Logo

2. Hukuk Dairesi2022/8407 E. 2024/219 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, zina sebebine dayalı boşanmanın kabulü, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocukların ihtiyaçları gözetilerek hükmedilen iştirak, yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi kararının nafakalar ve tazminat miktarı yönünden bozulmasına, kararın diğer kısımlarının ise onanmasına karar vermiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1347 E., 2022/529 K.

DAVA TARİHİ : 22.06.2016-09.09.2016

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/722 E., 2018/711 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması ... erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 16.01.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden ... ... vekili Avukat ... ile karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... vekili Avukat Senanur Tosun geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... erkek dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşinden maddî manevî desteğini esirgememesine rağmen kadının kusurlu davranışları nedeniyle dava öncesinde 8 ay fiili olarak evinden ayrı kalmak zorunda kaldığını, bu süreçte tekrar bir araya gelmek için elinden geleni yaptığını, kadının maddî taleplerin had safhada tutulduğunu ve büyük ödemeler karşılığında anlaşmalı boşanma talep ettiğini, kadının asosyal bir kişiliği olduğunu, gittikleri tatil ve seyahatlerde huzursuzluk çıkarttığını ve müvekkilinin tüm çabalarına rağmen huzurlu bir an geçiremediklerini, müvekkili tarafından kadının ve çocukların dilediğince hayat sürmesi için verilen paraların kadın tarafından biriktirildiğini, çocukların ihtiyaçlarının karşılanmadığını, kadının asosyallik ve biriktirme huylarının anneliğinin önüne geçtiğini, lösemi hastası olan çocuğuyla bile ilgilenmediğini, hastanede ziyaret etmekten dahi kaçındığını, çocukların veli toplantıları, aktiviteleri ve sair ihtiyaçlarında hiçbir zaman yanlarında olmadığını, ayrıca kadının en ufak bir ilgisizlik ve sadakatsizliğe maruz kalmamasına rağmen sürekli kendi kafasında olaylar kurgulayarak müvekkilinin kendisini aldattığını düşündüğünü, kıskançlık krizleri ile kavga çıkarttığını, kadının müvekkilini "Dünya'daki tek adam sen misin? bulunmaz hint kumaşı mısın? seni boşuyorum" şeklinde hakarete varan sözler sarf ederek daha önce yaptığı gibi yine boşanmakla tehdit ettiğini, müvekkili bu kez kabul ettiğinde de "psikolojisinin bozuk olduğunu ve tedavi olmak için aile terapisine gitmek istediğini" söylediğini, ancak müvekkilinin gittikleri terapistte yaşananları anlatmasını kabullenmeyerek kavga çıkarttığını, ayrıca davalının işe aldığı hiçbir yardımcı ile anlaşamadığını ve işten çıkarttığını, davalının kendi akrabaları ile kavgalı olması bir yana müvekkilinin de kendi ailesi ile irtibatını kesmesi için elinden geleni yaptığını, müvekkilinin çocuklarının en az hasarla bu dönemi atlatabilmesi için davalı ile anlaşmalı olarak boşanmak istediğini ancak davalının fazla taleplerde bulunmaya ve çocukları hiçe saymaya devam etmesi nedeniyle işbu davanın açıldığını, davalının bu süreçte çocukları babalarına karşı doldurduğunu, evi terk eden baba olarak gösterdiğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci maddesi uyarınca boşanmalarına, çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların ortak çocukları ...'nin hastalığı akabinde ailesini yalnız bırakan tarafın erkek olduğunu, eşine ve çocuklarına destek olmak yerine müvekkilinin kadınlık gururunu ve aile bütünlüklerini hiçe sayan söylemlerde bulunduğunu, davacının eşi ve çocuklarına karşı ilgisizliğinin giderek arttığını ve 2015 yılının Mayıs ayında müvekkiline "ya ikinci hanım alırım ya da boşanalım" tekliğinde bulunacak kadar ileri gittiğini, müvekkilinin boşanmayı kabul etmesi üzerine davacının söyleminin anlık olduğunu söyleyip, kızının hastalığını bahane ederek kendisini affetmesini istediğini, akabinde kızının hastalığının getirdiği külfeti bahane ederek Yakuplu'daki dairelerin satılması gerektiğini söyleyerek müvekkilinden imza aldığını, iki evi de ortağı ve amcası Mustafa'nın üzerine geçirdiğini, sonradan ortaya çıkan vakıalarla anlaşıldığı üzere, davacının af dilemesinin nedeninin müvekkiline ait dairelerin elden çıkarılmasını sağlamak olduğunu, davacının iddia ettiğinin aksine müvekkilinin evlilik süreci boyunca eşine gerekli maddî ve manevî tüm desteği sağladığını, iyi bir eş ve fedakar bir anne olarak yaşadığını, erkeğin boşanmayı istemesinin tek sebebinin evlilik dışı ilişki yaşadığı ... olduğunu, cinsel ilişkilerine ilişkin gerçekleştirdikleri konuşmada ... ilişki sonrası oluşan morluklarının fotoğraflarını davacıya gönderdiğini, yaklaşık 4 ay önce de imam nikahı kıydıklarını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161, 162, 163 ve 166 ıncı maddenin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar için aylık 6.000,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 1.000.