"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tosya Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, kadının açtığı ziynet alacağı davasının da kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar ile ziynet alacağı davası yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün gerekçesizlik nedeniyle karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyet ve kişisel ilişkiye ilişkin kısımları hariç kaldırılarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davada konusuz kalan boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, fer'îlerine ve ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların evliliklerinin davalının kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, erkeğin eşine ve ortak çocuğa sözel, psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, saldırgan ve dengesiz davrandığını, hakaret ettiğini, aşağıladığını, toplum içinde hakaret edip küçük düşürdüğünü, eşinin ve engelli ortak çocuğun sofrada kendisi ile birlikte yemek yemesine izin vermediğini, midemi bulandırıyorsunuz, ikinizden de nefret ediyorum, defolup gidin evimden dediğini, tehdit ettiğini, ortak çocuğa ve kadına fiziksel şiddet uyguladığını, aşırı cimri davrandığını, çocuğun ihtiyaçlarını ve tedavi masraflarını karşılamadığını, kadına herhangi bir eşya almadığını, eşi ve çocuğuna ilgi göstermediğini, kadına iftira attığını, yemek, temizlik ve kadınlık görevlerini yapmıyor diye kadını ailesine şikayet ettiğini, kadın istemediği zamanlar dahi zorla cinsel ilişkiye girdiğini, ters ilişkiye zorladığını, erkeğin annesinin de onun yaptıklarına ses çıkarmadığını, torunu evine geldiğinde her seferinde evden kovduğunu, cep telefonu ile yasak sitelere girip film izlediğini, ortak çocuk ile kadını evden kovduğunu, evin kilidini değiştirdiğini, eşini hırsızlıkla suçlayıp iftira attığını, son tartışmada hakaret edip kadını ve çocuğu evden kovduğunu, tarafların 2017 yılı mayıs ayından beri ayrı yaşadıklarını, düğünde kadına 7 adet büyük altın (gramse), 5 çeyrek altın, 2 küpe ve yüzük takıldığını, erkeğin bunları ev almak için harcadıklarını söyleyerek geri vermediğini beyanla, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 800,00 TL tedbir ve iştirak, kadın lehine aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, 7 adet büyük altın (gramse), 5 adet çeyrek altın, 2 adet küpe ve 1 yüzükten ibaret ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde 22.364,00 TL bedelinin yasal faizi ile birlikte kadına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddiaları kabul etmediklerini, evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, kadının kadınlık görevini ve sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, erkeğin zorla ters ilişkide bulunduğu iftirasını attığını, ortak çocuk ... yönünden engelli bakım aylığı ödendiğini, kadının erkeğin ikinci çocuk isteğine yanaşmadığını, hakaret ettiğini senden olacak çocuk senin gibi geri zekalı olur, bir daha senden çocuk doğurur muyum dediğini, evde temizlik ve yemek yapmadığını, istediği yerde gezdiğini, sen bana karışamazsın dediğini, çocuğun bakım aylığını ve erkeğin bıraktığı paraları giyim kuşam ve makyaj malzemelerine harcadığını, zamanının çoğunu arkadaşlarıyla kafeteryalarda ve telefon ile mesajlaşarak geçirdiğini, 0534 ... 90 29 no'lu telefon ile defalarca konuşup mesajlaştığını, apartman komşularının kadının çocuğa uyku hapı verip uyuttuğunu ve eve adam aldığını söylediklerini, erkek bu durumu kadına sorduğunda kadının hakaretler ettiğini seni sevmiyorum, istemiyorum, tiksiniyorum diyerek evden ayrıldığını, ziynetlerin kadının uhdesinde olduğunu, 5 adet gremise altın istirdatı talebi dışında taleplerinin reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, erkek lehine yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 11.04.2019 tarihli 2018/90 Esas, 2019/131 Karar sayılı kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda her iki tarafın da kusurunun bulunduğu, fakat erkeğin kusurunun daha ağır olduğu, kadının ise evi ile ilgilenmemesi, ütü, yemek yapmaması nedeniyle kusurunun hafif derecede olduğu gerekçesiyle, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk lehine aylık 150,00 TL olarak takdir edilen tedbir nafakasının aylık 300,00 TL'ye arttırılmasına, kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadın lehine aylık 150,00 TL olarak takdir edilen tedbir nafakasının aylık 300,00 TL'ye arttırılmasına, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 7.000,00 TL maddî ve 7.