"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1122 E., 2022/1651 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırıkkale 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/28 E., 2021/290 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davalı erkeğin, kadından habersiz evlerini sattığını, sürekli cemaate gittiğini ve ailesine vakit ayırmadığını, evi ile ilgilenmediğini, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, eşyaları boşaltıp evi terk ettiğini, Banu isimli bir kadın ile ilişkisi olduğunu iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesini, çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 60.000,00 TL maddî ve 90.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçelerinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, tarafların ikinci evliliği olduğunu, davacı kadının, erkeğin babasını eve çağırması nedeni ile tartışma çıkarıp evi terk ettiğini, birlik görevlerini yapmadığını, ütü yapmadığını, huzursuzluk çıkardığını, yatakları ayırdığını, kapının kilidini değiştirdiğini belirterek, boşanma kararı verilmesini, ortak çocuğun velâyetinin erkeğe verilmesini, kadının nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı her ne kadar davalının, davacıdan habersiz evlerini sattığı, evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, davacıya harçlık vermediği, eve geç gelerek eşi ve ailesiyle ilgilenmediği, yaşanan tartışma sonrası davalının evi terk ederek gittiği anlaşılmışsa da tarafların daha sonra barışarak tatile gittikleri anlaşıldığından, bu durumda davacı kadının, davalı erkeği bu eylemi nedeniyle affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığı anlaşıldığından bu eylemler nedeniyle davalıya kusur olarak yüklenmediği, davalının Kırıkkale 1. Aile Mahkemesinin 2018/223 D.İş Esas sayılı dosyasında eve dön ihtarı ile 4721 sayılı Kanun'un 164 üncü maddesi uyarınca eşine ortak konuta dönmesi için ihtarda bulunması nazara alınarak ihtar talep tarihinden önceki davacının kusurlu davranışlarının davalı tarafça affedilip, hoşgörüyle karşılandığının, yeniden birlikte yaşama isteğine ilişkin bir irade açıklaması niteliğinde olduğunun kabulünün gerekeceği, özellikle terk ihtarı çekilmesinin, ihtar çeken eş için karşı tarafın ihtardan önceki kusurlu davranışlarını af anlamına geldiği, affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olayların ise taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşıldığından kadının terk ihtarı öncesindeki eylemleri af nedeni ile davacı kadına kusur olarak yüklenmediği ancak davalının davacıyı aldatması olayının tatilden döndükten sonra davacı tarafından öğrenildiği, bu durum kabullenilmeyerek ayrı yaşamaya başladıkları, oluşan geçimsizlikte evlilik birliği içerisinde davacıyı aldatan davalının tam kusurlu olduğu, davacıya atfı kabil herhangi bir kusur bulunamadığından davacının davasının kabulü ile, tarafların boşanmalarına, sosyal inceleme raporundaki tespitler ve dosyadaki diğer tüm deliller değerlendirildiğinde ortak çocuğun davacı anne yanında kaldığı, davacı annenin velâyeti almasına engel herhangi bir durumun tespit edilemediği, çocuğun velâyete yönelik ilgisinin ve tercihinin davacı anne lehine olduğu, anlaşıldığından ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, sosyal inceleme raporları doğrultusunda davalı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, velâyeti davacı anneye verilen otak çocuk için davalı babanın çocuğun bakım ve giderlerine katılma yükümlülüğü devam ettiğinden velâyeti davacı anneye verilen ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden sonra iştirak nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, ekonomik ve sosyal durum araştırmasına göre davacının ev hanımı olduğu, iş buldukça çalıştığı, aylık sabit bir gelirinin bulunmadığı, aylık 600,00 TL kira ödediği, davalının ise gelir uzmanı olduğu aylık 5.670,00 TL gelirinin bulunduğu dolayısıyla davacının boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından davacı için dava tarihinden itibaren takdir edilen aylık 750,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı eşin boşanma sebebiyle mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedeleneceği anlaşıldığından kusursuz davacı eş için 20.000,00 TL maddî tazminat, yine davalının davacı eşini darp etmesi, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarda bulunması davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğundan kusursuz davacı eş için 15.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu olduğunu, davalı erkeğin kusurlu davranışları nazara alındığında hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminatın son derece düşük olduğunu belirterek; maddî ve manevî tazminatların miktarları yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanları ve mevcut delillere nazaran davacı kadının tamamıyla kusurlu olduğunun ispatlandığını, davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği, erkeğin birlik görevlerini eksiksiz yerine getirdiğini, davacı kadının keyfi olarak evi terk ettiğini, davacı kadının trafik kazası geçiren eşine destek olmadığını, tamamıyla kusurlu olan davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına da hükmedilemeyeceğini, tarafların ortak çocuklarının erkek aleyhine tedbir nafakası davası açtığını, erkek tarafından aylık 750,00 TL tedbir nafakası ödendiğini, bu nedenle nafakaların da kaldırılması olmadığı taktirde indirilmesi gerektiğini, ortak çocuğun velâyetinin de müvekkiline verilmesinin çocuğun yararına olacağını belirterek; kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu, buna karşılık tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu, hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 ... maddesi hükmü dikkate alındığında davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat miktarının belirlendiği gerekçesi ile davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kabul edilen yönden kaldırılmasına ve bu yönden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî tazminata, 40.000,00 TL manevî tazminata, davalı erkek vekilinin ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirtilerek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, velâyet düzenlemesinin yerinde olup olmadığı,davacı kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 336 ncı maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 ... maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... ve 371 ... maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.