"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1187 E., 2022/1573 K.
DAVA TARİHİ : 22.10.2020
KARAR : Kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 20. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/799 E., 2022/293 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davası konusuz kaldığından boşanmaya ilişkin karar verilmesine yer olmadığına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuklar yararına ödenecek olan iştirak nafakasının yabancı mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
İstanbul Anadolu 20. Aile Mahkemesi'nin 2017/887 Esas sayılı dosyası ile erkek vekili tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve velayet talepli dava açılmış, kadın vekili tarafından ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayanılarak açılan karşı davada boşanma, velayet, 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 3.500,00 er TL tedbir ve iştirak nafakası, 500.000,00 TL maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. Yargılama devam ederken kadın tarafından Alman Mahkemelerinde boşanma davası açıldığı, Alman Mahkemelerince tarafların boşanmalarına dair verilen kararın 20.02.2019 tarihinde kesinleştiği, erkek vekili tarafından davanın ıslahı yoluna gidilerek asıl davanın tanıma ve tenfiz olarak görülmesinin talep edildiği, Mahkemece Hamburg Altona Sulh Hukuk Mahkemesinin tarafların boşanmalarına hükmedilmesine dair verilen kararın tanınmasına karar verildiği, karşı davanın ise terfiki ile eldeki davanın esasına kaydedilmesiyle birlikte davacı kadının dava dilekçesinin, tefrik edilen dava dosyasındaki karşı davasına ait boşanmanın feri taleplerini içerdiği anlaşılmaktadır.
II. CEVAP
1.Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının kusurlu olduğunu belirterek kadın tarafından boşanma ve feri talepli olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı erkek vekili davaların tefrikinden sonra sunduğu beyan dilekçesi ve duruşmada alınan beyanlarında özetle; tarafların Alman Mahkemelerinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, dava açıldığında ortak çocukların velayetini talep ettiklerini ancak gelinen aşamada küçüklerin velayetinin babalarına verilmesi taleplerinden vazgeçtiklerini, çocukların büyüdüğünü, davacı anne yanında kalmak istediklerini, bir sene sonra rergin olacaklarını, davacı kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İstanbul Anadolu 20. Aile Mahkemesi'nin 2017/887 Esas sayılı dava dosyasında davacı ... tarafından davalı ... aleyhine açılan boşanma davasında tarafların Hamburg Altona Sulh Hukuk Mahkemesinin 350 F 226/15 dosya numaralı boşanma kararı ile boşandıkları, kararın 20.02.2019 kesinleştiği, dava konusunun erkeğin ıslahı üzerine tanıma ve tenfiz davası olarak devam ettiği, mahkemece 20.10.2020 tarih 2020/568 sayılı karar ile yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verildiği, kararın 08.12.2020 tarihinde kesinleştiği, kadının karşı dava yönünden davasının tefrik edildiği, davacı kadının boşanma talebine ilişkin davası konusuz kaldığı, yabancı mahkeme ilamında tarafların ortak çocuklarına dair bir hüküm verilmediği, çocukların Almanya da anneleri ile kaldıkları ve babanın da velayete ilişkin çocukların yararı bakımından bir talebi olmadığı ve annesinin yanında kalmalarını kabul ettiği, velayeti anneye verilen çocuklar yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği, tanıma işleminin, bir yabancı mahkeme ilamının "kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi" sonucunu doğuracağı, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamında taraflara ilişkin bir kusur belirlemesinin yapılmadığı, kadının o dava görülürken tazminat ve nafakaya ilişkin bir talebi de olmadığı, kesin hüküm niteliğinde olan karar aşılarak mahkememizce bir kusur belirlemesinin yapılamayacağı ve davalı erkeğe kusur yüklenemeyeceği, boşanma sonucu yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nafaka ve tazminat yükümlüsünün kusurunun varlığının gerektiği yönünde yapılan değerlendirme ile; davacı kadının boşanma talebine ilişkin davası konusuz kaldığından boşanmaya ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, tarafların ortak çocuklarının velayetinin anneye verilmesine, baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı 500,00 TL'den toplan 1.000,00 TL tedbir ve kararın kesinleşmesinden itibaren aynı miktar üzerinden iştirak nafakası ödenmesine, davacı kadının nafaka ve maddi, manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; yabancı mahkeme kararının kesin hüküm niteliğinde olmadığını, dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddia ve deliller toplanmadan karar verildiğini, evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin kusurlu olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi ile iştirak nafakası miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kusur belirlemesinin yapılmamasında ve kadının nafaka ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde usul ve kanuna herhangi bir aykırılığın olmadığından bahisle kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine yönelik yapılan istinaf itirazlarının esastan reddine, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının hakkaniyete uygun olarak belirlendiği ancak tarafların boşanmalarının kesinleşme tarihinin yabancı mahkemede verilen kararın kesinleşmesiyle hüküm ifade edeceğinden bahisle, kadın vekilinin ortak çocuklar için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasına yönelik istinaf itirazlarının kabulüyle İlk derece Mahkemesinin ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasına ilişkin verdiği hüküm fıkrasının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuklar yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, ayrı ayrı 500,00 TL'den toplam 1.000,00 TL tedbir nafakası ile,, yabancı mahkeme ilamının kesinleştiği 20.03.2019 tarihinden itibaren aynı miktarın aylık 1.000,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, sair temyiz başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; yabancı mahkeme tarafından verilen kararın yalnızca boşanma açısından kesin hüküm teşkil ettiğini, nafaka ve tazminatlar açısından ortada bir kesin hüküm bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesince bu yönlere ilişkin olarak kadının delillerinin toplanmadan karar verildiğini, erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tam kusurlu olduğunu, ortak çocuklar için hükmedilen iştirak nafakası miktarının düşük olduğunu belirterek kararın kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi, iştirak nafakası miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yabancı mahkemece verilen boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra, yerel mahkemece kusur belirlemesine ilişkin bir tespitin yapılıp yapılamayacağı, İlk Derece Mahkemesince kusur belirlemesine ilişkin olarak kadının delilleri toplanmadan kadının yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka uygun olup olmadığı, ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... maddesi ile 371 ... maddesi.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması devam ederken kadın tarafından yabancı mahkemede açılan boşanma davasında "tarafların bir yıldan fazla süredir ayrı yaşadıkları ve davalının da boşanmayı kabul ettiği" gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş, verilen bu yabancı mahkeme kararı 20.02.2019 tarihinde kesinleşmiştir. Erkeğin, yabancı mahkeme kararının tanınmasına ilişkin İstanbul Anadolu 20. Aile Mahkemesi'nin 2017/887 Esas sayılı dosyasına kayden açtığı davası kabul edilmiş, verilen bu tanınma kararı da 08.12.2020 tarihinde istinaf edilmeksizin kesinleşmiştir. 4721 sayılı Kanun'un 175 ... maddesinde yer alan düzenlemeye göre; "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz." Somut olayda, yabancı mahkeme kararında tarafların kusur durumuna ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı, böylelikle kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda daha ağır kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; davacı kadının usulünce ekonomik ve sosyal durumu araştırılarak; kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa çalışmasının sürekli ve düzenli şekilde olup olmadığı, sürekli ve düzenli çalışıyor ise elde ettiği gelirin miktarı itibarıyla kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı ve davalı erkeğin geliriyle denk olup olmadığı, işten ayrılmış ise ayrılma nedeni araştırılarak kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, yoksulluk nafakası yönünden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,
2. Davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.