Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11590 E. 2023/3327 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur durumu, hükmedilen maddi ve manevi tazminatların miktarı ve nafaka miktarlarının uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosyadaki tüm belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/387 E., 2022/2666 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : Adıyaman 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/685 E., 2021/1399 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin müvekkilini aşağıladığını, küfürler ederek, ağır hakaretlerde bulunduğunu, değer vermediğini, baskı altına almaya çalıştığını, küstüğünü, günlerce eve gelmediğini, evin ihtiyaçlarıyla evin geçimi ve iaşesiyle ilgilenmediğini, çocukların eğitimleriyle ve yetiştirilmeleriyle ilgilenmediğini, psikolojik rahatsızlıklarının olduğunu, depresyon ilaçlarını kullandığını, ilaç kullanmadığı zaman daha agresif ve geçimsiz bir kişiliğe büründüğünü, psikolojik sorunlar nedeniyle eşine ve çocuklara karşı saldırgan davrandığını, kıskandığını, cinsel birliktelikten kaçındığını, annesinin kötü muamelesine ve küfürlerine sessiz kaldığını, eşinin doktorayı bitirdikten sonra kendisini bırakacağını ve Orhan isimli biriyle yaşayacağı ithamında dahi bulunduğunu, son yaşanan olayda tarafların çocuğu Ahmet Melih alınan akıllı saatin sim kartı yanlış takıldığı için saat çalışmayınca çocuğu terslediğini, göz teması kurarak ve çocuğu tehdit ederek korkuttuğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 1.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı kadının sürekli kendisini aşağıladığı kendisini kabullenemediğini, ilgisiz ve sevgiden yoksun davrandığını ama evlilik birliğinin devamı için sabrettiğini ve çaba gösterdiğini, ailesi ve yakın çevresi görüşmediğini, çocukları da bilinçli olarak kendi ailesi ile görüştürmediğini, sıklıkla babasının evine götürdüğünü, baskı altına almaya çalıştığını, psikolojik rahatsızlığının bulunmadığını, eşine ve çocuklarına karşı her zaman ilgili davrandığını, eşini kıskanmadığını, daima desteklediğini iddiaların gerçek olmadığını savunarak, öncelikle boşanma davasının reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin davacı kadına ağza alınmayacak küfürler ettiği, kadının ise erkeğe psikolojik rahatsızlığı olduğu ve doktora gidip tedavi olması konusunda baskı uyguladığı, tarafların sair iddialarının ispat edilemediği, gerçekleşen bu duruma göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, ortak çocukların annelerinin yanında kalması, ihtiyaçlarının anneleri tarafından karşılaması ile idrak çağındaki küçüklerin görüşlerinin önemi ve dosyaya sunulan uzman raporu da nazara alınarak ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, gelir ve gider miktarları, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi ile nazara alınarak, davacı kadın lehine ve ortak çocuklar lehine tedbir nafakası, yoksulluk ve iştirak nafakasına hükmedildiği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olması nedeniyle, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için hüküm altına alınan aylık 500,00'er TL tedbir nafakasıın karar tarihi itibari ile 800,00'er TL'ye çıkartılmasına ve karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, davacı kadın yararına, aylık 700,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile aylık 1.250,00 TL'ye çıkartılmasına ve karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, tarafların tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hüküm altına alınan tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakalarının düşük olduğunu, günün ekonomik koşullarına göre yetersiz olduğunu, davalının en son geliri sorularak buna göre nafakaya hükmedilmesinin gerektiğini, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda asıl kusurun davalı erkekte olduğunu, müvekkili yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğunu belirterek, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve nafakaların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, kadına ağıza alınmayacak küfürler ettiği, kadının da erkeğe psikolojik rahatsızlığının bulunduğu, tedavi olması konusunda baskı yaptığı, dolayısı ile tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğuna karar verilmiş ise de, kadının tanıklarının beyanı uyarınca, erkeğin, evin kirası ile çocukların okul ihtiyaçlarını karşıladığı ancak kadına harçlık vermediği, birlik görevlerini yerine getirmediğinin de anlaşıldığı, bu durumda, davacı kadının kusur durumuna yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile erkeğin, evin kirası ile çocukların okul ihtiyaçlarını karşıladığı, ancak harçlık vermediği, birlik görevlerini yerine getirmediğine dair kusurunun gerekçeye eklenerek, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu, davacı kadının ise az kusurlu olduğunun tespitine karar verildiği, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, kadın yararına takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası işe iştirak nafakalarının miktarlarının makul olduğu, davacının bu yöne ilişkin istinaf itirazının reddine karar verildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, davalı erkeğin ağır kusurlu bulunduğu, boşanma nedeniyle mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen davacı kadın için maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları, hakkaniyet kuralları da gözetilerek davacı kadın yararına maddî tazminata hükmedildiği, yine davalı erkek boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmekle, manevî tazminata dair koşulların da oluştuğundan, kusurun ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kuralları gözetilerek kadın yararına manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile davacının kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu, davacı kadının hafif kusurlu olduğunun tespitine, davacı kadın yararına 35.000,00 TL maddî, 35.000,00 TL manevî tazminata, davacı kadının sair istinaf talebinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, müvekkilinin eşi ve çocukları için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadığını, eşine küfür etmediğini, müvekkilinin ağır kusurlu olmadığını, tanıkların yönlendirme ile beyanda bulunduklarını, davacının müvekkiline isnat ettiği hiç bir kusuru ispatlayamadığını, müvekkilinin tazminat ödemesine hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi ve müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davacı kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.