Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11589 E. 2023/1250 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen maddi tazminat miktarının ve ihtiyati tedbir kararının yerindeliği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozma kararına uygun olarak tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerini, paranın alım gücünü ve ihlal edilen menfaatleri değerlendirerek verdiği maddi tazminat ve ihtiyati tedbir kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, temyiz itirazları reddedilmiş ve yerel mahkeme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; eşler arasında davalıdan kaynaklanan sebeplerle geçimsizlik bulunduğunu, son iki yıldır sorunlar ve geçimsizliklerin önemli oranda arttığını, davalının müvekkiline karşı saygısız ve nezaketsiz davranışlarda bulunduğunu, bu davranışların hakaret boyutuna ulaştığını, bu davranışların zaman zaman üçüncü kişilerin yanında da gerçekleştiğini, taraflar arasında münakaşasız gün geçmediğini, tarafların bu nedenle aynı ev içinde günlerce küs kaldığını, bu küslüğün müvekkilinin çabaları ile giderildiğini, müvekkilinin sorunların giderilmesi için gayretlerinin yetersiz kaldığını, eşlerin bu nedenle birbirlerinden uzaklaştığını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiş ise de erkek vekili ilk açtığı davadan 25.10.2013 tarihinde feragat etmiştir.

2.Davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; kadın aleyhine boşanma davası açtığını, ancak sorunların üstesinden geleceğini ve kırkbeş yıllık eşine olan sevgisi nedeni ile davadan feragat ettiğini, ancak davalı kadının karşı dava açtığından davanın derdest olduğunu, tarafların 2013 yılı Ağustos-Eylül ayından beri ayrı olup davacının ...'da davalının ise ...'da yaşadığını, Ankara1. Aile Mahkemesi'nin 2013/1178 Esas sayılı dosyasında bir kısım tanıkların dinleneceği 10.07.2014 tarihindeki duruşmasına davalının bizzat katıldığını, bu duruşmada davacının yanında çalışan ... isimli şahsın tanık olarak dinlenip müvekkilinin aleyhine sayılabilecek beyanlarda bulunduğunu, daha sonra işyerine gelmediğini, aynı gün saat 14.00 civarında bu şahsın telefon ederek oradaki görevliye davacının arabasının anahtarlarını teslim edeceğini aşağı inmesini söylediğini, inince de bir araba içinde bulunan davalı ... Yıldız'ın anahtarları görevliye vererek ...'nin artık kendisi ile çalıştığını söylediğini, ...'nin işyerinden aniden ayrılmasından, işyerinin büro anahtarı, kapı şifresi bu şahıs tarafından bilindiğinden şüphelenilerek kasa açıldığında 8.500.00 TL ve 17.329.00$ yerinde olmadığı, çalındığının anlaşıldığını, polise haber verilerek gerekli araştırmaların yapıldığını, bu esnada bazı kamera kayıtlarına rastlanıldığını, bu kayıtlarda davalı ... Yıldız, kardeşi O. O. ve E. U.'nun 09.07.2014 günü akşam 19.58 sıralarında binadan çıktıklarının göründüğünü, büronun alarm sistemi olup bu giriş çıkış esnasında devre dışı bırakıldığını, kamera kayıtlarında büroya anahtarla açılıp girildiğinin göründüğünü, davacının dairesinde meydana gelen hırsızlık olayı ile davalı ile diğer şahıslar arasında bağlantı olması ihtimaline binaen müvekkili tarafından soruşturması süren ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/145137 Hazırlık sayılı dosyasına ek dilekçe verdiklerini, müvekkilinin bu olay nedeni ile davalıya olan güven ve inancını kaybettiğini, 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 163 üncü ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yazılan hususların doğru olmadığını, taraflar evlendiğinde erkeğin İmar İskan Bakanlığında memur olarak çalıştığını, müvekkilinin babasının ... teklifi nedeni ile buradan istifa eden davalının müvekkilinin babasının teklifi nedeni ile yaşam tarzı ve hayat standardının tamamen değiştiğini, refah seviyesinin çok yüksek seviyeye çıktığını, tarafların geçimini bir süre müvekkilinin babasının sağladığını, müvekkilinin babasının ölümünden sonra şirketin sahibi olmak için diğer ortaklardan hisseleri satın aldığını, müvekkilinin kardeşini ortaklıktan çıkartmak için onu mahkemeye verip tüm şirketin sahibi olduğunu, davalının şirkete sahip olma stratejisi nedeni ile müvekklinin aile bağlarının bozulduğunu, yaklaşık on yıl ailesi ile görüşemediğini, davalının evlilik birliği kurulduğundan itibaren tüm vaktini ... Spor Başkanlığı ve ... Partisi ile ilgili işlemler nedeni ile evden uzakta geçirdiğini, müvekkilinin ise çocukları ile yalnız bir hayata itildiğini, davalının refah içinde yaşarken müvekkiline ekonomik baskı uyguladığını, müvekkilinin tüm evliliğini ekonomik ve psikolojik baskı altında geçirdiğini, erkeğin paraya düşkünlüğü ve her yerde paradan bahsedip parayı bir güç olarak kullanması nedeni ile dost ve arkadaş çevresinden de uzak kaldıklarını, davalı kocanın öfke kontrolü problemi yüzünden evlilik birliğinin ilk başından itibaren müvekkili için hayatı çekilmez hale getirdiğini, erkeğin evlilik birliği içinde müvekkilini bir çok kez aldattığını, müvekkilinin yaşadıkları nedeni ile kalp krizi geçirdiğini, bu dönemde davacının eşine yardımcı olmadığını, müvekkili denizde rahatsızlandığında torunu ...'