Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11147 E. 2023/2552 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında edinilmiş mallara katılma rejimi tasfiyesinde ziynet eşyalarının kime ait olduğu, değer artış payı ve katılma alacağı hesaplamasında yerel örf ve adet hukukunun uygulanıp uygulanmayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, ziynet eşyalarının kadının kişisel malı olduğu kabul edilerek değer artış payı ve artık değere katılma alacağına hükmedilmiş ise de, davalı erkeğin savunmasında ileri sürdüğü ziynet eşyalarına yönelik yerel örf ve adet hukukunun değerlendirilmeden ziynet eşyalarının tamamının kadının kişisel malı olduğu kabul edilerek hesaplama yapılması, eksik inceleme nedeni ile bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1987 E., 2022/2229 K.

KARAR : Esastan ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde değer artış payı ve katılma alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda davalı aleyhine hükmedilen dava değerinin (107.324,10 TL) duruşma sınırının (160.660,00 TL) altında olduğu anlaşılmıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin çalıştığını, eşit oranda eve katkısının olduğunu, düğünde müvekkili ve davalı erkeğe 13.000,00 TL nakit para, 43.600,00 TL değerinde ziynet eşyası takıldığını, düğünde takılanların 35.875,00 TL'sinin ve bankadan çekilen kredi kullanılarak tasfiye konusu 1405 ada 113 parsel 21 nolu bağımsız bölümün davalı erkek adına satın alındığını, düğünde takılanların kalanın da evin tadilat ve giderleri için harcanığını, müvekkiline ait 20.000,00 TL değerindeki yatırım fonunun da evin tadilatına kullanıldığını; taşınmazın müvekkilinin iş yerine yakın olduğunu ve davalı erkeğin taşınmazın bulunduğu yerde çalışmaması nedeniyle ... yararı bulunduğunu ileri sürerek, taşınmaz üzerindeki ... yarar gözetilerek evin 1/2 payının müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde malların edinilmiş mallara katılma rejimine uygun olarak tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz olan alacağın tespiti mümkün olduğu anda artırılmak üzere şimdilik 10.000,00 TL alacağı dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; davacı kadın vekili 09.11.2015 tarihli dilekçesinde; dava değerinim toplam 150.000,00 TL'ye yükseltmiştir.

2. Davacı kadın vekili 11.02.2016 tarihli dilekçesinde; taleplerinin davalının edinilmiş malı olan taşınmazını edinmesine, iyileştirilmesine müvekkilimin katkı payı olan 65.875,00 TL ve edinilmiş taşınmazın sürüm değerinin (rayiç değeri) yarısının müvekkilime ödenmesine karar verilmesi olduğunu açıklamıştır.

