Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11197 E. 2024/3926 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan taşınmaz edinme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali davasında, davacı kadının dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı ve takibe konu alacağın mevcut olup olmadığı hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan hükümlerin boşanmanın ayrılmaz bir parçası haline geldiği ve davacı kadının, çocukları yararına kararlaştırılan edimin ifasını isteyebileceği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/308 E., 2022/1570 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Küçükçekmece 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/918 E., 2019/603 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davalı vekilinin ise istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde yapılan tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadı. İşin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 2011 yılında evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu ve 2017 yılında anlaşmalı olarak boşandıklarını, tarafların arasında yapılan boşanma protokolünün mahkeme tarafından onaylandığını ve anlaşmalı boşanma kararının hüküm kısmının beşinde maddesinde, "...ayrıca bugün tarihinden itibaren 2 ay içinde çocuklarım adına 400.000,00 TL'yi geçmemek üzere taşınmaz davacı alacaktır..." şeklinde belirtildiğini, hüküm kısmının dördüncü maddesinde ise "...işbu protokolün imzalanmasından itibaren 2 ay içinde tapuya tescil edilmek üzere Küçükçekmece'de değeri 400.000,00 TL olan bir ev satın alacaktır. Söz konusu taşınmaz reşit olana kadar ortak çocuklar ... ve ... 'ın uhdesinde kalacaktır. Aksi durumda tasarrufun iptali hakkı saklıdır..." şeklinde belirtildiği, ayrıca boşanma davasının yapılan yargılaması sırasında davalı erkeğin alınan beyanında, "...ayrıca bugün tarihinden itibaren 2 ay içinde çocuklarım adına 400.000,00 TL değeri geçmemek üzere taşınmaz alacağım..." belirttiğini, bu beyanının altını imzaladığını, ilgili protokol hükümleri ve erkeğin boşanma davasının yargılaması sırasında alınan beyanı gereği 400.000,00 TL değerindeki taşınmazın ortak çocuklar adına erkeğin almak zorunda olduğunu, ancak talep edilmesine rağmen davalı erkek tarafından bu yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, bu durum sebebiyle noter vasıtasıyla 21.03.2018 tarihli ihtarnamesin gönderildiğini, davalı erkek tarafından 27.03.2018 tarihinde tebliğ alındığını, ancak ihtara rağmen edimini ifa etmediğini, bunun üzerine davalı erkek aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı erkek tarafından borca itiraz edildiğini, icra takibine yapılan bu itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, cevap dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını iddia ederek davanın kabulü ile davalı erkek tarafından Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğünün 2018/5052 Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptaline, icra takibinin devamına ve davalı aleyhine alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; davacı kadının işbu dava yönünden taraf ehliyetinin olmadığını, davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın görevli ve yetkili mahkemede açılmadığını, taraflar arasında düzenlenen protokolde alacağın miktarının belli olmadığını, 400.000,00 TL'yi geçmemek üzere denildiğini ve bu konudaki takdir hakkının davalı erkeğe bırakıldığını, yine alacağa faiz işletilmesinin de hatalı olduğunu, aynı zamanda faiz miktarının da hatalı tespit edildiğini, dava dilekçesinde dayanılan vakıaların gerçeği yansıtmadığını, taraflar arasında düzenlenen protokol ile mahkeme kararının çelişkili olduğunu, işbu davanın kötü niyetle açıldığını, ilamlı icra yoluna başvurması gerekirken icra inkar tazminatı alabilmek amacıyla ilamsız icra takibi başlattığını bu durumun da davacı kadının kötü niyetini ispat için yeterli olduğunu iddia ederek davanın reddine, dava değerinin yüzde yirmisinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar cevap dilekçesinde kadının bu davada taraf ehliyetinin olmadığı iddia edilmişse de boşanma anlaşmasının tarafı olan davacı kadının, bu anlaşmaya çocukları yararına koydurduğu edimin ifasını isteyebileceği, bu yöndeki itirazın yerinde olmadığı, davacı kadın tarafından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un (6098 sayılı Kanun) 113 üncü maddesine dayalı edimin ifasına izin verilmesi davası açılmadan ilamsız icra takibi başlatıldığı, 6098 sayılı Kanun'un 113 üncü maddesine dayalı dava açılmadan, bu dava kapsamında değerlendirme yapılmadan, bu davaya ilişkin hüküm verilmeden davacı tarafın boşanma protokolüne dayalı ihtarname gönderdikten sonra para borcuna yönelik ilamsız icra takibi yapmasının mümkün olmadığı, taraflar arasında düzenlenen boşanma anlaşmasında davalının yüklendiği borcun bir yapma borcu niteliğinde olduğu, yapma borcunun, borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklının masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebileceği, davacının bu talebinin davacı tarafça 6098 sayılı Kanunu'nun 113 üncü maddesine dayalı olarak açılan davada incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, bu davanın sonucunda verilen kararın icraya konulmasının mümkün olduğu, davacı tarafça 6098 sayılı Kanun'un 113 üncü maddesine dayalı edimin ifasına izin verilmesi davası açılıp bu yönde hüküm alınmadan ilamsız icra takibi yoluyla yapma borcunun ifasının para alacağı şeklinde talep edilmesine karşılık davalı tarafça Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğü'nün 2018/5052 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın haklı olduğu, tüm dosya kapsamı, taraflar arasındaki anlaşmalı boşanma davasına ibraz edilen protokol, tarafların anlaşmalı boşanma davasındaki imzalı beyanları birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafça davacının haksız ve kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı, bu nedenli davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, davalı yararına maktu vekâlet ücreti takdirine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, anlaşmalı boşanma hükmü gereğince davalı erkeğin edimini yerine getirmediği, takibin haklı olduğu, protokolde belirtilen değer üzerinden icra takibinin başlatıldığı, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; hükmün tamamı yönünden istinaf isteminde bulunmuştur.