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine ve kadının ziynet eşyalarına yönelik talebinin kısmen kabulü ile, 7 adet gramse altın (18.921,00 TL), 4 adet çeyrek altın (1.081,20 TL), 1 adet küpe (285,48 TL) ve 1 adet yüzüğün (475,80 TL) aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde toplam bedeli olan 20.763,48 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili kusur belirlemesi, kadının boşanma ve ziynet alacağı davasının kabulü, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ve reddedilen tazminat talepleri yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 09.06.2021 tarihli 2019/1440 Esas, 2021/1056 Karar sayılı kararı ile; erkeğin ağır kusurlu olduğu belirtilmesine rağmen erkeğe yüklenen kusurların açıklanmadığı, kadına yüklenen kusurların tamamının karar gerekçesinde gösterilip gösterilmediğinin netleştirilmediği, bu durumda, mevcut gerekçenin 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanunu) aradığı anlamda istinaf denetimine elverişli gerekçe olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu haliyle kararın yeterli gerekçeden yoksun olup, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki unsurları içermediği, öte yandan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı sadece erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu ve erkek tarafından istinaf konusu edilmeyen karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik hükümlerin dosya kapsamında kesinleştiği, erkeğin karşı davasında verilen boşanma hükmünün istinaf edilmeksizin kesinleştiği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin bu davada verilen boşanma hükmü ile birlikte sona erdiği, bu durumda kadının davasının, boşanma yönünden konusuz kaldığı, kadının davasının konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre, yargılama giderlerinin ve bu kapsamdaki vekâlet ücretinin takdir ve tayin etmesi gerektiği, kabule göre de ortak çocuk ve kadın lehine takdir edilen aylık ayrı ayrı 150,00 TL tutarındaki tedbir nafakalarının aylık ayrı ayrı 300,00 TL'ye arttırılmasına karar verildiği halde, yapılan arttırımın dava tarihinden itibaren mi geçerli olacağı, yoksa karar tarihinden itibaren mi uygulanacağı hususunda tereddüt bulunduğu, kadın ve ortak çocuk lehine takdir edilen tedbir nafakalarının hangi tarihten itibaren aylık 300,00 TL olarak arttırıldığı hususunda denetim ve infaza elverişli hüküm kurulmamasının doğru olmadığı gerekçesiyle, erkek vekilinin istinaf başvuru talebinin kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm bölümünün, istinaf edilmeksizin kesinleşen karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyet ve kişisel ilişkiye ilişkin kısmı, hariç olmak üzere esası incelenmeksizin kaldırılmasına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin ortak çocuk ile yeteri kadar ilgilenmediği, engelli olan ortak çocuğun özel ilgi gerektiren bakımı, hastaneye götürülmesi gibi görevlerini yerine getirmediği, ortak çocuğa şiddet uyguladığı, kadının da ayağına basarak fiziksel şiddet uyguladığı, çalışmayan kadının ise çalışan eşi için yemek ve ütü gibi ev işlerini yapmadığı, erkeğin zina iddiasının ispatlanamadığı, erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, somut olayda talep edilen ziynetlerin varlığının sabit olduğu, ziynet eşyalarının erkek tarafından ev almak üzere bozdurulduğu ve bir daha geri verilmediği, kadın tanıklarının dört ya da beş çeyrek altın takıldığını beyan ettikleri, ispatlanan dört çeyrek altın yönünden değerlendirme yapıldığı gerekçesiyle, asıl davada konusuz kalan boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın lehine dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 300,00 TL'ye yükseltilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası devamına, ortak çocuk lehine hükmedilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 300,00 TL'ye yükseltilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak tahsiline, kadın lehine yasal faizi ile birlikte 7.000,00 TL maddî ve 7.