"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 4. Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle tarafların kusur tespitine yönelik gerekçenin düzeltilmesine karar verilmiştir.
2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı erkek vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.
Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.
Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin eşine ve çocuklarına maddî manevî şiddet uyguladığını, başka akrabası ile yakıştırdığını, evlilik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, eşine ve çocuklarına ilgisiz davrandığını, fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, toplum içerisinde aşağıladığını, dinen boşadığını söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin eşyalarını alarak baba evine gittiğini, davalının tüm bu kusurlu eylemleri ile tarafların evlilik birlikteliklerinin sarsıldığını belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesini, çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak, müvekkili için aylık 1.000,00TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen hususların tümünün gerçek dışı olduğunu, 40 gün kadar önce müvekkilinin abisinin vefat ettiğini, ikinci günü müvekkilinin taziyeye gidelim dediğini, ısrarla gel demesine rağmen kadının gitmediğini, buna rağmen müvekkilinin eşine en ufak bir şey söylemediğini, müvekkilinin eşini sevip ona değer verdiğini, kadının ağabeyinin eşini ve çocuklarını kışkırtığını, zorla boşamaya çalıştığını, müvekkilini tehdit ettiğini, ortak çocuk Yusuf'un da annesinin boşanması için destek verdiğini, pandemi nedeniyle çalışamadığını, davacı kadının talep ettiği nafaka ve tazminatları ödeyecek gücünün olmadığını beyan ederek açılan davanın reddine karar verilmesini boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda erkeğin evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediği, ekonomik şiddet uyguladığı, davacı eşin parasını elinden aldığı ve evin ihtiyaçlarına harcamadığı, eşinden ve çocuklarından gizli birikim yapıp parayı onlardan sakladığı, eşine ve çocuklarına hakaret ve küfür ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, davacının namusuna yönelik iftirada bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kadına kusur izafe edilemediği, erkeğin ise tam kusurlu olduğu gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmiş ve ortak çocuk ...'in velâyetinin davacı anneye verilmesine, davalı baba ile aralarında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına nafakaların her yıl ÜFE oranında arttırılmasına, ortak çocuk Yusuf davanın devamı sırasında reşit olduğundan velâyet ve nafaka talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına 20.000,00TL maddî 20.000,00TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortak çocukların anne ile evde yaşadığını , anneden etkilenmiş olabileceklerini bu nedenle tanıklıklarına itibar edilmemesi gerektiğini, müvekkilinin iş olduğu zaman çalıştığını ve bunun için çaba sarf ettiğini ancak iş olmadığı zaman işe gidemediğinin çocukların beyanı ile sabit olmasına rağmen bu durumun kusur olarak yüklenmemesi gerektiğini , tanık beyanlarında kadına ve çocuklara 4-5 sene önce erkeğin şiddet uyguladığını beyan ettiklerini eğer şiddet var ise de şiddet sonrası aynı evde yaşadıklarından af, hoşgörü olarak nitelendirilebileceğini beyan ederek; kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ancak bu durumun erkeğin İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlu davranışları nedeniyle gerçekleştiği, davacı kadına atfı kabil bir kusur bulunmadığı, erkeğe yüklenilen eşinin parasını elinden aldığı, eşinden gizli birikim yaptığına dair vakıalarına kadın tarafından dava ve cevaba cevap dilekçesinde dayanılmadığı, kadının namusuna yönelik erkeğin sözler söylediği iddiasının da kadın tarafından kanıtlanmadığı, erkeğe yüklenen diğer kusurlu davranışlar ile sonuç değişmeyeceğinden kadının kabul edilen davası bakımından erkeğin yine tam kusurlu olduğu gerekçesiyle; erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak erkeğe yüklenilen kusur gerekçesinde düzeltme yapılmasına karar verilmiştir. Davalı erkeğin sair itirazlarına yönelik olarak , kadının boşanma davasının kabulünde, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece Mahkemesince davacı yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile tedbir ve yoksulluk ve çocuk için verilen tedbir ve iştirak nafakaları miktarlarının isabetli olduğu, müşterek çocuğun yaşı, uzman raporu kapsamı, uzman görüşü, çocuğun üstün yararı gereğince ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine ilişkin kararın isabetli olduğu gerekçesiyle erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını aynen tekrar ederek tanık beyanlarının yanlı olduğunu, yer-zaman-mekan bakımından somutlaştırılmadığını, tanık anlatımlarına itibar edilmemesi gerektiğini, davacı yanın dayandığı iddiaların tarih itibariyle affedilmiş olduğunu ileri sürerek; davanın reddine karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı kadın tarafından açılan boşanma davasında davanın kabulü ve boşanmanın fer'îlerine ilişkin şartlarının oluşup oluşmadığı, erkeğe kusur olarak yüklenen vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediği, noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.