"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1944 E., 2022/1179 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/1006 E., 2019/677 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.06.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davalı karşı davacı ... ve vekili gelmedi. Karşı taraf davacı karşı davalı ... vekili Av. ... geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; birliğin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, aylık 800,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, birliğin kadının kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "davacı iddialarına karşı davalı açmış olduğu karşı davada davacı kadının bir başka kişi ile ilişkisi olduğunu, bu nedenle davacının açmış olduğu davanın reddi ile karşı davanın kabulü ve boşanmaya karar verilmesini talep etmektedir. Her iki taraf da iddiaları ile ilgili delillerini bildirmişler, verilen ara karar doğrultusunda davalı ve ortak çocuklar mahkememiz uzmanı tarafından dinlenilmiş, PDR'unda çocukların velâyetlerinin davalı babaya tevdii ve anneyle kişisel ilişki düzenlemesi yapılmasının çocukların üstün yararına olduğu mütalaa edilmiş, ortak çocukların da tarafların ayrı yaşadıkları süre içerisinde davacı annelerinin ... isimli bir kişi ile ilişki içerisinde olduğunu beyan ettikleri görülmüştür. Dinlenilen davacı k-davalı kadının göstermiş olduğu tanık Ankara Aile Mahkemesinde talimat yoluyla dinlenilmiş, tarafların 1 yıldır ayrı yaşadıklarını, aynı evde yaşarken dahi yataklarını ayırdıklarını, davacı kadının davalı kocanın sözlü ve fiziki şiddetine maruz kaldığını, bu yüzden kadının evi terk etmek zorunda kaldığını, davacı kadının bir rahatsızlığında doktora gitme isteğini "ben gelemem kendin git" şeklinde karşıladığını, davacı kadının insan yerine konulmadığını, hatta davalı kocanın kardeşlerinin dahi davacı kadını insan yerine koymadıklarını, davalının davacıya "senle yatarken eski kız arkadaşımı düşünüyorum, hayvansın, eşeksin, hiçbir şey bilmiyorsun, insan değilsin" şeklinde sözlerine tanık olunduğunu beyan etmiş, davalı k-davacı koca tarafından gösterilmiş tanıkları ise taraflar arasındaki geçimsizliğin sebebinin davacı kadının aynı iş yerinde çalışan ... isimli birisiyle duygusal ilişki içerisinde olduğunu, davacı kadının ev ile ilgisi ve alakası olmadığını, yapılması gereken işleri kayınvalidesinin yaptığını, 1 seneden fazla bir süredir de ayrı yaşayan taraflardan ...'nin evden ayrılan taraf olduğunu, çocuklara babaannenin baktığını ve davacı annenin arayıp sormadığını, davacı kadının evden ayrılmazdan hemen önce komşuya gideceğim diye evden çıktığını, o sırada gece vardiyasına giden kocanın gitmediğini, evde beklediğini, davacı eşe telefon açıp nerede olduğunu sorması üzerine davacı kadının evde olduğunu beyan ettiğini, oysa o sırada davalı kocanın evde olduğunu ve davacı kadının evde olmadığını bu şekilde gördüğünü, böylece kadının yalan söylediğinin ortaya çıktığını ve bu olaydan hemen sonra da kadının ortak konutu terk ettiğini, bir daha dönmediğini beyan etmiştir. Davacı k-davalı vekili tanıkların beyanlarının etraftan duyduklarına dayalı olduğunu, müvekkilinin eşini aldatmadığını, namusuna söz söylendiğini beyan etmiş ise de psikologda ve mahkememizde dinlenilen ortak çocukların yaşları göz önüne alındığında davacı annelerinin ... isimli birisiyle ilişkisi olduğuna dair beyanlarının bir kısım tanıklarca da ifade edildiği görülmektedir. Davacı kadın göstermiş olduğu tanığı marifetiyle davalı kocadan görmüş olduğu şiddete dair beyanını doğrulatmış, tanığın şiddet ile ilgili bu beyanı mahkeme uzmanı tarafından dinlenilen ortak çocuklar ... ve ...'un da beyanları içerisinde anne ve babası arasında tartışmalar yaşandığına dair beyanları ile doğrulandığı ancak davalının gerek çocuklar, gerekse dinletmiş olduğu tanıklar marifetiyle