Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9257 E. 2023/98 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekip gerekmediği, maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı- karşı davacının müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret, küfür ve küçük düşürücü söylemlerde bulunduğunu, müvekkilini evden kovduğunu, davalı-karşı davacının evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumluluk ve görevlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin kullanmakta olduğu ek kartı çalıntı ihbarı yapmak suretiyle iptal ettirdiğini, son olarak 06.01.2019 tarihinde davalı-karşı davacının, müvekkilinin kolundan tutarak sürüklemek ve fırlatmak suretiyle fiziksel şiddet uyguladığını, tehdit ve hakaretler ettiğini, müvekkiline karşı aşırı baskıcı davranmak suretiyle kişiliğine ve ruhsal bütünlüğüne büyük zarar verdiğini, gerek ailesi, gerek yakınları, gerekse komşuları ile görüşmesine izin vermediğini, telefonla görüşmemesi için baskı kurduğunu, yaşanan bu sıkıntıların yanında, davalı-karşı davalının ailesinin de tarafların özel yaşantılarına ve ekonomik bağımsızlıklarına aşırı derecede müdahale ettiğini, davalı-karşı davacının ise eşini, ailesine karşı korumadığını, hatta müvekkilinin kayınvalidesinin her türlü duygusal ve fiziksel şiddetine maruz kaldığını belirterek tarafların evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile işleyecek yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ev eşyaları, ziynet ve menkul, gayrimenkul mallar ve katkı payı haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkilinin polis memuru olduğunu, akraba olmalarının etkisi ile arada laf söz taşıyan kötü niyetli kişilerin çok olduğunu evlilik birliğinin kurulduğu ilk günden bu yana davacı-karşı davalının müvekkilinin ailesine karşı soğuk ve saygı sınırı dışına çıkan tutum ve tavırlarına karşı çaresiz kaldığını, davalı- karşı davacının evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin, davacı- karşı davalıya fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, küçük düşürdüğü hususundaki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacı-karşı davalının müşterek haneyi terk ettiğini, evi terk ederken kendi şahsi eşyaları ve düğünde takılan altın setini de yanında götürdüğünü belirterek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, evlilik birliği içerisinde erkeğin tayininin ...'e çıktığı, erkeğin ...'e eşi ile birlikte gitmek yerine ailesi ile birlikte gittiği, kadını ise ailesinin yanına bıraktığı, kadının bir süre beklediği ve erkeğin aramaması üzerine kendisinin ...'e eşinin yanına gittiği, kadının sırtındaki rahatsızlık nedeni ile platin bulunduğu, erkek ve ailesinin sürekli olarak kadına rahatsızlığını hatırlatarak sakat olduğunu söyledikleri, erkeğin ailesinin eşine karşı olan söylemlerine sessiz kaldığı hatta ailesini destekler şekilde eşine karşı söylemlerde bulunduğu, erkeğin kadına "annen sana karılık yapmayı öğretmemiş, ben sana bunu öğreteceğim" şeklinde sözler söylediği, kadının ise; ...'e gitmek istemediği ve zorla da olsa gittikten sonra psikolojisinin tamamen bozulduğu, geceleri uyuyamadığı, gündüzleri uyuduğu, bu nedenle evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, tedaviyi reddettiği, her olayda kapris yaptığı ve kavga çıkarttığı, bu suretle birliğin sarsılmasına tarafların eşit kusurlu davranışlarıyla sebebiyet verdikleri gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı-karşı davalı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, davacı-karşı davalı kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceğine dair dosyada somut bir bilgi ve belge bulunmadığından ve eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceğinden yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, eşit kusurlu davalı-karşı davacı erkeğin de manevî tazminat talebinin reddine, evlilik birliğinin kurulmasından kaynaklı ziynet, ev eşyası ile mal birliğinden kaynaklı alacaklar yönünden iş bu taleplerin ayrı alacak davasına konu olduğundan bu taleplerle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesince müvekkiline kusur olarak yüklenen vakıalara davalı-karşı davacı tarafça dilekçeler aşamasında usulünce dayanılmadığını, usûlünce dayanılmayan bu vakıaların kusur belirlemesine esas alınamayacağını beyanla, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, İlk Derece Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen ...'e gitmek istemediği vakıasının, kadının ...'e gittiği ve evlilik birliğinin ...'de devam etmesi karşısında bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığı, kadına her olayda kapris yaptığı ve kavga çıkarttığı vakıası kusur olarak yüklenilmiş ise de, bu hususa ilişkin erkek tanıklarının beyanlarının soyut, sebep ve saiki açıklanmayan beyanlar olduğu, bu beyanların hükme esas alınamayacağı, yine kadına kusur olarak yüklenilen tedaviyi reddettiği vakıasına erkek tarafından usulüne uygun olarak dayanılmadığı, usulüne uygun olarak dayanılmayan bu vakıanın da kusur belirlemesine esas alınamayacağı, bu durumda İlk Derece Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen bu vakıaların gerekçeden çıkarılması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince kadının kabul edilen diğer kusurlu davranışına (evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmeme) karşılık, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve istinaf edilmemek suretiyle kesinleşen erkeğin kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin, kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, kadının ev hanımı olduğu ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşullarının gerçekleştiği ve ayrıca evlilik süresi, tarafların sosyal-ekonomik durumları dikkate alındığında toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği kanaati oluştuğu, kadının boşanmakla mevcut ve beklenen menfaatleri zedeleneceği, kişilik haklarına saldırı oluştuğu belirtilerek davacı-karşı davalı kadının erkeğin karşı davasındaki gerekçeye, kusur belirlemesine, reddedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, gerekçenin (kusurun) açıklandığı şekilde düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesince asıl davada verilen boşanma hükmü istinafa konu edilmeden kesinleşmekle, karşı davadaki boşanma hükmünün konusuz kaldığı anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılmasına, erkeğin karşı boşanma davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, karşı davada harç yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin (kabul gibi) davacı-karşı davalı kadına yükletilmesine, davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile davacı-karşı davalı kadın yararına bir defaya mahsus olmak üzere 20.000,00 TL toptan yoksulluk nafakası takdirine, davacı-karşı davalı kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabulü ile, yararına 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte erkekten tahsili ile kadına ödenmesine, davacı-karşı davalı kadının fazlaya ilişkin nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, davacı-karşı davalı kadının sair istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

2.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyize cevap ve katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; davalı-karşı davacı erkek vekilinin temyiz itirazlarının hukuki dayanağının bulunmadığından temyiz itirazlarının reddi gerektiğini beyanla kusur belirlemesi ile yararına hükmedilen nafakaların ve tazminatların miktarı yönlerinden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı, kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi ile toptan ödemeye karar verilmesinin ve tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.