2.Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin isabetli olmadığı, dava değeri üzerinden vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiği belirtilerek; kötü niyet tazminatı ve vekâlet ücreti yönünden istinaf isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde, boşanmanın fer'î unsurları yanında ihtiyari olarak, ziynet ve ev eşyalarının paylaşımı, aralarındaki mal rejiminin tasfiyesi gibi hususlarda anlaşabilecekleri gibi mal rejiminin tasfiyesi kapsamında yahut bundan bağımsız olarak bir kısım taşınmazın yahut sicile kayıtlı olan taşınırların tescili, taşınırların teslimi, bir miktar paranın ödenmesi, hisse devri ve bunun gibi bir çok hususu anlaşma boşanma protokolünde düzenleyebilecekleri, anlaşmalı boşanma hükmünün kesinleşmesi ile birlikte boşanmanın fer'î niteliğinde olup olmadığına bakılmaksızın taraflara boşanma protokolünde yüklenilen edimlerin artık boşanmanın ayrılmaz bir parçası haline geldiği, boşanma protokolünde taraflara yüklenen edimlerin sebebi de tarafların iradeleri gereği münhasıran boşanma hükmüne bağlı olduğu, bu sebeple boşanma protokolünden kaynaklanan edimlerin yerine getirilmesi aşamasında ortaya çıkan uyuşmazlıklarda, boşanma protokolünde yazılı olan hususların özel hukuk sözleşmeleri gibi yorumlanması olanağının bulunmadığı, 6098 sayılı Kanun'un 112 nci maddesinde, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmez ise borçlunun kendisine hiçbir kusurunun yüklenmeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olduğunun düzenlendiği, aynı Kanun'un 113 üncü maddesinde, alacaklıya seçim hakkı tanındığı, 112 nci maddedeki düzenlemenin aksine alacaklıyı 113 üncü maddeye göre hareket etmeye zorlamanın yasal olarak mümkün olmadığı, protokolde ve boşanma kararında taahhüt edilen taşınmazın herhangi bir sınırlı ayni hakla devredileceğine ilişkin düzenleme de bulunmadığı, bu haliyle taraflarca içeriği duruşmada kabul edilen ve mahkemece de tasdik edilerek hükmün eki halini alan boşanma protokolü gereğince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Küçükçekmece 4. İcra Müdürlüğünün 2018/5052 Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, asıl alacağın % 20'si oranında davacı yararına icra inkar tazminatına, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, davacı yararına 59.000,00 TL nispi vekâlet ücreti takdirine, davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının taraf ehliyetinin bu davada bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşmadığı ve reddine karar verilmesi gerektiği, protokol hükmünde ortak çocuklara davalı erkek tarafından ev alınacağının kararlaştırıldığı, icra takibinin kötü niyetle başlatıldığı, alacağın da belirli olmadığını, davacı kadın aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiği belirterek; hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklı alacağa ilişkin takibe yapılan itirazın iptali davası olup, uyuşmazlık, dava ehliyeti, hakkın kötüye kullanılması, takibe konu alacağın mevcut olup olmadığının ispatı, itirazın yerinde olup olmadığı ve davanın kabulünün yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 2 nci maddesi maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Kanun'un 112 nci maddesi ve 113 üncü maddesi; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.