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın tarafından delil olarak erkeğin telefon yazışmaları dosyaya ibraz edilmiş ise de, söz konusu delilin erkeğin rızası dışında şifresini bilen çocuklarınca elde edilmiş olduğu, delilin yasak delil niteliğinde olduğu, erkeğin telefonu ve kullandığı uygulamalardaki yazışma, ses kayıtları ve fotoğraflar delil olarak değerlendirilmediği, tanıkların yasak delili okuduklarını belirterek içeriği konusunda verdikleri bilgilerin de delil olarak nazara alınamayacağı, tarafların son dönemlere kadar evliliklerinde sorun olmadığı, ilişkilerinin herkesin takdir ve beğenisini kazandığı, kadının ev hanımı olduğu, ev ve çocukları ile ilgili bir anne olduğu, erkeğin işlerinin yurt dışı şube bağlantılarının da olduğu, sık sık yurt dışına çıktığı, orada kadınlarla çektirdiği fotoğrafları eşine gösterdiğinde kadının bu duruma tepki gösterdiği, erkeğin iş görüşmesi yaptığı kadını arayıp kocamı rahat bırak dediği, kızları ...'nin 2015 yılı mart ayında lenfoma rahatsızlığı nedeniyle tarafların zor günler geçirdiği, ...'nin bir dönem hastanede yatarak tedavi gördüğü, baba ve anne ile birlikte iki tarafın akrabalarının bakım konusunda yardımlaştıkları, kadının evdeki üç çocuğu ile de ilgilenmesinin gerektiği, kadının erkeğin ailesi ile mesafeli olduğu, erkeğin çocuğun tedavisinin sürdüğü dönemde kadına ben boşanmak istiyorum diyerek evden ayrıldığı ve ayrı evde yaşamaya başladığı, kadının buna anlam ve neden bulamadığı, araya giren yakınlarının erkeğe nedeni sorduklarında tenimiz uyuşmuyor, anneliğine, ev hanımlığına diyecek lafım yok, iyi bir anne, iyi bir ev kadını ama anlaşamıyoruz dediği, yakınlarının evine dön telkinleri ile tekrar evine döndüğü, eşinden başka kadına ilgisini de kabul ederek özür dilediği, affetmesini istediği ancak kısa bir süre sonra 2015 yılı aralık ayında yeniden evden ayrıldığı, sonrasında evine dönmediği, erkeğin hayatında başkası olduğunu düşünen çocukların babalarına bu durumu sorduğu, erkeğin durumu kabul ederek, or..., şeytandı, stepneydi, dediği, çocukların bu durumu kadına iletmesi üzerine kadının erkeğe ve ailesine karşı kırıcı sözler söylediği, çocuklara da bu durumu yansıtarak tepkilerini artırdığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin her iki tarafın da kusurlu fakat erkeğin daha ağır kusur sayılacak güven sarsıcı halleri nedeniyle temelinden sarsıldığı, ortak çocukların baştan beri annesinin yanında oluşu, dosya kapsamındaki mahkememiz psikoloğunun raporu ve idrak çağındaki küçüklerin tercihi göz önüne alındığında velâyetlerinin annesine tevdii ile babası ile kişisel ilişki kurulmasına karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere anne yanındaki ortak çocuklar yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedildiği, velâyeti anneye tevdi edilen ortak çocuklar için tarafların sosyal ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesine göre uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedildiği, kadın tarafın takdir olunan iştirak nafakalarının her yıl arttırımına ilişkin isteği süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihinden geçerli olmak üzere kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir gelirinin bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin gerçekleştiği, bu nedenle kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdir edildiği, kadının takdir olunan yoksulluk nafakasının her yıl arttırımına ilişkin isteği süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, boşanma sonucu kadın eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği, erkeğin sadakat yükümlülüğüne uymayan başka kadınla yakınlaşmasına bağlı güven sarsıcı hallerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği bu kapsamda, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedildiği gerekçesi ile kadının 4721 sayılı Kanun'un 161, 162 ve 163 üncü maddesi uyarınca açılan davalarının reddine, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açtıkları davaların kabulü ile boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar ... ..., ... ... ve ... için dava tarihinden 04.04.2017 tarihine kadar aylık 1.000,00 er TL, ortak çocuk ... için aynı tarihler arasında aylık 2.000,00 TL, 04.04.2017 tarihinden 22.02.2018 tarihine kadar ... ..., ... ... ve ... için aylık 750,00'şer TL, ... için aylık 1.000,00 TL, 22.02.2018 tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar ... ..., ... ..., ... ve ... için aylık 1.000,00'er TL tedbir nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine, aynı miktar nafakaların karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, kadının takdir olunan iştirak nafakalarının her yıl arttırımına ilişkin isteği süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına dava tarihinden 04.04.2017 tarihine kadar aylık 2.000,00 TL, 04.04.2017 tarihinden 22.02.2018 tarihine kadar aylık 1.000,00 TL, 22.02.2018 tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar aylık 2.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten alınarak kadına verilmesine, aynı miktar nafakanın karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, kadının yoksulluk nafakasının her yıl arttırımına ilişkin isteği süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına 600.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

