Logo

2. Hukuk Dairesi2022/6606 E. 2023/3130 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, nafaka ve tazminat miktarlarının hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemece hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının azlığı dışında usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1630 E., 2022/1101 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/484 E., 2020/176 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı erkeğin davasının reddine, davalı karşı davacı kadının davasının kabulüne ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde tebligata rağmen taraflar adına gelen olmadı. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının birlik görevlerini ihmal ettiğini, son 5 yıldır ayrı odalarda yattığını, asi ve fevri davranışlar sergilediğini, evi otel olarak kullandığını, iftira attığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı erkeğin birlik görevlerini ihmal ettiğini, küfür ve hakaret ettiğini, yatakları ayırdığını, müvekkilinin ailesine de küfür ettiğini, titizlik hastası olduğunu, mahrem olayları üçüncü kişilere anlattığını, çocuğa baskı yaptığını ve intihara teşebbüs etmesine sebep olduğunu, ekonomik şiddet uyguladığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında sürekli bir huzursuzluk ve kavga olduğu, kavga sırasında erkeğin kadına hakaret ettiği, şiddet uyguladığı, eve yeterli katkıda bulunmadığı, aşırı derece titiz olduğu, bu konuda eşine ve çocuklarına baskı uyguladığı, gerçekleşen bu olaylara göre boşanmada erkeğin tam kusurlu olduğu, ortak çocuğun tercihi ve sosyal inceleme raporu dikkate alınarak ortak çocuk İrem'in velâyetinin anneye verildiği, diğer tarafın da çocuğun masraflarına katılması gerektiği nazara alınarak tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, günün ekonomik koşullarına göre hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak çocuk için nafaka takdirine karar verildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının kusursuz olduğu, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, herhangi bir malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, paranın alım gücüne, kişilik haklarına, özellikle aile bütünlüğüne yapılan saldırının ağırlığına, nazaran kadın yararına maddî tazminat, manevî tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin davasının reddine, davalı karşı davacı kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için hüküm altına alınan aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile 400,00 TL'ye çıkarılmasına ve boşanma kararının kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; eşinin kendisine 7 yıldır kadınlık yapmadığını, gece geç saatlerde geldiğini, hakaret ettiğini, boşanma kararı verilmesine rağmen halen evinde oturduğunu, tanığının dinlenmediğini, kadın tanıklarının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, maaşından başka geliri olmadığını, nafaka ve tazminatların hukuka aykırı olduğunu, asıl kusurun kadında olduğuu belirtilerek; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hüküm altına alınan nafaka ve tazminatların son derece düşük olduğunu, erkeğin ağır kusurlu olmasına rağmen son derece düşük tazminata hükmedildiğini, müvekkilinin gelirinin olmadığını, kusurunun bulunmadığını, nafakaların günümüz yaşam şartlarına göre yetersiz kaldığını belirterek, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında erkeğin ''eşe şiddet uygulamak'' vakıasını da erkeğe kusur olarak yüklemiş ise de; davalı karşı davacı erkeğin , dava dilekçesinde bu vakıayı ileri sürmediği, ileri sürülmeyen bu vakıalardan dolayı erkeğe kusur isnadının hatalı olduğu, bunun dışında İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurların gerçekleştiği, bu sebeplerle davacı karşı davalı erkek vekilinin, kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun vakıa yönünden kısmen kabulü ile erkeğe yüklenen, ''eşe şiddet uygulamak'' vakıasının gerekçeli karardan çıkarılmasına yine İlk Derece Mahkemesince sabit görülen diğer vakıalardan dolayı yaşanan olaylarda, erkeğin tam kusurlu, kadına ise yüklenecek bir kusurun bulunmadığının tespitine karar verildiği, davacı karşı davalı erkeğin 31.05.2018 tarihli dava dilekçesinde tanık deliline dayanmadığı, davalı karşı davacı kadın vekilinin karşı boşanma dilekçesine yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı, davacı karşı davalı erkeğin yargılama safhasında sunduğu tanık listesine ise davalı karşı davacı tarafça muvafakat edilmediği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı erkeğin tanığının dinlenmemesi kararının yerinde olduğu, davaların esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içerisine toplandığı, kanunun olayda uygulanmasında hata edilmediği, bu nedenle inceleme konusu kararların usul ve esas yönünden hukuka uygun, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut veya beklenen menfaatlerin kapsamı boşanmakla kadının yoksulluğa düşecek olması dikkate alındığında, kadın ve çocuk yararına nafaka ve tazminata hükmedilmesinin, her iki davadan dolayı erkek aleyhine vekâlet ücreti verilmemesinin de doğru olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat, çocuğun yaşı , ihtiyaçları, öğrenci olması dikkate alındığında, kadın yararına taktir edilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası ile çocuk yararına taktir edilen iştirak nafakaların az olduğu gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin, kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesince erkeğe yüklenen ''eşe şiddet uygulamak'' vakıasının mahkeme karar gerekçesinden çıkartılmasına, sair istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı karşı davacı kadın vekilinin, nafaka ve tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına, davalı karşı davacı kadın yararına aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu, kararın yasaya açık bir şekilde aykırı olduğunu, maddî hataya düşüldüğünü, delillerin ve savunmaların dikkatlice incelenmesi gerektiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin kendi geçimini dahi sağlayamadığını, nafaka ve tazminatların çok yüksek olduğunu, kadının boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olduğunu, kararın hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikteki geçimsizlik de kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası, ortak çocuk yararına hüküm altına alınan tedbir ve iştirak nafakası yasal koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 362 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.