"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/698 E., 2022/825 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Nurdağı Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2016/338 E., 2019/246 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden ... ... ve vekilleri ile karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... ve vekilleri gelmedi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı davacı kadının evlilikleri yolunda gitmesine rağmen 2016 yılında ekonomik sıkıntı yaşamaya başladıklarını, bu maddî sıkıntıyı aşmak için kendi aralarında konuştuklarını, davalı davacı kadının ... Dörtyol'da bulunan ailesinin yanına ortak çocuklar ile birlikte gitmesi, yaz tatili boyunca kalması, ekonomik durumları düzelmez ise davalı davacı kadının 1 yıl daha orada kalması ve bir işte çalışması hususlarında tarafların anlaştıklarını, bu amaçla müvekkilinin 03.06.2016 tarihinde eşine ve çocuklarını gönderdiğini, buna karşın 2016 yılı Temmuz ayında davalı davacı kadının müvekkilini arayarak, müvekkilinin amcasının oğlunun yanına kendi anne ve babası ile birlikte gideceğini, müvekkilinin anne ve babasının ekonomik olarak yardım etmemeleri nedeni ile onları herkese rezil edeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin oraya gitmesine gerek olmadığını beyan ettiğini, buna karşı davalı davacı kadının müvekkiline mesaj atarak evliliği bitirme kararı aldığını, müvekkilinden ve ailesinden nefret ettiğini yazdığını, ayrıca hakaret mesajları da attığını, sonrasında telefonunu kapattığını, müvekkilinin kendisine ulaşmasını engellediğini, akabinde müvekkilinin davalı davacı kadının ailesi ile görüştüğünü, davalı davacı kadının ailesinin, müvekkiline eşinin çocukları ile birlikte ...'a dayısının yanına gittiğini söylediklerini, ancak açık adresi vermediklerini, sonrasında davalı davacı kadının Dörtyol'a döndüğünü, müvekkilinin 31.07.2016 tarihinde gidip eşi ve çocukları ile görüştüğünü, 7 ağustosta Dörtyol'a tekrar giderek eşi ve çocuklarını getirdiğini, 28.08.2016 tarihinde ise davalı davacı kadının müvekkiline, senden soğudum, sevgim kalmadı, arkadaşımın ailesine sığındım, beni peşimi, yeni bir hayat kur, biz bittik şeklinde mesaj atarak evden ayrıldığını, müvekkilinin eşini aradığında telefonun kapalı olduğunu, 29.08.2016 tarihinde eşinin teyzesinin kocaası ile görüştüğünü, bu kişiden davalı davacı kadının Koçero isimli bir kişinin yanına gideceğini, bu şahısla gönül ilişkisi olduğunu öğrendiğini, müvekkilinin yaptığı araştırmada davalı davacı kadının Koçero isimli kişi ile 05.07.2016 tarihinden 27.08.2016 tarihine kadar görüştüğünü tespit ettiğini, müvekkilinin davalı davacı kadnın kendisini aldattığını anladığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.... erkek vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; yetkisiz mahkemede dava açıldığını, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davacı davalı erkek vekili 17.12.2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dosyanın geldiği aşama itibari ile 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi ile birlikte 166 ncı madde hükümlerine de dayanma zorunluluğu olduğunu, davalı davacı kadının başka biri ile yaşadığının sabit olduğunu iddia ederek ıslah dilekçesinin kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci veya 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı davalı birlik görevlerini yerine getirmediğini, kumar bağımlısı olduğunu, bankalara bu nedenle borçlandığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 nci ve 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı aylık 700,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına ve 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı davacı kadın vekili birleşen davada cevaba cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkili olduğunu, davacı davalı erkeğin yetki itirazının yerinde olmadığını iddia etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı davacı kadının iddialarını ispat edemediği, buna karşın davalı davacı kadının karşı taraf evde olmadığı zaman çocukları da alarak evi terk ettiği, dinlenen tanık beyanları ve müşterek çocukların sosyal inceleme raporundaki beyanları nazara alındığında sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, birliğin temelinden sarsılmasında davalı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu belirtilerek, davalı davacı kadının davasının reddine, ... erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi kapsamındaki davasının reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, alınan bilirkişi raporları, tanık beyanları, çocukların beyanları ve annenin çocukların ikametinde bulunmadığı yönündeki tespitler nazara alınarak ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ... erkek yararına 3.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili hakkındaki iddialara ilişkin hiç bir delil olmadığını, soyut ve asılsız iddialardan ibaret olduğunu, dosya genelinden müvekkilinin mağduriyetini ve beyanlarını sübuta erdiren somut delilerin bulunduğunu, aleyhe karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, asıl kusurun davacı davalı erkekte olduğunu, müvekkilinin zina yaptığına ilişkin hiç bir delil olmadığını, velâyet düzenlemesi için alınan sosyal inceleme raporundan hareket ile müvekkiline kusur yüklenilemeyeceğini, çocukların üstün yararı gereğince velâyetlerinin müvekkile verilmesi gerektiğini, çocukların annenin yanında kalmak istediklerini beyan ettiklerini belirterek, kendi davasının reddi, davacı davalı erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen reddedilen nafaka ve manevî tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece kadına yüklenen kusurların, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması, eşini istemediğini ifade ederek çocukları da alarak müşterek konutu terk etmesi olduğu, oysa dosyada toplanan deliller ve yeminleri tahtında dinlenen taraf tanıklarının beyanlarına göre, ... erkeğin dava dilekçesindeki “….2016 yılında ekonomik sıkıntı yaşamaları sebebiyle müvekkilinin eşini ve çocuklarını