II. CEVAP

1. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; taraflara düğününde 13.000,00 TL nakit para ve 43.600,00 TL değerinde ziynet eşyası takıldığını, bu paraların davacı kadının hesabına yatırıldığını, taşınmazın 120.000,00 TL'ye alındığını, 85.000,00 TL için kredi çekildiğini, kredi ödemelerinin devam ettiğini, kalan 35.000,00 TL'nin 15.000,00 TL'sinin müvekkilinin davacı kadına nişanlı iken değerlendirmesi için verdiği paradan, 20.000,00 TL'sinin de düğünde takılan altın paralar ve takılan paralardan karşılandığını, evin tapu masrafları ve harçlarının müvekkili tarafından karşılandığını, evin içerisine yapılan 30.000,00 TL tadilat masrafının da yine düğünde takılan altınlar ve nakit paraladan karşılandığını, müvekkilinin 26.01.2013 tarihinde hesabında bulunan 13.577,00 TL parasını çekerek davacı kadına verdiğini, davacı kadının hesap hakeretlerine bakıldığında bu durumun anlaşılacağını, ev alınırken bu paranın getirisi ile birlikte 15.000,00 TL olduğunu ve evin peşinatında kullanıldığını, davacı kadının nikah tarihinden önce kendisine ait hesabında biriktirdiği paranın bulunmadığını, paranın müvekkili tarafından nişanlı iken kendi hesabından çekilerek değerlendirilmesi için davacı kadına verildiğini, tapunun iptali talebini kabul etmediklerini, davacı kadının var ise ancak alacak talebinde bulunabileceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı erkek vekili ıslah edilen cevap dilekçesinde; düğünde takılan takı ve paraları Kozan yöresindeki yerel örf ve adetlere kırkım denilen takı töreni yapıldığını ve buna göre 40.000,00 TL tutarındaki kısmın müvekkilinin kişisel malı olduğunu, düğünde takılan altın ve paraların hepsinin davacı kadının hesabına yatırıldığını, taşınmazın 120.000,00 TL'ye alındığını, 85.000,00 TL için kredi çekildiğini, kredi ödemelerinin devam ettiğini, kalan 35.000,00 TL'nin 15.000,00 TL'sinin müvekkilinin davacı kadına nişanlı iken değerlendirmesi için verdiği paradan, 20.000,00 TL'sinin de düğünde takılan altın paralar ve takılan paralardan karşılandığını, evin tapu masrafları ve harçlarının müvekkili tarafından karşılandığını, evin içerisine yapılan 30.000,00 TL masrafının da yine düğünde takılan altınlar ve nakit paraladan karşılandığını, 30.000,00 TL masrafın 10.000,00 TL'sinin tadilat masrafları, 20.000,00 TL'sinin ev eşyalarına yapılan masraflar olduğunu, müvekkilinin 26.01.2013 tarihinde hesabında bulunan 13.577,00 TL parasını çekerek davacı kadına verdiğini, davacı kadının hesap hakeretlerine bakıldığında bu durumun anlaşılacağını, ev alınırken bu paranın getirisi ile birlikte 15.000,00 TL olduğunu ve evin peşinatında kullanıldığını, davacı kadının nikah tarihinden önce kendisine ait hesabında biriktirdiği paranın bulunmadığını, paranın müvekkili tarafından nişanlı iken kendi hesabından çekilerek değerlendirilmesi için davacı kadına verildiğini, tapunun iptali talebini kabul etmediklerini, davacı kadının var ise ancak alacak talebinde bulunabileceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 07.11.2018 tarih ve 2015/798 Esas, 2018/967 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın 35.000,00 TL peşinat, 85.000,00 TL kredi olmak üzere toplam 120.000,00 TL'ye satın alındığı, daha sonra 30.000,00 TL tadilat masrafı yapıldığı; düğünde kadına takılan takıların kadına bağışlanmış olduğu, düğünde erkeğe takılan ve sonra erkek tarafından kadına verilen takıların da erkeğin kadına bağışı olduğu; kredi ödemelerinin boşanma dava tarihinden sonra devam ettiği, boşanma dava tarihinden sonraya sarkan kredi ödemeleri yönünden erkek lehine denkleştirme yapılması gerektiği, birbiriyle örtüşen 08.09.2017 ve 14.05.2018 tarihli hesap bilirkişi raporlarında yapılan hesaplamaya göre davacı kadının 88.288,20 TL değer artış payı alacağı, 19.035,90 TL katılma alacağı bulunduğu; tapu kaydının iptalini gerektirir bir iptal sebebi bulunmadığı gerekçesiyle; davacının dava konusu taşınmazın 1/2 payının katkının iptali ile ilgili davanın reddine, davacının dava konusu taşınmaz yönünden mal rejiminin tasfiyesi talepli davasının kısmen kabulüyle, 19.035,90 TL katılma alacağı ile 88.288,20 TL değer artış payı alacağının davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmedilen katılma ve değer artış payı alacağına karar tarihinden itibaren yasalyasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili, ıslah, talep, ispat, kişisel mal, aleyhe hükmedilen değer artış payı alacağı ve katılma alacağı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 05.01.2021 tarihli ve 2019/353 Esas, 2021/9 Karar sayılı kararıyla, taşınmazın davalı adına 02.07.2013 tarihinde edinildiği, taşınmazın edinilmesinde davalı tarafından 70 ... vadeli 85.000,00 TL bedelli konut kredisi kullanıldığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından hesap bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, davacının dava dilekçesinin sonuç bölümünde açıkça değer artış payı alacağı talebi ile ilgili olarak bir ifade geçmemekte ise de içeriğine bakıldığında iddianın ileri sürülüş şekline göre talebin değer artış payı alacağını da kapsadığının kabul edilmesinin gerektiği, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun açıkça beyan edildiği, davacının 09.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile artırdığı değerin Mahkemece göz önünde tutulması gereken değer olduğu, 11.02.2016 tarihli dilekçenin ikinci ıslah dilekçesi olarak kabul edilemeyeceği; taraflara düğünde takılan ziynet eşyalarının düğünden hemen sonra, davacı kadının hesabına 56,600,00 TL olarak yatırıldığı, dolayısıyla bu miktarın davalı erkek tarafından davacı kadına bağışlanmış olduğunun kabulü ile davacı kadının kişisel malı olarak kabul edilmesi gerektiği; 08.09.2017 ve 14.05.2018 tarihli hesap bilirkişi raporlarında bu miktarın davacı kadının kişisel malı olduğunun değerlendirilerek değer artış payı alacağı hesabı yapılmasının usul ve yasaya uygun bulunduğu; nişanlılık döneminde davalı tarafından hesabından 15.000,00TL paranın çekilerek davacıya verildiği iddiasına ilişkin olarak somut bir belge bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya, hakkaniyet ilkesine uygun bulunduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek vekili, hakimin davaya bakmaması gerektiği, ıslah, talep, ispat, kişisel mal, aleyhe hükmedilen değer artış payı alacağı ve katılma alacağı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 22.03.2022 tarihli, 2021/5367 Esas, 2022/2736 Karar sayılı kararıyla, İlk Derece Mahkemesinde yargılamanın büyük bir kısmını yürüten hâkimin, bu kez Bölge Adliye Mahkemesinde daire başkanı sıfatıyla hükme katılmış olduğu, heyetin usule uygun şekilde teşekkül etmemesinin hatalı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına, bozma sebebine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, taşınmazın davalı adına 02.07.2013 tarihinde edinildiği, taşınmazın edinilmesinde davalı tarafından 70 ... vadeli 85.000,00 TL bedelli konut kredisi kullanıldığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından hesap bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği, davacının dava dilekçesinin sonuç bölümünde açıkça değer artış payı alacağı talebi ile ilgili olarak bir ifade geçmemekte ise de içeriğine bakıldığında iddianın ileri sürülüş şekline göre talebin değer artış payı alacağını da kapsadığının kabul edilmesinin gerektiği, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun açıkça beyan edildiği, davacının 09.11.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile artırdığı değerin Mahkemece göz önünde tutulması gereken değer olduğu, 11.02.2016 tarihli dilekçenin ikinci ıslah dilekçesi olarak kabul edilemeyeceği; taraflara düğünde takılan ziynet eşyalarının düğünden hemen sonra, davacı kadının hesabına 56,600,00 TL olarak yatırıldığı, dolayısıyla bu miktarın davalı erkek tarafından davacı kadına bağışlanmış olduğunun kabulü ile davacı kadının kişisel malı olarak kabul edilmesi gerektiği; 08.09.2017 ve 14.05.2018 tarihli hesap bilirkişi raporlarında bu miktarın davacı kadının kişisel malı olduğunun değerlendirilerek değer artış payı alacağı hesabı yapılmasının usul ve yasaya uygun bulunduğu; nişanlılık döneminde davalı tarafından hesabından 15.000,00TL paranın çekilerek davacıya verildiği iddiasına ilişkin olarak somut bir belge bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya, hakkaniyet ilkesine uygun bulunduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepler

