Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11562 E. 2023/3517 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda hangi tarafın kusurlu olduğu, boşanmaya ve fer'i sonuçlarına karar verilip verilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları belgeler, uygulanması gereken hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler gözetilerek, davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı değerlendirilerek, temyiz edilen karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/820 E., 2022/1593 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 19. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/1417 E., 2021/494 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle tarafların ayrılmalarına karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesiyle; tarafların, erkeğin kök ailesiyle birlikte yaşadığını, erkeğin, annesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, annesinin etkisinde kaldığını, her tartışmada davacı-karşı davalı kadını kovduğunu, kadını ailesiyle görüştürmediğini, cenazelere göndermediğini, çocuklarını göstermemekle tehdit ettiğini, kadına annesi ile bir daha görüşmeyeceğini söylemesi yönünde baskı uygulaması üzerine kadının annesini aradığını, bu nedenlerle babaannesinin ve dedesinin cenazesine katılamadığını, erkeğin annesinin kadını aşağıladığını, erkeğin boşanma davası öncesinde birlik içinde edindiği taşınmazlarını devrettiğini, kadının anlaşmalı boşanmayı kabul etmemesi halinde ortak çocukları göremeyeceğini söylediğini, "seni istemiyorum, senden tiksindim" diyerek kadını annesinin evine bıraktığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına aylık 750,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 10.000 TL maddî, 200.000 TL manevî tazminata hükmedilmesine ve mal rejiminin tasfiye edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesiyle; kadının yatakları ayırdığını, son bir yıldır kadının boşanmak istediğini ve ortak çocuklara babaannelerinin bakabileceğini söylediğini, kadının, erkeğe ve çocuklara sürekli hakaret ettiğini, saygısız ve ilgisiz davrandığını, kötü muamelede bulunduğunu, kadının, erkekten aldığı harçlıkları annesine ve kardeşine verdiğini, ortak haneyi terk ettiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, orta çocuklar yararına aylık 750,00'şer TL tedbir ve iştirak nafakasına, erkek yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine ve aile konutu şerhinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının bildirdiği vakıalardan erkeğe bir kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı, kadının erkeğin ailesi ile aynı konutta yaşamaktan hoşnut olmadığı, ortak konut hususundaki uyuşmazlıklarda tarafların hakim müdahalesini isteyebileceği, bu bakımdan konut hususundaki uyuşmazlıkların tek başına kusur olarak kabul edilemeyeceği, kadının diğer dayandığı vakıalara ilişkin tanık beyanlarının da soyut, duyuma dayalı ve eski tarihli olduğu, son tartışmada kadının kovulmayarak ortak konuttan kendi rızasıyla ayrıldığı, bu bağlamda kadının ileri sürdüğü vakıaları ispat edemediği, erkeğin dayandığı vakıalar açısından ise kadının yakınlarına para yardımı yapmasının tek başına kusur olarak kabul edilemeyeceği, çalışmayan kadının yüklü miktarda para yardımı yapmasının mümkün olmadığı, kadının haklı bir neden olmaksızın evden ayrılarak birlik görevlerini yapmaktan imtina ettiği böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı-karşı davalı kadının tam kusurlu olduğu, erkeğin dava açmakta haklı olduğu, tarafların uzun süredir evli oldukları, ortak 2 çocuklarının olduğu, evlilik birliğinin bu güne kadar ciddi bir sorun olmaksızın süregeldiği, erkeğin kusurunun olmadığı kadının ise yalnızca birlikte yaşamaya son vermesi nedeniyle kusurlu olduğu, ağır ve çekilmez kusurların dosya kapsamında mevcut olmadığı, bu evlilikte taraflar ve çocuklar için yarar kalmadığının söylenemeyeceği, tarafların barışma olasılıklarının bulunduğu yönünde yapılan değerlendirme ile kadının asıl davasının ve fer'î taleplerinin reddine, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası ödenmesine, kadının mal rejimi tasfiyesine ilişkin açmış olduğu davanın tefrikine, boşanma koşulları oluşan erkeğin karşı davası hakkında 4721 sayılı Kanun'un 170 ve 171 inci maddesi uyarınca tarafların 1 yıl 6 ay süre ile ayrılmalarına, boşanmaya karar verilmediğinden, erkeğin tazminat ve yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocukların velâyetinin babalarına verilmesine, anneleri ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki tesisine, kadın bir gelire sahip olmadığından iştirak nafakası takdirine yer olmadığına, erkeğin aile konutu şerhinin kaldırılması davasının tefrikine, erkeğin tedbir nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ortak çocukların yanlı beyanda bulunduklarını, İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, davacı-karşı davalı kadının davasının kabulü