doğum sonrası yaşanan sağlık sorunlarıyla ilgilenmediği, davacıyı kontrollere götürmediği, hastahanede kalınan süreçte kadına destek olmadığı, bakımıyla alakadar olmadığı, davacı kadının ise eşini sözlü olarak evden kovduğu, eve almayacağını dile getirdiği, hakaret içerikli mesajlar attığı boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, ortak çocuğun ayrı yaşanılan süreçte anne yanında kalıyor oluşu, yaşı gereği anne bakım ve ilgisine muhtaç oluşu, alıştığı düzenin korunması gerektiği, annenin velâyeti almasına engel bir durum bulunmaması da gözetilerek yaşı küçüğün velâyeti davacı anneye verilerek baba ile müşterek çocuk arasındaki bağın kopmaması, babanın da çocuğuyla görüşme hakkı olması, babalık duygusunun tatmini için çocuğun yaşına göre baba ile kişisel ilişki tesis edildiği, tarafların ekonomik durumu ve müşterek çocuğun yaşı itibariyle ihtiyaçları düşünülerek nafaka yükümlüsü babanın da ekonomik mahvına sebep olmamak kaydıyla anne velâyetine alınan çocuk için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı kadın yararına uygun miktarda maddî tazminata hükmedildiği, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda kadın az kusurlu olduğu, toplanan delillerde kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, evli olarak geçirdikleri süre, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına bir miktar manevî tazminata hükmedildiği, taraflar hakkında düzenlenen kolluk araştırmaları ve tanık anlatımları ile mal varlığı sorgulamaları incelendiğinde davacı kadının boşanmak ile yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek davacı kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası takdir edildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davacı kadın yararına aylık 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece sadece davacının tanık beyanlarının hükme esas alındığını, müvekkilinin davacı kadının doğumu ile ilgilenmemesi kusurunun ispatlanmadığını, müvekkilinin covid rahatsızlığı geçirdiğini, karantinada olduğunu, davacı tanığı Nazlı'nın davacının kızkardeşi olduğunu ve yanlı beyanda bulunduğunu, müvekkilinin tanıklarının beyanlarının görmezden gelindiğini, dosyaya sundukları davacı kadın evden kovmasına ve hakaretine ilişkin delillerin görmezden gelindiğini, müvekkilinin ağır kusurlu bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin eşine ve çocuğuna büyük bir sevgi beslediğini, asıl kusurun davacı kadında olduğunu, boşanma, velâyet, nafaka ve tazminat kararlarına itiraz ettiklerini belirterek, hükmün tamamı yönünden ilk derece mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirtilerek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile davacı kadın ile ortak çocuk yararına hüküm altına alınana nafakaların koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.