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde talep ettiği 10.000,00 TL'yi 09.11.2015 tarihli dilekçesi ile 150.000,00 TL'ye yükselttiği, 11.02.2016 tarihli dilekçesi ile de dava dilekçesindeki talepleri genişleterek ve yeni talepler ekleyerek talepte bulunduğunu, işbu dilekçesinin ikinci ıslah dilekçesi niteliğinde olduğunu, ikinci ıslah dilekçesine göre karar verilemeyeceğini; davanın kısmi dava olarak açıldığını, belirsiz alacak davası olarak açılabilecek davaların sınırlı olduğunu, davacının açıkça belirsiz alacak davası olarak davayı açtıklarını belirtmediklerini, fazlaya ilişkin hakların da saklı tutulmadığını, 10.000,00 TL katılma alacağı dışında karar verilemeyeceğini; bilirkişi raporunun taraflı ve ön yargılı olduğunu, delillerin değerlendirilmediğini, bilirkişinin mahkemenin yerine geçecek şekilde rapor düzenlediğini, değer artış payı alacağı talebi olmamasına rağmen hesaplama yapıldığını, düğünde takılan takıların ve paraların erkeğin kadına bağışı olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacı kadının bankacı olması ve parayı daha ... değerlendireceği düşüncesiyle davacı kadının hesabına yatırıldığını, davacının dahi bağış iddiasının olmadığını, düğünde takılan takı ve paraların örf ve adet hukukuna göre her iki tarafa ait olduğunu, düğünde takılan altın ve paraların kadının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, örf ve adetlerin uygulanması gerektiğini; evin tadilatı için 10.000,00 TL harcandığını, kalan 20.000,00 TL'nin eşyalara kullanıldığını, 20.000,00 TL'nin evin iyileştirilmesine harcandığının kabul edilmesinin de hatalı olduğunu; peşinat olarak ödenen 35.000,00 TL'nin 15.000,00 TL'sinin de müvekkilinin nişanlı iken davacı kadına verdiği para olduğunu ve kişisel mal olduğunu; hükme esas alınan bilirkişi raporlarındaki hesaplamaların taşınmazın değeri ve oranlamaların hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, birden fazla ıslah yapılıp yapılmadığı, davanın çeşidi, talebin niteliği, ziynet eşyalarının taraflardan kime ait olduğunun ispatı, kişisel malların neler olduğu, denkleştirmenin ... yapılıp yapılmadığı ve alacak miktarı noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1 ... maddesinin ikinci fıkrası, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 220 nci maddesi, 222 nci maddesi, 225 ... maddesinin ikinci fıkrası, 226 ncı maddesi, 227 nci maddesi, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 ... maddesi, 235 ... maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 285 ... ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Değer artış payı alacağı; eşlerden birinin diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın esaslı katkıda bulunması durumunda, tasfiye sırasında bu malda meydana gelebilecek değer artışı için katkısı oranında sahip olduğu alacak hakkıdır (4721 sayılı Kanun md. 227). Denkleştirme (4721 sayılı Kanun md. 230) hariç, tasfiyeye konu mal varlığında katkı tarihine göre değer kaybı söz konusu ise, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır (4721 sayılı Kanun md. 227/1). Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler (4721 sayılı Kanun md. 227/2). Değer artış payı alacağı talep edebilmek için, parasal ya da para ile ölçülebilen maddî veya hizmet değeriyle katkıda bulunulmalıdır.

4. Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden (4721 sayılı Kanun md. 229) ve denkleştirmeden (4721 sayılı Kanun md. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (4721 sayılı Kanun md. 219) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (4721 sayılı Kanun md. 231) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (4721 sayılı Kanun md. 236/1). Katılma alacağı, Yasa'dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.

5. Ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.

6. 4721 sayılı Kanun'un 220 nci maddesinde de kişisel mallar sayılmış olup düzenlemeye göre, eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyalar, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, manevî tazminat alacakları ve kişisel mallar yerine geçen değerler kişisel maldır.

7. 4721 sayılı Kanun’un 222 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca da, belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Ayrıca, ispat yükü 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür” ve 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesinde de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir” şeklinde düzenlenmiştir.

8. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede somut; Mahkemece, ziynet eşyalarının kadının kişisel malı olduğu kabul edilerek değer artış payı alacağı ve artık değere katılma alacağına hükmedilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Şöyle ki, davalı erkek vekilinin ıslah ettiği cevap dilekçesinde ziynet eşyalarına yönelik örf ve âdet hukuku bulunduğunu ileri sürdüğü, ancak Mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılmadan ziynet eşyalarının tamamının kadının kişisel malı olduğu kabul edilerek değer artış payı alacağı ve artık değere katılma alacağının hesaplandığı anlaşılmaktır. O halde, Mahkemece, davalının savunmasında ileri sürdüğü ziynet eşyalarına yönelik yerel âdetin değerlendirilerek ziynet eşyalarının kimin kişisel malı olduğu belirlendikten sonra, sonucuna göre değer artış payı alacağı ve artık değere katılma alacağının hesaplanması gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkek vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.