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, kadının ziynet alacağı davasının kısmen kabulü ile 7 adet gramse altın (18.921,00 TL), 4 adet çeyrek altın (1.081,20 TL), 1 adet küpe (285,48 TL), 1 adet yüzüğün (475,80 TL) aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 20.763,48 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte kadına verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadın ve ortak çocuk lehine hükmedilen nafaka miktarlarının yetersiz olduğunu, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu, kadın lehine ziynet alacağına hükmedilmesine rağmen ziynet alacağı davası yönünden kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini beyanla kararı nafaka ve tazminat miktarları ile vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadının iddia edilen kusurlu davranışlarının ispatlandığını, kadının sadakatsiz davrandığını, tam kusurlu olduğunu, erkek lehine maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğunu, kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığını, kadının ortak çocuk yönünden aylık 2.500,00 TL engelli bakımı aylığı aldığını, tedbir nafakasının arttırılmasının ve iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, ziynet eşyalarının kadının nezdinde olduğunu, kadının kendi hür iradesi ile eşyalarını toplayarak evden ayrıldığını, ziynet eşyalarına yönelik istemlerinin reddine karar verilmek gerekirken hayatın olağan akışına aykırı aksine takdir ve değerlendirmeler ile yanlı ve taraflı itibarı mümkün olmayan tanık beyanları ile ziynetlerin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin dağılımının yasaya aykırı yapıldığını, İlk Derece Mahkemesi kararının talepleri doğrultusunda, beş gramise altın dışında kaldırılmasına karar verilmesini beyanla kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, nafakalar, yargılama giderleri ile kadının kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.10.2022 tarihli ve 2022/1022 Esas, 2022/1510 Karar sayılı kararıyla; kadın tarafından İlk Derece Mahkemesinin 2018/90 Esas ve 2019/131 Karar sayılı 11.04.2019 tarihli kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmaması ve İlk Derece Mahkemesinin istinaf incelemesine konu iş bu 2021/200 Esas ve 2022/123 Karar sayılı 09.03.2022 tarihli kararında da kadının istinaf istemine konu olan tedbir, iştirak, yoksulluk nafakası miktarları, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile ziynet alacağı yönünden kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi hususlarında önceki karardan farklı hüküm kurulmaması nedeniyle, erkek lehine oluşan kazanılmış hakkın gözetilmesinin sonucu olarak, kadınının belirtilen yönlerdeki istinaf isteminin esastan reddine, erkeğin istinaf isteminin incelenmesinde ise kadının kullanımında olduğu bildiren 0530... 39 90 no'lu telefon hattı ile 0534 ... 90 29 no'lu gsm hattı arasında olağanın üzerinde sıklık ve sürelerde, gece saatlerinde mesajlaşmalar ve görüşme kaydı bulunduğu, bu itibarla, kadının İlk Derece Mahkemesince tespit edilen ve gerçekleşen yemek ve ütü gibi ev işlerini yapmaması kusurlu davranışı yanında, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, erkeğe yüklenen kusurlu davranışların ise gerçekleştiği, bu duruma göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, çalışmayan kadının çalışan eşi için yemek ve ütü gibi ev işlerini yapmadığı, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, erkeğin ise ortak çocuk ile yeteri kadar ilgilenmediği, engelli olan ortak çocuğun özel ilgi gerektiren bakımı, hastaneye götürülmesi gibi görevlerini yerine getirmediği, ortak çocuğa şiddet uyguladığı, kadının da ayağına basarak fiziksel şiddet uyguladığı, boşanmaya sebep olan bu olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda az kusurlu olduğu anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı ve olaylar nedeniyle kadının kişilik hakları saldırıya uğraması birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde, ağır kusurlu olan erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde, kadının davasının konusuz kalmasına karşın, erkeğin kusurlu davranışlarının tespit edilmesi dikkate alındığında, asıl dava kapsamında yargılama giderlerinin erkeğe yüklenmesinde ve erkek aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesinde, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ve düzenlenen bilirkişi raporu uyarınca, ziynet alacağı davasına yönelik olarak Mahkemenin vaka ve hukukî değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, öte yandan İlk Derece Mahkemesinin 2018/90 Esas ve 2019/131 Karar sayılı 11.04.2019 tarihli kararı taraflara 13.05.