Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11423 E. 2023/2671 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusur belirlemesi, maddi ve manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığı ve miktarlarının doğru belirlenip belirlenmediği hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek, temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1453 E., 2022/2378 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Manavgat 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/1244 E., 2021/52 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesi ile süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin; bağımsız konut temin etmediğini, müvekkilinin ayrı bir eve taşınma fikrine yanaşmadığını, sürekli müvekkilini oyaladığını, kalabalık aile ortamında zaman zaman sorunlar yaşandığını, böyle zamanlarda davalı erkeğin müvekkilini haksız çıkardığını, müvekkilini anlayışla karşılamadığını, müvekkilinin ailesine ve kardeşlerine sürekli hakaret ettiğini, çocukların en ... hatalı davranışında müvekkiline hitaben "dayıları yüzünden, dedesine çekmiş, bu kötü alışkanlıkları dayılarından alıyor, dayılarıyla bu çocukları görüştürme, çocuklar onlar gibi boş olmasın" şeklinde konuştuğunu, davalının müşterek çocukların müvekkilinin ailesi ile görüşmesine kolay kolay izin vermediğini, davalının evlilik birliği içerisinde evin tüm ihtiyaçlarını karşıladığını ancak müvekkilinin özel ihtiyaçları için müvekkiline para vermekten imtina ettiğini, müvekkilinin paraya ihtiyacı olduğunda annesinden almasını istediğini, en son müvekkilinin aile bireylerinin tarafları ziyareti sırasında davalının olumsuz konuşarak huzursuzluk çıkardığını, müvekkilini ve ailesini evden kovduğunu, müvekkilinin ailesinin yanına sığındığını, geçimini ailesinin yardımlarıyla sağladığını, bu süreçte davalının müvekkilini arayıp sormadığını, ortak çocuklarla görüştürmediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; davacının iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, dönem dönem ortak konutta aile bireylerinin kaldığını, ancak aynı bina içerisinde farklı dairelerde yaşayan aile bireylerinin de davacı kadın tarafından ortak konutta yaşıyor olarak değerlendirildiğini, taraflar arasındaki geçimsizliğin asıl nedeninin davacının ailesinden kaynaklandığını, davacının ailesinin davacıyı yönettiğini ve müvekkiline karşı doldurduğunu, müvekkilinin bu durumdan rahatsız olduğunu dile getirdiğini, ancak davacının ailesinin sözlerine itibar ederek aile yapısına uymayan davranışlarda bulunduğunu, 2018 yılı Kurban Bayramında aile konutuna misafir olarak gelen davacının kardeşi ve kuzeninin tarafların büyük çocuğunu bahane ederek tartışma çıkardığını, müvekkiline ve ailesine yönelik ağır sinkaflı küfürler ettiklerini ve tehditlerde bulunduklarını, bu durumun müvekkilinin gururunu incittiğini, aynı günün akşamı saat 23.00 sularında davacının kardeşleri ve kuzeninin ortak konuta geldiklerini, araçtan inmeden müvekkiline küfür ve hakaret etmeye başladıklarını, davacının kardeşinin müvekkilini tehdit ettiğini, davacının ise kardeşlerinin bu davranışlarını desteklediğini, o gün davacının evi terk etmekten vazgeçtiğini, ancak sonrasında davacının ortak konutu terk ettiğini, davacının davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını savunarak ve iddia ederek müvekkilinin de boşanmak istediğini belirtmek suretiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların ... süredir davalının aile fertleri ile birlikte aynı konutta yaşadıkları; erkeğin, kadının bu yöndeki isteğine kayıtsız kalarak bağımsız konut tahsis etmediği; erkeğin, evin ihtiyaçlarını karşılamasına rağmen maddî gücü nispetinde kadına özel ihtiyaçları için para vermediği, kadının ihtiyacı olduğunda annesinden para almasını söylediği, böylece kadına ekonomik şiddet uyguladığı, en son 2018 yılı Kurban Bayramında kadının kardeşleri ve kuzenlerinin bayram ziyareti nedeniyle tarafların evlerine gittiği, erkeğin, çocukların eğitim durumundan dolayı kadının ailesini suçladığı, bu nedenle erkek ile kadının ailesi arasında tartışma yaşandığı; erkeğin, kadının ailesini evden kovduğu; kadının taraflar arasındaki tartışmayı yatıştırmaya çalıştığı, ilerleyen günlerde kadının kardeşlerinin tarafların evine tekrar geldiği, erkeğin o gün de kadının akrabalarını "sizi bu evde görmek istemiyorum" diyerek evden kovduğu, kadının da aynı gün kardeşleri ile birlikte evden ayrıldığı, tarafların yeniden bir araya gelmedikleri, her ne kadar bir kısım tanıklar beyanlarında kadının kardeşlerinin erkeğe küfür ve tehdit içerir şekilde konuştuğunu ifade etmişler ise de, kadının yine tanık beyanlarıyla sabit olduğu üzere erkek ile kardeşleri arasında yaşanan tartışmayı engellemeye çalıştığı, dolayısıyla bu durumun kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı; davalı erkeğin kusurlu eylemleri nedeniyle taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında kusuru bulunmayan davacı kadının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri bir arada yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediği kanaatine varıldığı belirtilerek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına; ortak çocuk Salih'in yargılama esnasında ergin olduğu anlaşılmakla tarafların bu çocuk yönünden velâyet talepleri hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına ve kadının bu çocuk yönünden iştirak nafakası talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına; ortak çocuk Fatma'nın velâyetinin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, bu çocuk için kadının iştirak nafakası talebinin çocuğun velâyetinin davalı babaya verildiğinden reddine; kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına; kadının ev hanımı olduğu, boşanmakla yoksulluğa düşeceğinin sabit olduğu gerekçesiyle kadın yararına aylık 1.300,00 TL yoksulluk nafakasına; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin kusurlu olduğu, davacı kadının kusursuz olduğu belirtilerek kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; tazminatların ve nafakaların az olduğunu belirterek; tazminat ve nafaka miktarları yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kusursuz olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddi gerektiğini belirterek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; yapılan inceleme ve toplanan delillerden; İlk Derece Mahkemesince erkeğe izafe edilen kusurlara karşılık davacı kadının; ailesinin eşine hakaretine sessiz kaldığının anlaşıldığı, bu vakıanın kadına kusur olarak izafe edilmemesinin ... olmadığı, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda davalı erkeğin ağır, kadının ise az kusurlu olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle erkeğin kusur belirlemesine ilişkin istinaf talebinin kabulüne, kusura ilişkin gerekçenin düzeltilmesine; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat ile kadının ihtiyaçları dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarı ile yoksulluk nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yönlere ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası yönünden kaldırılmasına ve bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm tesisine, kadın yararına 150.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiş; tarafların sair istinaf talepleri reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin istinaf başvurusunun kısmen reddinin hatalı olduğunu; kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kadın yararına hükmolunan tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarlarının artırılmasının ... olmadığını, tazminat ve nafaka miktarlarının fazla olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararın kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kusur belirlemesi, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, tazminat ve nafakaların miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 176 ncı maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... maddesi, 371 nci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 ... maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.