Davalı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; özel sebebe dayalı boşanma davalarının reddi, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı, nafakalara yıllık artış uygulanmaması yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince elde ediliş şeklinin hukuka aykırı olduğu iddia edilen telefon mesajlaşmalarının, erkeğin evine ziyarete giden ortak çocuklar tarafından elde edildiği, ortak çocuklar tarafından erkeğe ait cep telefonundan elde edilen çıktıları dosyaya sunan kadının, bu delillerin oluşumunda ve elde edilmesinde bir kurgusunun bulunmadığı, erkeğe ait telefonun şifresi ortak çocuklar tarafından bilindiği için telefonda bulunan erkeğin dava dışı ... isimli kadın ile olan mesajlaşmaların çocukların kendi bilgisayarlarına aktarıldığı, dayanılan bu delillerin hukuka aykırı elde edildiğinden bahsedilemeyeceği, bu durumda, kadın tarafından usulüne uygun olarak dosyaya sunulan bu deliller ve tanık beyanları dikkate alındığında erkeğin ... isimli kadın ile cinsel birliktelik yaşadığı, bu şekilde zina sebebine dayalı boşanma davasının ispatlandığı, bu durumda kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddi kararının yerinde olmadığı, birleşen davada kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne, karar boşanma yönünden kesinleştiğinden zina sebebine dayalı boşanma talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği, İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği üzere 4721 sayılı Kanun'un 162 inci ve 163 üncü maddesinde belirtilen koşullar gerçekleşmediğinden kadının bu maddelere dayalı boşanma talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizilk bulunmadığı, hükmolunan iştirak ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminatın miktarlarının az olduğu, kadının dilekçeler teatisi aşamasında yoksulluk ve iştirak nafakalarına yıllık arttırım talebi ile bu yönde ıslah talebi de bulunmadığı, Mahkemece takdir olunan iştirak ve yoksulluk nafakalarının her yıl arttırımına ilişkin isteğin süresinde ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddi kararına yönelik istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, karar boşanma yönünden kesinleştiğinden birleşen davada zina sebebine dayalı boşanma talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kadının iştirak nafakası, yoksulluk nafakası ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bunlara ilişkin kısmının kaldırılmasına, ortak çocuklar ... ..., ..., ... ..., ... için boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 2.000,00'er TL iştirak nafakasına, kadın için boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 4.000,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 400.000,00 TL manevî tazminata, kadının diğer istinaf talepleri ile erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

... erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle Bölge Adliye Mahkemesi kararının zina sebebine dayalı davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden bozulmasını talep etmiştir.

Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle Bölge Adliye Mahkemesi kararının nafaka ve tazminatların miktarı, nafakalara yıllık artış uygulanmaması yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının zina sebebine dayalı davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata, ortak çocuklar için tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanunu'nun 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi,182 nci, 323 üncü, 327 inci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre ... erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar ... ... ve ... yararına hükmedilen iştirak nafakaları azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davalı davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası ve ortak çocuklar ...ile ... için hükmolunan iştirak nafakalarının miktarları yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere ... erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin ....'dan alınarak ...'ya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'a yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ...'ya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.