Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11377 E. 2023/3285 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kusurun kimden kaynaklandığı, tazminat ve nafaka miktarları ile hükmedilen nafakalara yıllık artış uygulanıp uygulanmayacağı hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, kadının nafakalara yıllık artış talebi konusundaki istinaf başvurusunu incelememesi ve bu konuda karar vermemesi, usul ve yasaya aykırı görülerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/418 E., 2022/2239 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/21 E., 2020/653 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin başka bir kadına ev tuttuğunu ve karı-koca olarak yaşadığını, eş, ev ve çocukları ile ilgisinin kalmadığını, maddî-manevî bağını kopardığı, evde bulunduğu dönemde aşırı derecede sigara içtiğini, kadına birçok kadın benim eşim olmak istiyor, senin yerine göz dikiyor, zaten sen de benim gözümden düştün, ben boşanacağım sen kendine başka bir koca bul" dediğini, ailesinin evlilik birliğine müdahale ettiklerini, erkeğin arkadaşlarının alkol, uyuşturucu, kadın düşkünü insanlar olduğunu, kadına ve ailesine inançlarına küfürler ettiğini, hakaret ettiğini, aile sırlarını ifşa ettiğini, ev hanımı olmakla suçladığını, gece yarılarında eve geldiğini, hor gördüğü, özel günlerde kadının ailesinin yanına gitmediğini, kimseyi eve kabul etmediğini, erkeğin annesinin evden kovduğunu, kadına eşek gibi bakacaksın, gelinim değil misin dediğinde, erkeğin bu duruma sessiz kaldığını, kadının rızası alınmadan erkeğin çocuklara kendi anne babasının isimlerini verdiğini, telefonla arandığında cevap vermediğini, mesaj çekildiğinde de cevap vermediğini, kendisine tesettürü terk etmesi hususunda baskı yaptığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk için 1.250,00 TL tedbir ve iştirak, kadın için 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl TÜFE oranında artış uygulanmasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Dava dilekçesi davalı-davacı erkeğe usulüne uygun olarak 19.02.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup erkek tarafından yasal süresinde cevap dilekçesi verilmemiştir.

2. Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadının üzerine düşen özeni yerine getirmediğini, kadının kavga ve tartışma ortamı yarattığını, kadının kendi yaşantısı doğrultusunda erkeğe, çocuklara ve erkeğin ailesine psikolojik baskılar, hakaretler yaptığını, ötelemelerde bulunduğunu, kadının dini bir grubun mensubu olduğunu, erkeğe boşa çalışmakla suçladığını, kendi mensubu olduğu gruba katılmaya zorladığını, kadının zamanla mensubu olduğu grubu eşinden, çocuklarından üstün tutmaya başladığını, erkek ve ailesine hakaretlerde bulunmaya başladığını, dini görüşleri doğrultusunda erkeğe hakaretler ettiğini, kadının dini görüşü doğrultusunda erkeği küçümsediğini, radyo ve televizyon izlenmesi konusunda baskı yaptığını, programların ve çalınan müziklerin günah olduğu yönünde söylemlerde bulunduğunu, mensubu olduğu grubun özel toplantıları olduğu dönemlerde eve geç saatlerde geldiğini, bu durumun yılda 5-6 defa tekrarlandığını, erkeğin kıyafetlerinin siyah olmasını takıntı haline getirdiğini, satanist lakabı taktığını, boynunda zincir aynı it gibi kıyafetlerin kapkara, aynı kalbin gibi biraz insan hüviyetine bürün dediğini, dini toplantıların olduğu gün erkeği eve almadığını, ortak çocuk Mustafa'yı rızası olmamasına rağmen dini grubun yatılı kursuna verdiğini, cinsel münasebeti üç yıl öncesinde kestiğini, erkeği sürekli kendisini aldattığı ile suçladığını, hakaret ettiğini, çocuklara Atatürk düşmanlığı empoze ettiğini, balkonda sigara içmede bile olay çıkardığını, erkeğin bulunduğu kafeyi basarak hakaretler ettiğini, zor günler için biriktirdiği parayı kendisinden gizli alıp bu para ile umreye gittiğini, yemek yemek istediğinde vermeyip yemeği döktüğünü belirterek, asıl davanın reddi ile birleşen davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına, 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına hakaretler ettiği, başka kadınla kadını aldattığı, ev içerisinde aşırı sigara içip evi kirlettiği, geceleri eve geç geldiği, çocuklarla manevî olarak ilgilenmediği, ailesinin kabullenmediği, giyim konusunda baskı yaptığı, arandığında, mesaj çekildiğinde cevap vermediği, kadının ise erkeğe hakaret ettiği, erkeğin hastalığında ilgilenmediği, çocukları dövdüğü, çocukları eve kitleyip dini grup toplantılarına gittiği, çocukları ... kursunda zorla yatılı olarak barındırdığı, Atatürk karşıtlığını empoze etmeye çalıştığı, ekeğin üzerine psikolojik baskı kurduğu, dini bir gruba mensup olup eve geç saatlerde geldiği, kurgularla kıskançlık yaptığı belirterek boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve sosyal inceleme raporu dikkate alınarak tarafların ortak çocuğunun velâyetinin belirlendiği, çocuğun ihtiyaçları, tarafların ekonomik durumu, velâyet kendisine verilmeyen tarafın ödeme gücü ile hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak iştirak nafakasının belirlendiği, tarafların ekonomik sosyal durumu, kusur durumu ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği değerlendirilerek nafaka ve maddî ve manevî tazminat ödenmesine hükmedildiği gerekçesi ile her iki davanın da kabulüne tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 162 nci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, tarafların ortak çocukları 26.08.2008 doğumlu Mustafa için aylık 