Logo

2. Hukuk Dairesi2022/8458 E. 2023/6140 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mal kaçırma amacıyla devredildiği iddia edilen malların tasfiyeye dahil edilmesi talebiyle açılan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak davasında zamanaşımının dolup dolmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mal rejiminin tasfiyesi davasının, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı gözetilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/584 E., 2022/1539 K.

...

...

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Osmaniye 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/605 E., 2020/571 K.

Taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; muris ...'in müvekkilinin eski eşi olduğunu, Osmaniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.11.2005 tarih ve 2005/252 Esas, 2005/419 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, bu davadan önce müvekkilinin açtığı nafaka davasınında murisin müvekkiline bir şey vermemek için hileli olarak mallarını devrettiğini, yapılan satış ve devir işlemlerinin tamamının muvazaalı olduğunu, gerçek satış olmadığını, murisin gerçek iradesi müvekkilinden mal kaçırmak olduğunu, muris adına kayıtlı olan 178 ada 69 parsel 1,3,5 ve 11 nolu bağımsız bölümler taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğini, müvekkilinin işbu taşınmazlarda alacağı olduğunu, müvekkilinin yasadan kaynaklanan tüm haklarının gerçek miktarının hesaplanabilmesi için malların değerlerinin ve alacağın miktarının belirlenmesi için bilirkişi incelemesinin zorunlu olduğunu, dava değerini geçici olarak harca esas alınmak üzere belirlediklerini belirterek; muris ile müvekkili arasında evlilik süresince devam eden mal rejiminin tasfiye edilerek söz konusu ve Mahkemece belirlenecek başka taşınmazların edinilmesine ve bilahare iyileştirilmesine müvekkil tarafından yapılan katkının tasfiyenin sona etmesinden itibaren yürütülecek yasal faizi birlikte tahsilini, fazlaya dair yasal hak ve alacakların saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımının dolduğunu, murisin taşınmazları davacı ile değil müvekkili ile evli olduğu dönemde edindiğini, davacının katkısının bulunmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.

2. Diğer davalılar cevap dilekçelerinde; davayı kabul ettiklerini, davacının anneleri, murisin babaları olduğunu, murisin davacı annelerine mal vermemek için taşınmazları hileli olarak devrettiğini beyan etmişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, davacı ile murisin 01.03.1973 evlendikleri 10.05.2005 tarihinde açılan boşanma davası ile boşandıkları, boşanmaya ilişkin kararın 03.02.2006 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar ön inceleme duruşması tamamlanıp muvazaa iddiası nedeniyle zamanaşımı def'i yönünden ret kararı verilerek tahkikat aşamasına geçilmişse de, davalının süresi içinde ve usulüne uygun zamanaşımı def'inde bulunduğunun anlaşıldığı; somut olayda davacının mal rejiminden kaynaklanan alacak hakkının azaltılması ya da hiç elde edilememesi için muris tarafından evlilik birliğinde edinilen malların muvazaalı olarak devredildiğinin iddia edildiği, muvazaaya dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkin herhangi bir isteği bulunmadığı, davacının talebinin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak olduğu, işbu davanın açıldığı tarihin 19.11.2018 tarihi olduğu, boşanma davasının kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; tanıkların murisin davacıdan mal kaçırmak amacı ile taşınmazları muvazaa ile hileli olarak devrettiğinin beyan ettiklerini, mal rejimine dayalı davalarda açık muvazaa olması halinde on yıllık zamanaşımı hükmünün uygulanamayacağını, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) zamanaşımı hükümleri uygulandığı halde, muvazaaya ilişkin hükümlerin uygulanmamasının yasanın özüne ve ruhuna uymadığını, muvazaalı dayalı yapılan işlemin kesin hükümsüz olduğu ve zamanaşımı hükümleri de uygulanmadığı halde, mal rejiminin tasfiyesinde zamanaşımı hükümlerinin uygulanmasının yasanın özüne ve ruhuna açık aykırılık olduğunu belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, Mahkemenin dosyadaki delillerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu İlk Derece Mahkemesinin olay ve hukuki değerlendirilmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının mal rejiminden kaynaklı davasının muris ile davacı arasında görülen boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; tanıkların murisin davacıdan mal kaçırmak amacı ile taşınmazları muvazaa ile hileli olarak devrettiğinin beyan ettiklerini, mal rejimine dayalı davalarda açık muvazaa olması halinde on yıllık zamanaşımı hükmünün uygulanamayacağını, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin 6098 sayılı Kanun'un zamanaşımı hükümleri uygulandığı halde, muvazaaya ilişkin hükümlerin uygulanmamasının yasanın özüne ve ruhuna uymadığını, muvazaalı dayalı yapılan işlemin kesin hükümsüz olduğu ve zamanaşımı hükümleri de uygulanmadığı halde, mal rejiminin tasfiyesinde zamanaşımı hükümlerinin uygulanmasının yasanın özüne ve ruhuna açık aykırılık olduğunu, yasaların dar yorumlanmaması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, mal kaçırma amacıyla devredildiğine ve eklenecek değer olduğu iddiası ile tasfiyeye dahil edilmesi gereken mallardan kaynaklı açılan mal rejimin tasfiyesinden kaynaklı alacak davalarında zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'un (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4722 Sayılı Türk Medenî Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 10 uncu maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi; 6098 sayılı Kanun'un 146 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...