"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/998 E., 2022/1539 K.
DAVA TARİHİ : 29.09.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Lüleburgaz Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/694 E., 2022/104 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, Mahkemenin yargı çevresinde Aile Mahkemesi açıldığı ve faaliyete başladığı, dosyanın Aile Mahkemesine devredilmesi gerektiği gerekçesiyle başvurunun kabulü ile diğer hususlar yönünden incelenmeksizin kararın kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince dosyanın Lüleburgaz Aile Mahkemesi'ne devrine ve gönderilmesine karar verilmiştir.
Dosyanın devri üzerine yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; 1982 yılında evlenen tarafların ergin bir çocuklarının bulunduğunu, davalının giyim kuşamına dikkat etmediğini, özel hayatlarına karşı mesafeli davrandığını, eskiyen ve kullanılmayan eşyaları biriktirdiğini, akrabalara soğuk davrandığını, düğün vesaire olaylarında tatsızlık ve huzursuzluk çıkardığını, müvekkilinin babasının vefatında kısa bir süre uğrayıp gittiğini, annesinin hastalığında manevî destek vermediğini, arayıp hatırını bile sormadığını, eşine maaş kartını vermesi halinde evden gideceğini söylediğini, müvekkili ile alay ettiğini, müvekkilinin baharat kullanmaması gerektiği halde yemeklere baharat kattığını, eşini küçümseyip alay ettiğini, ailesini ön planda tutarak müvekkilini dışladığını, tartışmalarda "has...tir, koca kafa, deli, manyak, aptal, salak, yalancı, sen ne biçim erkeksin, sen ne biçim adamsın vb" şeklinde sözler söylediğini, beddualar ettiğini, alınan şeyleri beğenmediğini, eşini başka erkeklerle kıyasladığını, 3,5 yıldır ayrı yaşadıklarını, davalının beyanları kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı kadın vekili cevap ve cevaba cevap dilekçesinde: davacının iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilinin maaşını ortak evin giderlerine ve okuyan ortak çocuğuna harcadığını, davacının "senin evin ne yaparsan yap" dediğini ve katkıda bulunmadığını, müvekkilinin giyim-kuşam ve bakım masraflarını karşılamadığını, 16 yıldır eve boya-badana bile yaptırmadığını, akşam yemeğinden sonra kahveye gittiğini, eve yeni eşya almadığını, önceleri sağlık sorunlarını bahane ederek sonrasında ise başka kadın nedeniyle özel yaşamdan kaçındığını, müvekkili ile sosyal ortamlarda bulunmak istemediğini, 2014 yılın da babasına bakmak için giden davacının babasının vefatından sonra eve dönmediğini, davacının annesinin hastalanması üzerine bakıcı tutulduğunu, kayınvalidenin rahatsızlığında tutulan bakıcı ile davacının ilişkisinin olduğunu, müvekkilini yalnız bırakan, ortak çocuk için sorumluluk almayan davacının kusurlu olduğunu beyanla, davanın reddine, müvekkili yararına 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili, davaya cevap dilekçesini sonuç ve talep yönünden ıslah etmiş, davanın reddine, Mahkemece boşanmaya karar verilmesi halinde müvekkili lehine 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ile 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 26.12.2018 tarih ve 2017/637 Esas, 2018/824 Karar sayılı kararı ile; tarafların 2014 yılından itibaren karşılıklı olarak kendi anne ve babalarına bakmak için birbirlerinden ayrı yaşadıkları, dinlenen tanık beyanlarından davalı kadının evlilik birlikteliğini sarsacak bir eylem gerçekleştirmediği, tarafların müşterek çocukları Çağatay'ın tanık olarak alınan beyanında davacının, eve karşı sorumsuz olduğu, davalının evliliği kurtarma çabasında olduğu ve boşanmak istemediği, davalının bir kusuru olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili, davalının kayınbabasının cenazesine misafir gibi gelip gittiğini, kayınvalidesinin rahatsızlığında ise hiç gelmediğini, müvekkiline hitaben beddua ettiğini ve bu şekilde aile kurumu yükümlülüklerini yerine getirmediğini beyanla; davanın reddi ve kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 08.10.2021 tarih ve 2019/423 Esas, 2021/1483 Karar sayılı kararı ile; Mahkemenin yargı çevresi içerisinde karardan sonra 01.09.2020 tarihinde Aile Mahkemesi kurulduğu ve faaliyete geçtiği, buna göre diğer hususlar incelenmeksizin davacının istinaf talebinin kabulü ile kararın tümünün kaldırılmasına, dosyanın yargı çevresi içindeki görevli ve yetkili Aile Mahkemesine devredilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3.İlk Derece Mahkemesinin 20.10.2021 tarih ve 2021/455 Esas, 2021/440 Karar sayılı kararı ile; 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun'un Geçici 1. maddesinde "Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu Mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresi içeresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli Aile Mahkemesine devredilir" hükmü ve Bölge Adliye Mahkemesinin iade kararına göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile, dosyasının Lüleburgaz Aile Mahkemesi'ne devrine ve gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından, tarafların ... zamandır ayrı yaşadıkları, davalının, davacının kök ailesinin hastalığında ve cenazesinde davacıya destek vermediği, bu sebeple aralarının açıldığı, bu eylemleri sebebiyle davalının, davacıya