350,00 TL ve 06.09.2011 doğumlu Müfide için aylık 300,00 TL olmak üzere toplamda 650,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların karşılıklı tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... kadın vekili hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, kadının maddî-manevî tazminat talebinin reddi, tedbir- yoksulluk-iştirak nafakalarının miktarları ile iştirak ve yoksulluk nafakalarına her yıl TÜFE oranında artış uygulanmaması yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kusur belirlemesi, kadının davasının kabulü, velâyet düzenlemesi, maddî-manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; erkeğin dava tarihinde ve halen başka bir kadınla karı koca hayatı yaşamaya devam ettiğini, banka hesaplarından yaşadığıeve dair apartman aidatları ve kira bedeli ödemeleriyle bu hususun ispat edildiğini, erkeğin dava tarihinden geriye doğru 1,5 yıldır müşterek konuta gelmediğini, başka bir kadınla yaşadığını, iddiaların dosyadaki belgeler ve tanık beyanları ile ispatlandığını, erkeğin anne babasının erkeği kışkırttığını, sosyal ekonomik durum araştırmasının tanıklarca gerçeğe aykırı şekilde yapılmasına neden olunduğunu, erkeğin anne ve babası olan tanıklarının gayri meşru evliliğini ve sosyal ekonomik durumunu gizli tutma gayreti içine girdiklerini, beyanların aksinin ispatlandığını, bu nedenle de, bu iki tanığın beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğini, bahsedilen hakaret olayından sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettiğini, tanıklardan ...'un, dava dilekçesinde gösterilen adrese çıkartılan tebligatı, davalıyı tanımadığını beyan ederek iade ettirdiği halde, beyanında Halil'in arkadaşı olduğunu ifade ettiğini, tarafla arasında husumet bulunduğunu, beyanlarına itibar edilemeyeceğini, erkeğin evlilik birliğini sona erdiren olaylarda tam kusurlu olduğunu, mahkemenin kararında, onur kırıcı davranışın ne olduğunu, bunun hangi tanık beyanıyla ispat edildiğini, süresinde dava açıp açmadığı izah edilmediğini, nafakaların yaşam standardına göre çok az olduğunu, dava dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde hükmedilen nafakaya her yıl tüfe oranında artış uygulanması talep edildiği halde bu hususta karar verilmediğini belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat talebinin reddi ve nafakaların miktarı ile nafakaya her yıl TÜFE oranında artış uygulanmaması yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin tanığının erkek kardeşinin, erkeğin eski bahçe çalışanı ve arkadaşı olduğunu ödenen 3 aylık aidatın bahçe mesailerinin yevmiye ücreti karşılığında yapılan bir ödemesi olduğunu bu aidat ödemesinin karşı tarafın iddiasını ispatlamadığını,erkeği bir kadınla gördüğünü söyleyen karşı taraf tanıklarının beyanlarının öğretilmiş ifadeler olduğunu, iddiaların samut delille ispatlanamadığını, ezberletilmiş tanık beyanları ile mahkemenin yanıltıldığını, bir kısım beyanların kurmaca olduğunu, tanıkların erkeğin çok zengin olduğunu söyleyerek mahkemeyi yanıltma çabası içerisine girdiğini, tanık beyanlarının birbiri ile ke kendi içinde çeliştiklerini belirterek; kadının davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına tazminata hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, hükmedilen nafakaların miktarı ile hükmedilen nafakalara İlk Derece Mahkemesince artış uygulanmamasına yönelik kadının istinaf istemlerinin Bölge Adliye Mahkemesince incelenip incelenmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 162 nci maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169, 174, 175, 176, 182, 327, 328, 329 ve 330 uncu maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü, 355 inci, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı -davacı erkek vekilinin tüm, davacı -davalı kadın vekilinin ise aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarında, İlk Derece Mahkemesince tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’îlere ilişkin hüküm kurulmuş, İlk Derece Mahkemesinin bu kararı taraflarca istinaf edilmiştir. Yapılan incelemede, kadın vekili tarafından kadının dava dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde lehine hükmedilen nafakalara, yıllık olarak uygulanmasını talep ettiği artışa ilişkin olarak da istinaf talebinde bulunmasına rağmen, gerek İlk Derece Mahkemesince gerek Bölge Adliye Mahkemesince kadının bu talebinin değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesine göre resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ayrıca hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş; hükmedilen nafakalar yönünden kadının yıllık artış talebi hakkında İlk Derece Mahkemesince olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesine yönelik kadının istinaf talebinin esası yönünden de bir inceleme yapılarak bu talep hakkında sonucu uyarınca bir karar vermekten ibarettir. Bu husus gözetilmeden eksik istinaf incelemesi ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2.) paragrafta açıklanan nedenle davacı -davalı kadın vekilinin nafakalara yıllık artış oranı uygulanması talebinin esasına yönelik istinaf itirazlarının incelenmemesi yönünden davacı -davalı kadın yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

2. Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı -davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Halil'e yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran Rukiye'ye iadesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.