ın müvekkilini denizden çıkartıp ambulans çağırdığını, ancak erkeğin hastaneye götürmeyi bile teklif etmediğini, müvekkilinin kırkbeş yıllık evliliği boyunce özveri ile evliliğini sürdürmeye çalıştığını, ancak davacının davranışları nedeni ile evlilik birliğinin müvekkili için çekilmez hale geldiğini, müvekkilinin tüm bu nedenlerle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine aylık 50.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müvekkilinin uğradığı maddî ve manevî zararların giderilmesi için 15.000.000.00 TL maddî, 15.000.000.00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, erkeğin eşinin güvenini başka kadınlarla görüşerek sarstığı, eşine hakaret edip onu aşağıladığı, tam kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin açtığı ilk davanın feragat nedeni ile reddine, yine erkeğin açtığı birleşen boşanma davasında iddialarını ispat edemediğinden reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine, paranın satın alma gücü, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet esasları göz önüne alınarak 500.000.00 TL maddî ve 250.000.00 TL manevî tazminata, kadın lehine hükmedilen aylık 5.000,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleşmesine kadar devamına, kadının ev hanımı olduğu, sadece emeklisi olup yaşam standardını devam ettiremeyecek bir gelire sahip olduğu ve kendi kusurundan kaynaklanmayan bir sebeple yaşam standardı düşeceğinden boşanmakla yoksulluğa düşeceğinin kabulü ile 7.500.00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 14.09.2017 tarihli 2016/3449 Esas, 2017/949 Karar sayılı kararıyla tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat miktarının az olduğu, toplanan delillerden kadının emekli olduğu, ayrıca tanık beyanlarında kadının eşine ait iki şirkette de hissesinin olduğu, bu sebeple kadının eşine ait şirketlerde hissesinin bulunup bulunmadığı, var ise bu hisseler sebebiyle kendisine ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak sonucu uyarınca kadının yoksulluk nafakası isteği hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir. Erkek vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece 27.06.2019 tarihli 2018/1368 Esas, 2019/511 Karar sayılı kararıyla tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım güccüne ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına göre kadın lehine 1.000.000,00 TL maddî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebi yönünden ise erkeğin şirketleri yönünden kadın hissedar ise de eşit kar payı ve huzur hakkı olmadığı anlaşıldığından kadının boşanmadan önceki ekonomik durumu dengesi refahı tarafların sosyal ekonomik durumları kusur oranları ve hakkaniyet ilkesi göz önüne alınarak kadın lehine 7.500,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiş, verilen karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 14.09.2020 tarihli ve 2019/7654 Esas, 2020/3635 Karar sayılı kararıyla tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın lehine hükmolunan maddî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, sair yönlerden hükmün onanmasına karar verilmiş, erkek vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tüm dosya kapsamı ve Yargıtay bozma ilamındaki yerleşik Yargıtay içtihatları gözetilerek kadının maddî tazminat talebi yönünden tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına, hakkaniyet ilkesi nazara alınarak kadın lehine 5.000.000,00 TL maddî tazminata, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 397 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 389 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince ihtiyati tedbirlerin karar kesinleşinceye kadar devam etmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarının oldukça fahiş olduğunu, ihtiyati tedbirlerin kararın kesinleşinceye kadar devam etmesine yönelik verilen kararın açıkça kanuna aykırı olduğunu, ihtiyati tedbir konulan ve devamına karar verilen erkeğe ait taşınmazların kendisinin ihtilaflı olmadığını, hüküm altına alınan maddî tazminat bedelinin eksiksiz olarak kadına ödendiğini, asıl davanın sonuçlanmış ve kesinleşmiş olduğunu, Mahkemenin ilk kararında ihtiyati tedbir hakkında herhangi bir hüküm bulunmadığını belirterek kararı maddî tazminat miktarı ile ihtiyati tedbir kararı yönünden temyiz etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; lehine hükmedilen maddî tazminat miktarının mevcut duruma göre oldukça düşük ve müvekkilin mevcut veya beklenen menfaatini karşılamakta yetersiz olması ve 15.000.000,00 TL tutarındaki maddî tazminat talebimize kıyasla hayli düşük olduğunu belirterek kararı maddî tazminat miktarı yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarı ile ihtiyati tedbir kararı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun'un 397 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 389 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

İşbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.