ailesinin yanına kalmaya gönderdiğini, 2016 yılının haziran ayında davalının müvekkilini arayarak ailesi ile anlaşamadığını, yalnız yaşayan teyzesinin yanına gitmek istediğini söylediğini, müvekkilinin gelip onları almak istediğini ancak davalının kabul etmediğini ve kafasını dinlemek istediğini söylediğini, aradan birkaç gün geçtikten sonra davalının müvekkiline ...'a gidip orada çalışmak istediğini söylediği….” beyanı dikkate alındığında davalı-davacı kadına müşterek konutu terk etmesi kusur olarak yüklenemeyeceği gibi, davada tanık sıfatı ile dinlenmeyen müşterek çocukların sosyal inceleme raporunda belirtilen beyanları esas alınarak davalı-davacı kadına sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışın kusur olarak yüklenmesi de doğru olmadığı, kaldı ki ... erkeğin tanık olarak dinlenen anne ve babası Koçero isimli erkeğin kadının evine girip çıktığını görmediklerini beyan ettikleri, yapılan bu tespit sonucunda eşini baba evine gönderen ... erkek boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, bu haliyle kadın eşin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, gerekçedeki kusur belirlemesi yönünden kararın kaldırılarak, boşanmaya neden olan olaylarda ... erkeğin tam kusurlu, davalı-davacı kadının ise kusursuz olduğunun tespitine karar verildiği, bu kusur tespitine göre de, davacı-davalının ispatlanamayan boşanma davalarının reddine, davalı-davacının 4721 sayılı Kanun'un 162 inci maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasının ispatlanamadığından reddine, 166 ncı maddesine dayalı olarak açtığı boşanma davasının ise kabulüne karar verilecek yerde, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile davacı davalı erkeğin davasının, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı davacı kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, 30.09.2019 tarihli duruşmada velâyet hususunda beyanlarına başvurulan müşterek çocuklar Yaren Gülsüm ile Yasemin'in anneleri ile yaşadıkları, babalarının kendileri ile ilgilenmediği, görmeye gelmediği, anneleri ile yaşamak istedikleri şeklindeki beyanları, annenin velâyet görevini ihmal ettiğine, kötüye kullandığına ilişkin somut bir durumun dosyaya yansımamış olması ile velâyete ilişkin kararların maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmeyerek, talep halinde değişen durumların yeniden değerlendirilebileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde müşterek çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar yararına birleşen dava tarihinden itibaren aylık ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davalı davacı kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiş, gerekçe kısmında davalı davacı kadın yararına 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiğinin belirtilmesine rağmen, davalı davacı kadının manevî tazminat talepleri hususunda hüküm kurulmamıştır.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı davacı kadının istinaf başvurusunun süresinde olmadığını, davalı davacı kadının kusursuz olduğu yönündeki tespit, davalarının reddedilmesi, davalı davacı kadının davasının kabulünün hukuka aykırı olduğunu, davalı davacı kadının hiçbir delil sunmadığını, tanık dinletmediğini, müvekkiline kusur yüklenilemeyeceğini, davasını ispat edemediğini, velâyet hususunda yalnızca çocukların 30.09.2019 tarihli beyanlarına itibar edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili aleyhine nafakaya hükmedilmesinin de doğru olmadığını belirterek, reddedilen 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı davası ve fer'î talepleri ile davalı davacı kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi aleyhine hükmedilen nafakalar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müvekkilinin mağduriyetini gidermediğini, nafakaların miktarının az olduğunu, manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirtilerek, nafakaların miktarı, müvekkili yararına manevî tazminata hükmedilmemesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların boşanma davalarının kabulü koşullarını oluşup oluşmadığı, kusur belirmesi, taraflar yönünden tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, velâyet düzenlemesi, ortak çocuklar ve davalı davacı kadın yararına hüküm altına alınan nafakaların koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi ve 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemesince davacı davalı erkeğin, eşini baba evine gönderdiği gerekçesi ile birliğin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de; davacı davalı erkek vekilinin dava dilekçesinde yer alan, yaşanılan maddî sıkıntılar nedeni ile tarafların karşılıklı anlaşması ve rızası dahilinde, müvekkilinin 03.06.2016 tarihinde eşini ve çocuklarını baba evine gönderdiği şeklindeki anlatımın, davacı davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, dosya kapsamından davacı davalı erkeğin, eşini ortak haneden rızası hilafına gönderdiği hususun da ispatlanamadığı, davacı davalı erkeğin birliğin temelinden sarsılmasına sebebiyet verecek ispatlanmış başkaca kusurlu bir davranışının da bulunmadığı gözetilmeden, davalı davacı kadının davasının reddi yerine delillerinde değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek, davalı davacı kadının davasının kabulü usul ve kanuna aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesince davalı davacı kadının kusurunun ispatlanmadığı gerekçesi ile davacı davalı erkeğin davasının reddine karar verilmiş ise de; tarafların aşamalardaki iddia ve savunmaları, özellikle tanıklar Gürsün ve Halim'in beyanları nazara alındığında, davalı davacı kadına yönelik sadakatsizlik iddiasının ispatlanamaması karşısında, davalı davacı kadının eylemlerinin güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. O halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı davalı erkek dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davacı davalı erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadının davasının kabulü, erkeğin davasının reddi yönlerinden davacı davalı erkek yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.