Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11560 E. 2023/3530 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, kadının aldatma iddiasına dayalı boşanma talebinin kabulü, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyadaki deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, yerel mahkemenin boşanma kararı, velayet, nafaka ve tazminata ilişkin hükümleri usul ve hukuka uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/963 E., 2022/1596 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 15. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/476 E., 2021/235 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesi ile; erkeğin, kadına sürekli hakaret ve tehdit içeren söylemlerde bulunduğunu, evden kovduğunu, psikolojik baskı uyguladığını, erkeğin kadını evden kovduktan sonra kadının, erkeğe karşı boşanma davası açtığını, fakat elde olmayan sebeplerle süresi içinde davasını ispatlayacak hiç bir delil sunamadığından ispatlanamayan davasının reddedildiğini, reddedilen ... 9. Aile Mahkemesinin 2016/1780 Esas sayılı dosyası kesinleştikten sonra erkeğin kadını aldattığını öğrendiğini, erkeğin, ilişki yaşadığı kişinin de evli olduğunu, bu görüşme ortaya çıkınca davalı erkeğin ilişki yaşadığı kadının kendi evliliğini bitirdiğini, bu süreçte erkeğin, çocuklara karşı kadını devamlı kötülediğini, çocuklarını terk eden bir anne olarak gösterdiğini, bu sebeple çocukların artık anneleri ile görüşmek istemediğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesi ile; kadın tarafından daha önce açılan boşanma davasının, kadının davasını ispatlayamaması nedeni ile reddedildiğini, bu nedenle kadının reddedilen davadaki iddialarına yeniden dayanamayacağını, dava dilekçesinde yer alan iddiaların bir çoğunun daha önceki iddiaları ile aynı olduğunu, yeni boşanma sebebi yaratmak için ortaya sadakatsizlik iddiasını attığını, kadının evden ayrıldığını, çocukları görmeye gelmediğini, aramadığını, çocuklarının annelerini görmek istemediğini, kadının erkeğe hakaret ve tehdit içeren söylemlerde bulunduğunu ve saygısız davrandığını belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, erkek yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, davacının sair taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin davacı kadına hakaret ve tehditlerde bulunduğu, kadını evden kovduğu iddialarına ilişkin ... 9. Aile Mahkemesinin 2016/1780 Esas, 2018/283 Karar sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verildiği, sonrasında davacı kadının tarafların çok uzun süreden beridir ayrı yaşamaları, erkeğin kadını aldatması, çocukları göstermemesi ve annelerinden soğutması iddiaları ile evlilik birliğinin temelden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak işbu boşanma davasını açtığı, davalı erkeğin ortak çocuklara kötü davrandığı ve annelerinden soğutulduğu iddiasının kadın tarafından ispatlanamadığı, her ne kadar davacı kadın tanığı Muammer'in beyanında davalı erkeği ... ilinde bir kadınla ele ele dolaşırken gördüğü ifadesi yer almışsa da, tanığın beyanlarının diğer tanık beyanlarıyla desteklenmediği, aldatmaya ilişkin herhangi bir mesaj kaydı, kamera kaydı gibi başkaca delil de bulunmadığı, beyanların soyut nitelikte olduğu ve tanığın davacının kardeşi olması sebebiyle tarafsız olmadığı yönünde yapılan değerlendirme ile aldatmaya yönelik iddianın da sübut bulmadığı, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları sabit ise de, bu durumun tek başına boşanma sebebi teşkil etmediği, terk hukuki sebebine dayalı olarak açılmış bir boşanma davası da bulunmadığı, davalı erkeğe kusur olarak yüklenebilecek bir hadisenin varlığı kanıtlanamadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; ortak çocukların anneye en çok ihtiyaçları olduğu dönemde annelerini istememelerinin açıkça babaları tarafından soğutuldukları ve dolduruşa getirildiklerinin delili olduğunu, bu yöndeki iddialarının ispat edilemediği yönündeki kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı tanığı olan babası ...'nın oğlunun başka bir kadın ile görüştüğü duyumlarını aldığını, böyle bir söylentinin dolaştığını duyduğunu, tanık Hatice ve Muharremin de davalı erkeğin, bir kadın ile ilişkide olduğunu bildiğini söylediklerini, erkeğin kadını aldattığını, bu hususun dinlenen bir kısım tanık beyanları ile ispatlandığını belirterek kararın tüm yönlerden kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince dinlenen tanık beyanları ve ikame edilen tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda davalı erkeğin, davacı kadını aldattığı yönünde söylenti çıkmasına sebebiyet verdiği gibi bir kadın ile el ele görüldüğü, bu hali ile davalı erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun kabulünün gerektiği gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda güven sarsıcı davranışlarda bulunan davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davacı kadına atfı kabil bir kusurun bulunmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacı kadının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle kadının davanın reddi, kusur belirlemesi, tedbir nafakası, maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, sosyal inceleme raporunda yapılan tespitler neticesinde ve ortak çocukların menfaati gereğince ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuklar ile anneleri arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk Burcu ... olduğundan velâyet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına dava tarihinden itibaren kadının çalışmaya başladığı tarih olan 2021 yılı Haziran ayına kadar aylık 700,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davalı erkeğin ortak çocuklarla beraber yaşamadığını, uzun yol şoförü olduğunu, tarafların aile konutunda sevgilisi ile birlikte yaşadığını, çocukların dede ve babaanne yanında büyüdüklerini, erkeğin ortak çocukları annelerinden soğuttuğunu ileri sürerek ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesi yönünde tesis edilen kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; tutarsız tanık beyanları dikkate alınarak erkeğe tam kusur yüklenmesinin hatalı olduğunu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğunu, erkeğe saygısız davrandığını, evi terk ettiğini, sorumluluklarını yerine getirmediğini, kadının boşanma davası süresince asgari ücretle çalışması nedeniyle lehine tedbir nafakası ödenmesinin haksız olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile bunların miktarı ve kendi tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında davacı kadından kaynaklı bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkeğe yönelik kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile tedbir nafakasına ilişkin yasal şartların oluşup oluşmadığı, oluştu ise miktarlarının hakkaniyete uygun olarak belirlenip belirlenmediği, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesinin ortak çocukların üstün yararına olup olmadığı ile erkeğin tazminat taleplerinin reddine dair verilen kararın dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 323 üncü maddesi, 336 ncı maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.