"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/860 E., 2022/1509 K.
DAVA TARİHİ : 06.07.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırşehir 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/245 E., 2021/115 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin müvekkiline ve ortak çocuğa fiziki şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, eve geç geldiğini ve müvekkilinin hiç bir isteğini karşılamadığını, evlilik birliği sorumluluklarını yerine getirmediğini, psikolojik şiddet uyguladığını, davalı erkeğin ailesi tarafından sözlü şiddet gördüğünü, müvekkilinin davalı erkek tarafından evden kovulduğunu ve bu süre içerisinde arayıp sormadığı gibi yardımda da bulunmadığını, davalı erkeğin iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve kabul etmediklerini, davalı erkeğin kusurlu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla, tarafların boşanmalarına, müvekkili ve ortak çocuk yararına aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasına, tedbir nafakasının yoksulluk nafakasına çevrilmesine, müvekkili yararına 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının soyut ve gerçeğe aykırı beyanlar olduğunu, kabul etmediklerini, davanın reddine karara verilmesi gerektiğini, davacı kadının evlilik birliği sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkiline hakaret ettiğini, sevgi ve saygı göstermediğini, sosyal ortamlarda eşlik etmediğini, ortak çocuğa bakmadığını, müvekkilinin ailesine karşı saygısızca hitap ettiğini ve onları benimsemediğini, müvekkilinin ailesi ile görüşmesini ve eve gelmelerini istemediğini, yine eve misafirde kabuletmediğini, davalı kadının kendi annesin etkisi altında hareket ettiğini, müvekkiline karşı cinsel, duygusal ve sosyal şiddet uyguladığını, ortak konutu terk ettiğini, sonrasında ise ortak çocuğu müvekkiline göstermediğini beyanla, evlilik birliğinin davacı kadının kusurlu davranışları ile temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin eve geç geldiği, evin mutfak ihtiyaçlarını karşılamadığı ve evle ilgili sorumluluklarını yerine getirmediği, davacı kadına küfrettiği, davacı kadının ise, eşinin ailesini benimsemediği, tarafların evlilik birliğini devam ettirmelerinin mümkün olmadığı ve evlilik birliğinin çekilmez hale geldiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı kadının az kusurlu, davalı erkeğin ise ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile, davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davacı anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar yararına dava tarihinden itibaren ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, davacı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, davacı kadının ortak çocuklar yararına iştirak nafakası talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma hükmünü istinaf etmediklerini, mahkemenin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesi gerektiğini, davacı kadın lehine nafaka ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek; kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönlerinden Mahkeme kararının kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamından Mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin ağır, davacı kadının az kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesinin çocukların üstün yararına olduğu ve bu hususta verilen kararın isabetli olduğu, baba ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkinin dosya kapsamına uygun olduğu, baba ile kişisel ilişki terditli kurulmuş ise de buna ilişkin açık istinaf talebi bulunmadığı, kadın ve ortak çocuklar yararına uygun miktarda tedbir nafakasına karar verilmesinin ve miktarının isabetli olduğu, davacı kadının evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğe oranla az kusurlu olduğu, boşanmayla birlikte yoksulluğa düşeceği, lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin ve miktarının isabetli olduğu, boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin isabetli olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile tazminata esas olan fiillerin ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının da isabetli olduğu, taraflarca bildirilen delillerin toplandığı, delillerin usulüne uygun olarak tartışıldığı, verilen kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile, davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, davacı kadının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesi gerektiğini, davacı kadın lehine nafaka ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek; kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, velâyet düzenlemesi, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.