sosyal ve duygusal şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, taraflar için çekilmez bir hal aldığı ve devamının taraflara ve topluma bir fayda sağlamayacağı, davalı kadının tam kusurlu olduğu, davacı erkeğin ise hakkında iddia edilip ispatlanmış bir kusur bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, davalı tam kusurlu kabul edildiğinden tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat istemlerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili, yargılama aşamasında Mahkemece verilen ilk karar ile davanın reddine karar verildiğini, Mahkemenin yargı çevresinde Aile Mahkemesi açılması nedeniyle kararın kaldırılarak dosyanın Aile Mahkemesine devredildiğini, dosyada yargılamanın esasını etkileyecek ve davanın kabulüne karar verilmesini gerektirecek hiçbir yeni delil ortaya çıkmadığını, genel beyanlar ile boşanmaya çalışıldığını, davacının 2014 yılında babasının hastalığı nedeniyle gittiğini ve bir daha eve dönmediğini, müvekkilinin de yanına gelmesini istemediğini, davacının müvekkiline ve ortak çocuğa ilgisiz olduğu, eşi ile sosyal hayattan kaçındığı, ailesi yerine kendi kök ailesi ile vakit geçirdiği, müvekkilin ile yakınlık kurmadığı ve kusurlu olduğu, davacının kusurlu davranışlarının tanık olarak dinlenen ortak çocuk tarafından ifade edildiği halde dikkate alınmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davanın reddine ilişkin karadan sonra mevcut dosya kapsamı ile davanın kabulüne karar verilmesinin yargıda istikrarı ve adalate olan güveni sarsıcı nitelikte olduğunu beyanla; davanın kabulü, boşanma hükmü ve kusur belirlemesi yönlerinden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflarca usulüne uygun dilekçeler aşamasında dayanılan ve çekişmeli olarak belirlenen vakıalara göre, Mahkemece hükme esas alınarak davalıya yüklenilen kusurların somut görgüye dayalı, tutarlı tanık anlatımları ve sunulan delillerle kanıtlandığı, kusur belirlemesinde ve nitelendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların sekiz yıldır ayrı yaşamaları göz önüne alındığında, eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediği, davalının tam kusurlu kabulü ile boşanmaya hükmedilmesinde usul ve esas açısından bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile, davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) ... fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili, mahkemece müvekkilinin eşine sosyal ve duygusal şiddet uyguladığı şeklinde kusur yüklenmiş ise de, davacının müvekkiline duygusal, ekonomik ve psikolojik şiddet uyguladığını, ayrıca sadakatsiz eylemlerde bulunduğunu, davacının babasının hastalığı nedeniyle gittiğini, annesinin hastalandığında müvekkilinin de yanına gelmesini istemediğini, müvekkili ve ortak çocukla ilgilenmediğini, sorumluluklarını yerine getirmediğini, tanık beyanlarının somut ve görgüye dayalı beyanlarının olmadığını ve müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davacının annesinin bakımı için evine aldığı kadınla ilişki yaşadığını, fiilen ayrı yaşamayı davacının başlattığını ve aile yükümlülüklerinden kaçındığını, kusurlu tarafın davacı olduğunu ve boşanmayı istemekte hakkı olduğu kabulünün hukuka aykırı olduğunu beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, boşanma hükmü ve kusur belirlemesi yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı kadından kaynaklanın bir geçimsizlik ispat edilip edilmediği, davanın ispatlanıp ispatlanmadığı ve davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... maddesinin birinci fıkrası ve 371 ... maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin aşağıdaki parağrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında, Mahkemece yapılan yargılama sonucu; tarafların ... zamandır ayrı yaşadıkları, kadının, erkeğin kök ailesinin hastalığında ve cenazesinde erkeğe destek vermediği, bu sebeple aralarının açıldığı, bu eylemleri sebebiyle kadının, erkeğe sosyal ve duygusal şiddet uyguladığı, kadının tam kusurlu olduğu, erkeğin ise hakkında iddia edilip ispatlanmış bir kusur bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat istemlerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Davalı kadın vekili tarafından kararın istinafı üzerine, başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, erkeğin babasının 2014 yılında hastalanması üzerine yanına gidip, öldükten sonra ortak eve dönmediği gibi, annesinin hastalanması nedeniyle kalmaya devam ettiği ve ortak eve dönmediği, davacı erkeğin bu suretle ev, kadın ve ortak çocuğa maddî ve manevî destek vermeyerek evlilik birliği yükümlülüklerini ihlal ettiği anlaşılmaktadır. Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken, Mahkemece davalı kadının tam kusurlu olduğu şeklinde hatalı gerekçe ile karar verilmiş olması ... olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, belirlenen kusura ilişkin gerekçe ... değil ise de, hüküm sonucu itibariyle ... olduğundan ve yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi değiştirilmek suretiyle düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3.Davalı kadın vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin değiştirilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.