Logo

2. Hukuk Dairesi2022/8406 E. 2023/108 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, erkeğin haysiyetsiz hayat sürme iddiasına dayalı boşanma talebinin kabul edilip edilmeyeceği, tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere uygun olduğu değerlendirilerek temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraflar vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde; sadece çocuklarına çok iyi bir yaşam sağlayabilmek adına yurt dışında çalıştığını, davalının son derece müsrif, eşi ve çocukları ile gerektiği gibi ilgilenmeyen çocuklarının yanında sigara içmekten çekinmeyen çocuklarına kötü örnek teşkil eden bir kişi olduğunu, aile içi hırsızlık yaptığını, kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, evli bir bayan olmasına rağmen sabahlara kadar başka erkeklerle konuşup mesajlaştığını, zamanının çoğunu dışarıda ya da ailesiyle geçirdiğini, erkekten soğuduğunu, onu sevmediğini ve tiksindiğini söyleyerek bunu davranışları ile de gösterdiğini, kadının ailesinin tarafların müşterek evinde kalmaya başladıklarını, erkeğe tehditvari konuştuklarını ve ağza alınmayacak sözler söylediklerini, kadının adına açılan hesaba gönderdiği iki yıllık birikimine ne olduğunu bilmediğini belirterek tarafların haysiyetsiz hayat sürme ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olarak boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerini, lehine yasal faiziyle 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kusurun tamamen erkekte olduğunu, müvekkilinin iki hamileliğini de yalnız geçirdiğini, çocuklarla yalnız ilgilenmek zorunda kaldığını, erkeğin cimri olduğunu ve ihtiyaçları karşılama konusunda yetersiz kaldığını, kendi ailesinin destekleri ile geçindiğini, müvekkiline yurt dışında hayatın zor olduğunu ve başka kadınlarla beraber olduğunu açıkça söylediğini, yurt dışından izne geldiğinde çocukların yanında yabancı kadınlarla görüntülü konuşarak ve çocuklara sizin cici anneniz diyerek konuştuğunu, erkeğin serbest yaşamaya alıştığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, bana yardım etmek için gelen kız kardeşimi benim paramı yiyorsunuz diyerek kovduğunu, erkek yurt dışındayken onun para konusundaki talimatlarını yerine getirdiğini, sürekli ben size para harcayamam sadece kiranızı ve faturalarınızı öderim kalan ihtiyaçlarınıza karışmam dediğini, çocukların yanında fiziksel şiddet uyguladığını, Türkiye'de iken şantiyede kaldığını eve gelmediğini, en son 31.03.2016 tarihinde eve gelerek ben gidiyorum ne haliniz varsa görün diyerek evi terk ettiğini maddî destekte bulunmadığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olarak boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerini, lehine aylık 2.000,00 TL, müşterek çocuklar için aylık ayrı ayrı 750,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin 2011 yılında çalışmak için yurt dışına gittiği, bu tarihten sonra taraflar arasında anlaşmazlıkların başladığı, kadının görümcesine, kocasının yokluğuna varlığından daha çok alıştığını söylediği, kocasına hitaben senden soğudum, seni sevmiyorum, sevemiyorum, yurt dışına git, ikimiz de kafamızı dinleyelim şeklinde mesajlar yazdığı, kadının bu davranışlarının duygusal şiddete yönelik olduğu, eşi yurt dışında iken sabahlara kadar telefonda birileri ile görüşüp mesajlaştığı, bu davranışlarının güven sarsıcı hareketler olup haysiyetsiz hayat sürmenin koşulları gerçekleşmediği, erkeğin ise yurt dışından geldikten sonra eşi ile ayrı odalarda yattıkları, aralarında karı koca ilişkisi olmadığı, eşini istemediği, ...'da çalışmaya başladıktan sonra bazı zamanlar şantiyede yatıp kalktığı, eve düzenli olarak gelmediği, evlilik birliğinin gerektirdiği görevlerini yerine getirmediği, çocukları ile maddî ya da manevî olarak ilgilenmediği, 2016 yılının Nisan ayında evi terk edip gittiği, evi terk edip giderken kadına fiziksel şiddet uyguladığı, birlikte yaşamaktan kaçınmak suretiyle birlikte görevlerini yerine getirmediği, tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile erkeğin haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı olarak boşanma davasının reddine, erkeğin asıl davası ve kadının karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, velâyetlerin anneye bırakılmasına, müşterek çocukların her biri için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere belirlenen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleştiğinde müşterek çocuk ... için aylık 300,00 TL, müşterek çocuk ... için aylık 300,00 TL, müşterek çocuk ... için aylık 200,00 TL olmak üzere iştirak nafakası olarak devamına, davalı-karşı davacı kadın için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere belirlenen aylık 500,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleştiğinde aylık 400,00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının 2015-2016 yılları arasında sürekli olarak ve kimi zaman iki farklı erkek ile aynı anda olmak üzere ... ve ... isimli erkeklerle görüşüp mesajlaştığını, bu eylemin haysiyetsiz hayat sürme olarak kabul edilmesi gerektiğini, kadının iddialarının hiç birini ispat edemediğini, gayri ahlaki bir yaşam tarzı benimsemiş olup velâyetlerin babaya verilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, velâyetler, nafakalar, reddedilen maddî ve manevî tazminatlar ve İlk Derece Mahkemesince haysiyetsiz hayat sürme talepli olarak açılan boşanma davasının reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu yönünden kararı istinaf etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin devamı süresince sürekli yurt dışına çalışmaya giden erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, kadına ve müşterek çocuklara hakaretler ettiğini, şiddet uyguladığını, kısa süreli olarak Türkiye'de bulunduğu tarihlerde bile bekâr gibi hayat sürdüğünü, çocukları ile gereği gibi ilgilenmediğini, eşine gerekli sevgi ve saygıyı göstermediğini, tedbir nafakalarını bugüne kadar ödemediğini, eşini ve çocuklarını başkalarına muhtaç ettiğini, yabancı kadınlar ile gününü gün ettiğini, yabancı kadınları çocuklara gösterip cici anneleri olarak anlattığını, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tek ve asıl kusurlu olduğunu belirtilerek İlk Derece Mahkemesi kararını kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri ve nafakaların miktarları yönünden istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, erkeğin ailesini istemediği, başka erkeklerle konuşup yazışarak güven sarsıcı davranışta bulunduğu, erkeği sevmediği, ondan soğuduğu ve tiksindiği yönünde konuştuğu, bir cenaze için memlekete giderken ve oradan dönerken erkeğin bulunduğu araca binmediği, memlekette de erkeğin yanında kalmadığı, yatağını ayırdığı, ailesinin müşterek evde sürekli olarak kalmasına karşı çıkmadığı, erkeğin ise başka kadınlarla görüşerek güven sarsıcı davranışta bulunduğu, bu kadınları kastederek müşterek çocuklara sizin cici anneniz şeklinde konuştuğu, kadını ve müşterek çocukları istemediğini söylediği, Türkiye'ye döndükten sonra eve gelmeyip şantiyede kaldığı, yatağını ayırdığı, karne günü karnelerini göstermek isteyen müşterek çocuklara bağırıp el kaldırdığı, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, müşterek evden ayrılarak birlikte yaşama yükümlülüğüne aykırı davrandığı, evden ayrıldıktan sonra eşine ve çocuklarına maddî destekte bulunmadığı, dolayısıyla erkeğin ağır, kadının ise hafif kusurlu olduğu; çocukların yaşı, ayrılık sürecinde sürekli surette anne ile yaşamış olmaları, idrak çağında olmaları nedeniyle tercihleri, uzman raporu dikkate alındığından velâyetin anneye verilmesinin üstün yararlarına uygun ve yerinde olduğu, müşterek çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakalarının miktarı az olduğu, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde yanlışlık yok ise de miktarının az olduğu, boşanmayı gerektiren olaylarda erkek ağır kusurlu olup kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, boşanmaya neden olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken bu taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı ve kadının güven sarsıcı davranışlarının haysiyetsiz hayat sürme olarak kabulü mümkün olmadığından erkeğin, asıl davada haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmesi yönündeki talebinin reddine karar verilmesi doğru ise de buna ilişkin kararın hüküm fıkrasına yazılmaması doğru olmadığı gerekçesi ile tarafların kusur tespitine yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin boşanmayı gerektiren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilmemiş olmasına ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasına; erkeğin haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı olarak açtığı boşanma davasının reddine ibaresinin eklenmesine, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminat talebinin reddine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulüne, müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 450,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın lehine 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, velâyetler, nafakalar, reddedilen maddî ve manevî tazminatlar, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile haysiyetsiz hayat sürme talepli olarak açılan boşanma davasının reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan haysiyetsiz hayat sürme nedenine dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları ve buradan varılacak sonuca göre tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı açtıkları davaları, maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 163 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.