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve erkeğin karşı davası kapsamında verilen boşanma kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmadığı, bu itibarla, taraflar arasındaki karşı dava kapsamında verilen boşanma hükmünün 28.05.2019 tarihinde kesinleştiği, kadın ve ortak çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda az kusurlu olan kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, velâyeti anneye verilen ortak çocuk lehine iştirak nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ve çocuğun zorunlu ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakaların miktarında isabetsizlik bulunmadığı ancak; kadın lehine takdir edilen tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 28.05.2019 tarihine kadar devam edeceği, bu tarihten sonra yoksulluk nafakası olarak devamı gerektiği gözetilmeksizin, Mahkemece kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren arttırılmasına ve kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesi, bu şekilde tedbir nafakasının bitiş tarihi ile yoksulluk nafakasının başlangıç tarihi yönünden yanlış belirleme yapıldığı ayrıca; ortak çocuğun 29.11.2003 doğumlu olmakla 29.11.2021 tarihinde ... olduğu, engelli ortak çocuğun kısıtlandığına yönelik dosya kapsamında herhangi bir ilam bulunmadığı ve ... çocuk adına açılmış bir dava da olmadığı, bu durumda ortak çocuk lehine boşanma kararının kesinleşme tarihine kadar tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşme tarihinden ortak çocuğun reşit olduğu tarihine kadar iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, Mahkeme kararı ile tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren arttırılmasına ve sonra iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle, kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, kadın lehine takdir edilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının, karşı dava kapsamında verilen boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar aynen devamına, boşanma kararının kesinleşme tarihinden sonra aylık 300,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, tarafların ortak çocuğu lehine takdir edilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının, karşı dava kapsamında verilen boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar aynen devamına, boşanma ve velâyet kararının kesinleşme tarihinden ortak çocuğun ... olduğu tarihe kadar ise aylık 300,00 TL iştirak nafakası olarak devamına karar verilerek, kadının tedbir, iştirak, yoksulluk nafakalarına yönelen istinaf isteminin nafakaların başlangıç ve bitiş tarihlerine münhasır olarak kısmen kabulüne, erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, tedbir, iştirak, yoksulluk nafakalarına yönelik istinaf talebinin nafakaların başlangıç ve bitiş tarihlerine münhasır olarak kısmen kabulüne ve tarafların sair hususlardaki istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadın ve ortak çocuk lehine hükmedilen nafaka miktarlarının yetersiz olduğunu, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu, kadın lehine ziynet alacağına hükmedilmesine rağmen ziynet alacağı davası yönünden kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini beyanla nafaka ve tazminat miktarları ile vekâlet ücreti yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, nafakalar ile kadının kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminata, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedilme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, ve miktarları, ziynet alacağı davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, usuli kazanılmış hak nedeniyle kadının istinaf taleplerinin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesi ve 370 inci maddesi. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 222 nci maddesi, 226 ncı maddesi, 327 inci maddesi, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre kadın vekilinin tüm, erkek vekilinin aşağıdaki (2) ve (3) numaralı paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, Bölge Adliye Mahkemesince belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3.Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddî ve manevî tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Mahkemece erkeğin, kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (2) ve (3) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Sevgi'ye yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ...'e iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
İstek halinde peşin harcın ilgililere iadesine,
26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.