"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin düzeltilerek, diğer istinaf itirazlarına yönelik başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı kadın vekili 23.06.2018 tarihli dava dilekçesinde özetle; 1989 yılında evlenen tarafların iki reşit kızlarının olduğunu, erkeğin 16.06.2018 tarihinde kadını darp ettiğini, tehdit ve hakaret ettiğini, bu darp olayından sonra erkeğin tüm mal varlığını erkek kardeşine devrettiğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadın yararına enflasyon oranında artırım kaydıyla aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiş, cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde ise erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, sekreteri ile aralarında çıkan dedikoduların ayyuka çıktığını, kardeşi tarafından hakaret edildiği ve erkeğin buna engel olmadığını, bahsedilen kasaya uğrama tarihinin davalı- davacıya sms yoluyla bildirildiğini, ancak erkek tarafından kasanın boşaltıldığını, mallarının muvazaalı bir şekilde ağabeyine devredildiğini bu nedenle karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı erkek vekili 04.09.2018 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını, 16.06.2018 tarihli olayla ilgili tarafların şikayetçi olmamasına rağmen taraflar hakkında mağdur sanık sıfatıyla ... Asliye Ceza Mahkemesi 2008/339 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, kadının evi terk edip fiilen evliliği sona erdirdiğini, ... ilçesinde bulunan torununa bakmak için evden ayrıldığı sürelerin çok uzun olması, evindeki asli vazifeleri yok sayması nedeniyle erkeğin sitem ettiği için tartıştıklarını, kadının erkeği yaraladığını ve küçük düşürücü beyanlarda bulunup hakaret ettiğini, olay tarihinin 2018 Ramazan bayramının ikinci günü olduğunu, Ramazan ayını neredeyse yalnız geçiren erkeğin siyasi parti başkanlığı, belediye meclis üyeliği yaparken, ev hanımı olan eşinden ev işleri, çamaşır, ütü, yemek vs. konularında anlayışlı olmasını uygun lisan ile istediğini, fakat eşinin evliliği bitirme kararı aldığını, kavgaya zemin hazırladığını düşünmediğini, mal varlığını azaltmak değil beraber çiftçilik yaptıkları ağabeyinin tarımsal faaliyetlerle daha rahat ilgilenmesi nedeniyle devrettiğini belirterek, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince kadının davasının reddine, karşı davanın kabulü ile boşanmalarına, erkek yararına yasal faiziyle 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "... tarafların birlikte yaşadıkları son dönemde kadının erkek tarafından şiddete maruz kaldığı, sürekli tartıştıkları, yine tarafların müşterek çocukları ... ve ...'nun da beyanlarından anlaşıldığı üzere erkeğin işyerinden ... isimli bayanla gönül ilişkisi olduğu, böylelikle eşine karşı sadakatsiz davranışlar sergilediği, her ne kadar davacı- davalı kadın birlikte yaşadıkları aile konuttan ayrılmış kızı ile yaşamaya başlayarak evi terk etmiş ise de; eşi ortak konuttan terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılacağı,bu durumda kusurlu tarafın terk etmeye zorlayan eş olarak kabul edildiği ve davalı erkeğin kusurlu olduğu..." gerekçesi ile asıl davanın kabulü ile, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına , kadın lehine 50.000,00 TL manevî tazminata, kadına 600,00 TL tedbir nafakasına, 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, hükmedilen nafakaya her yıl ÜFE oranında artırım uygulanmasına, karşı dava yönünden ise, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin çekilmez hal almasının davalı -karşı davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklandığı, erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, birlik görevlerini yerine getirmediği, kadından kaynaklanan maddî bir hadisenin varlığını kanıtlayamadığı, tam kusurlu eşin davasının reddi gerektiği gerekçesi ile karşı davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir, yoksulluk nafakası, aleyhine hükmedilen ve reddedilen manevî tazminat ile yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller, tanık beyanları, olayların gelişimi ile tüm dosya kapsamına göre şiddet vakıası dışında usulüne uygun dayanılmayan sadakatsizlik vakıasının erkeğe kusur olarak yüklenilmesinin hatalı olduğu, terke dayalı usulünce açılmış bir dava olmadığı halde terk ile ilgili gerekçeye yer verilmesinin yersiz olduğu, bu nedenle yanılgıya değinilmekle yetinildiği, şiddet gören kadının evden ayrılmasının kadına kusur olarak yüklenilmemesinin ve yine olayın oluş şekline göre kadının şiddetten kurtulmak için erkeğin göğsünü ısırmasının da tepkisel olarak değerlendirildiğinden, kadına kusur olarak yüklenilmemesinin doğru olduğu, buna göre sadakatsizlik vakıasının erkeğin kusurlardan çıkarıldığı, yine de kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurları uyarınca erkeğin tam kusurlu olduğu, sair yönlerden ise İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden yerinde olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince gerekçenin düzeltilerek, diğer istinaf sebeplerinin ise 6100 sayılı Kanun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; gerekçenin hatalı olması, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir, yoksulluk nafakası, aleyhine hükmedilen ve reddedilen manevî tazminat ile yargılama gideri ve vekâlet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın kusur belirlemesi, manevî tazminat, nafakalar, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, yargılama giderleri ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usûl ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.