Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11051 E. 2023/1903 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik olup olmadığı, kusurun kimde olduğu, maddi ve manevi tazminat, nafaka miktarları ve velayetin kime verileceği hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına uygun olduğu gözetilerek, temyiz istemlerinin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki velâyetin tedbiren verilmesi ve birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen boşanma davasının kabulüne tarafların boşanmalarına ve ferîlerine karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hükmün kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın dava dilekçesinde davalının ortak çocuğu kişisel ilişki için aldığını, ancak geri getirmediğini iddia ederek ortak çocuğun velâyetinin tedbiren tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesi ile süresinde verdiği birleşen davada cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin müvekkiline sözlü, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkilini ortak çocuğa sürekli kötülediğini, müvekkilinin sürekli tarım ve hayvancılıkla uğraşmasını istediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara yıllık % 15 oranında artış uygulanmasına, yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı erkek süresinde verdiği asıl davaya cevap dilekçesinde; ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili süresinde verdiği birleşen davaya cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacı kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, ailesi ile ilgilenmediğini, müvekkiline hakaret edip aşağıladığını belirterek davanın reddine ve ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl dava yönünden velâyet ve terditli olarak kişisel ilişki taleplerinin, birleşen boşanma davasının fer'îleri mahiyetinde olduğu ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; tarafların tarım ve hayvancılık işleri ile iştigal ettikleri; davacı kadının, davalı erkeğe isnat etmiş olduğu sözlü ve psikolojik şiddet eylemlerinin dosya kapsamı ve muteber tanık beyanları ile sübut bulduğu; davalı erkeğin ortak çocuğu annesine yönelik doldurduğu yönündeki iddiaların birleşen davada dava dilekçesi ekinde sunulan mesaj kayıtlarından sübut bulduğu, dosya kapsamından davacı kadından davalı erkeğin zorlamaları nedeni ile hem ev işleri ile ortak çocuğun bakımı hem de tarım ve hayvancılık işleri ile yoğun olarak ilgilenmesinin beklendiği, davalı erkeğin üzerine düşen sorumlulukları gerektiği gibi yerine getirmediği; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadının kusursuz olduğu belirtilerek kadının birleşen boşanma davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, iştirak ve yoksulluk nafakalarının, kararın kesinleşmesinden bir yıl sonra başlamak üzere, her yıl %15 oranında arttırılarak uygulanmasına, kadın yararına yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle 18.000,00 TL maddî ve 18.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili; erkeğin müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, erkeğin hayvancılık ve çiftçilikle uğraştığını, ayrıca 2 araç ve 1 taşınmazının olduğunu, bu nedenlerle hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının az olduğunu, tazminatlara yasal faiz uygulanmadığını belirterek; kusur belirlemesi, tazminat ve nafakaların miktarları, tazminatlara yasal faiz talebi hakkında karar verilmemesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, boşanma davasının reddi gerektiğini, kadının ablası ile yaşadığını, müvekkilinin evinin 3+1 olduğunu, velâyetin müvekkiline verilmesi gerektiğini, müvekkilinin hükmedilen nafaka ve tazminatları ile her yıl artırılan miktarı ödeme gücünün olmadığını belirterek; boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, nafakalara artış oranı uygulanması,velâyet, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamından İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere davalı erkeğin, davacı kadının çoğunlukla tarım ve hayvancılıkla ilgili işlerle ilgilenmesini istediği, davacı kadının sürekli tarım ve hayvancılıkla ilgilenmek durumunda kaldığı, aynı zamanda davacı kadından gerek çocuğun bakımı gerekse ev işlerinin yapılmasının da beklenildiği, tanık beyanlarında yer alan sair ifadelerin sebep ve saiki belli olmayan soyut izahlardan ibaret olduğu gibi ifadelerde net bir tarihin de bulunmadığı, dosyada mevcut mesajlarda da net bir tarih bulunmadığı gibi, mesajların kim ya da kimler tarafından gönderildiğinin açık olmadığı, mesaj fotokopilerinde bütünlük bulunmadığı, açıklanan nedenlerle kusur değerlendirmesinde dikkate alınacak bir delil niteliğinde bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğe yüklenen sair kusurlu davranışların ispatlanmadığı, gerekçeden çıkarılması gerektiği, yine İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere davacı kadının kusurlu bir davranışının ispatlanmadığının anlaşıldığı, gerçekleşen bu durum karşısında davalı erkeğin İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği belirtilerek erkeğin kusur belirlemesine ve manevî tazminata yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, kusurun düzeltilmesine, kadının manevî tazminat talebinin reddine; erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, evlilik süresi, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan maddî tazminatın az olduğu, davacı kadının maddî tazminata faiz istemi hakkında da olumlu olumsuz bir karar verilmediği gerekçesiyle kadının bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî tazminata; tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu dikkate alındığında kadın yararına hükmolunan tedbir ve yoksulluk nafakasının miktarları ile ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir ve iştirak nafakalarının miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin kabulüne, birleşen dava tarihinden Dairenin karar tarihine kadar ortak çocuk lehine aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın Dairenin karar tarihinden sonra aylık 1000,00 TL'ye artırılmasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren ise nafakanın iştirak nafakası olarak devamına; birleşen dava tarihinden Dairenin karar tarihine kadar davacı kadın lehine aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, nafakanın Dairenin karar tarihinden sonra aylık 1000,00 TL'ye artırılmasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren ise nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına; takdir edilen iştirak ve yoksulluk nafakalarının, kararın kesinleşmesinden bir yıl sonra başlamak üzere, her yıl %15 oranında arttırılmasına karar verilmiş; uzman raporunda ortak çocuğun velâyet konusunda tercih yapmak istemediği, uzman raporunda anne yanında kalmasının, ortak çocuğun yararına olacağının rapor edildiği, ortak çocuğun anne yanında kalmasının bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla velâyet hususunda verilen kararın isabetli olduğu, ortak çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişkinin de uygun bulunduğu, kadının çalışmadığı ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği belirtilerek tarafların sair istinaf talepleri esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili; erkeğin istinaf başvurusunun kısmen kabulünün hatalı olduğunu, müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin hatalı olduğunu, erkeğin müvekkiline fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddet uygulamasının sabit olduğunu, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin manevî tazminat talebinin reddinin doğru olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve reddedilen manevî tazminat talebi yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili; kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulünün hatalı olduğunu, müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen esastan reddinin hatalı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî tazminat, nafakalar, nafakalara artış oranı uygulanması yargılama gideri, vekâlet ücreti yönünden yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü için gerekli şartların mevcut olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, maddî tazminat ve nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 327 nci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi, 371 nci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacıya yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.