gerektiğini, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarının az olduğunu, İlk Derece Mahkemesince malların yönetimine ilişkin herhangi bir karar verilmediğini, davalı-karşı davacı erkeğin davasında verilen ayrılık kararının hatalı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın her iki davada verilen tüm hükümler yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde; tarafların fiili ayrılıklarından itibaren geçen süre dikkate alındığında ayrılık kurumundan beklenen faydanın sağlanamayacağını ileri sürerek karşı davada verilen ayrılık kararı, kusur belirlemesi, erkeğin tedbir nafakası talebinin reddi, erkeğin yoksulluk nafakası ile tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar, ortak çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakası taleplerinin reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar İlk Derece Mahkemesince evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda kadının tamamen kusurlu olduğundan bahisle kadının davasının reddine, yine ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının bulunduğu gerekçesiyle karşı davada ayrılık kararı verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden İlk Derece Mahkemesince kabul edildiği ve gerçekleştiği üzere kadının ortak haneyi terk ederek birlikte yaşamaktan kaçındığı, bunun yanında davacı-karşı davalı kadının ortak çocuklara hakaret ettiği vakıasının erkek tarafından dayanılan delillerle ispatlandığı, bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, erkeğin ise bağımsız mesken temin etmediği, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığı, kadının ailesiyle görüşmemesi için kadına baskı uyguladığı vakıalarının davacı-karşı davalı kadın tarafından dayanılan delillerle ispatlandığı, bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiği, buna göre evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin ağır, davacı-karşı davalı kadının az kusurlu olduğu, tarafların evlilik birliğinin devamında fayda kalmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, davacı-karşı davalı kadının erkeğin karşı davasındaki itirazının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında düzenlenen koşullarının erkeğin karşı davası yönünden gerçekleştiği, olayların akışı karşısında tarafların dava açmakta haklı oldukları, bu şartlar altında tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali de bulunmadığı ve eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediği gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile boşanmaya karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle kadının davasının reddi ile karşı davada ayrılık kararı verilmesinin yanlış olduğu, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası miktarının az olduğu yönünde yapılan değerlendirme ile davacı-karşı davalı kadının asıl davanın reddine, kusur belirlemesine, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine yönelik istinaf itirazları ile davalı-karşı davacı erkeğin karşı davada verilen ayrılık kararına, kusur belirlemesine, erkeğin yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karara yönelik istinaf taleplerinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi'nin kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin yukarıda belirtilen şekilde düzeltilmesine, karşılıklı boşanma davalarına ilişkin verilen kararın tamamının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulması suretiyle her iki davanın da ayrı ayrı kabulüyle 4721 sayılı Kanun'nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesi yönünde görüş bildirmeleri nedeniyle velâyetlerin davalı-karşı davacı babaya verilmesine, annenin çalışmaması nedeniyle ortak çocuklar lehine talep edilen tedbir ve iştirak nafakası istemlerinin reddine, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden itibaren aylık 800,00 TL tedbir nafakası ödenmesine hükmün kesinleşmesinde itibaren geliri bulunmayan kadın lehine aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası takdirine, yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 10.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, erkeğin tedbir-yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine, tarafların sair istinaf talepleri hakkında ise başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; erkeğe yüklenen kusurların dosya kapsamından ispatlanamadığını, kadının dava açtığı tarihten itibaren sigortasız olarak çalıştığını, olarak çalıştığını, ileri sürerek kadının asıl davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile kendi nafaka ve tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte erkekten kaynaklı bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kadının davasının kabulü ve kadın yararına maddî-manevî tazminat ile tedbir-yoksulluk nafakası verilmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığı ile erkeğin tazminat ve nafaka taleplerinin reddine ilişkin verilen hükmün kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.