davacını 3. kişi ile güven sarsıcı davranışlar içerisinde olduğuna dair iddiasının da geçimsizlikte kabulü gereken bir iddia olduğu görülmüştür. Davacı kabul edilen bu eylemi ile ziyade kusurludur. Davalı koca kusurlu görülmekle birlikte davacının kusur kabul edilen sadakatsizlik boyutunda olduğu ispat edilememiş ancak güven sarsıcı davranış olarak mahkememizce kabul edilmiş davranışı karşısında az kusurlu görülmüş ve bu kabule göre de her iki tarafın talebi doğrultusunda tarafların boşanmalarına, çocukların yaşı ve tercihlerine göre velâyetlerinin babaya tevdiine, davacı k-davalı kadının ziyade kusurlu görülmesi nedeniyle tazminat isteğinin reddine, davalı k-davacı kocanın ise davacının dava dışı ... isimli kişi ile güven sarsıcı davranışlar içerisinde olması, tarafların tespit edilen SED'ları, davacı kadının ağır kusur kabul edilen eyleminin davalı kocanın kişilik haklarının ihlali sonucunu doğurduğu ve bu eylemin koca üzerinde yarattığı elem ve kederin şiddeti, hakkaniyet ölçüsü, kısmen de olsa davalı koca kusuru göz önüne alınarak kısmen manevî tazminata karar vermek gerekmiş" gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar için 12.12.2017 tarihinde hükmedilen tedbir nafakasının 11.09.2018 tarihinden itibaren kaldırılmasına, kadının tazminat taleplerinin reddine, erekk yararına 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, aleyhine hükmedilen manevî tazminat, ortak çocuklar için hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece kadının kız kardeşi olan tanığı Hatice'nin beyanıyla erkeğin fiziksel ve sözel şiddet uyguladığı erkeğe kusur olarak yüklenmiş ise de; kadının bu tek tanığının beyanlarını destekler başkaca bir delil dosyaya ibraz edilmediği gibi tanığın beyanlarının da muğlak olduğu ancak erkek tarafından mahkemece yüklenen "az kusura ve maddî vakıalara" karşı istinaf kanun yoluna müracaat edilmediğinden erkek yönünden erkeğe kusur olarak yüklenen az kusur ve maddî vakıaların kesinleştiği, kadına kusur olarak yüklenen güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna ilişkin maddî vakıanın da tarafların ortak çocuklarından duyuma ilişkin olduğu, ortak çocukların tanık olarak yer almadıkları için ortak çocuklardan duyuma ilişkin beyanlara itibar edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda dayanılan ve ispat edilen maddî vakıalara göre; birlik görevlerini yerine getirmeyen kadının az, eşine fiziksel ve sözel şiddet uygulayan erkeğin ağır kusurlu olduğu, her iki boşanma davasının kabulüne karar verilmesi doğru olmakla birlikte koşulları oluştuğu halde kadın lehine maddî manevî tazminata karar verileceği yerde hatalı kusur değerlendirmesi neticesinde bu taleplerin reddine, erkeğin manevî tazminat talebinin kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, ortak çocukların yargılamanın devamı sırasında anne yanından ayrılarak baba yanında kalmaya başladıkları, mahkemece de nihai kararla birlikte velâyetlerinin babaya verildiği, ortak çocuklar lehine karar altına alınan tedbir ve iştirak nafakalarının velâyet görevini fiilen kullanan ebeveyne diğer ebeveyn tarafından verilmesi gereken nafaka olduğu, ortak çocukların geçici velâyetlerinin 12.12.2017 tarihli ara karar ile anneye verilmiş ise de; çocukların fiilen baba yanında yaşamaya başladıkları tarih itibariyle (11/09/2018) çocuklar için karar altına alınan tedbir nafakalarının kaldırılmasının doğru olduğu gerekçesi ile davacı karşı davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili kısımlarının kaldırılmasına, kadın yararına 15.000,00 maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine kadın vekilinin sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık kusur belirlemesi ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL. vekâlet ücretinin ...'dan alınıp ...'ye verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.